Simge - Üzülmedin mi? (Akustik versiyon)
Bu akşam İpek' in doğum günü partisi varmış. Hepimiz davet edildik. Aslında gitmek istemiyordum. Ama Ali Asaf ve Oğuz gidecekmiş. Biz de Eylül ve Esma ile beraber denetlemeye gidiyoruz.
Demir ile ayrılamadık. Ama konuşmuyoruz da. Anlamıyorum ya, neden bırkamıyor ki beni?
Aslında Eylül ve İpek her ne kadar kardeş olsalar da birbirlerinden nefret ediyorlar. Buna rağmen yine de katlanıyoruz ne yapalım?
"Ya Eylül dursana!" Dediğimde Eylül cevap verdi "Duramam yürü"
"Kızlar çok tatlısınız durun da bir fotoğrafınızı çekeyim, hem soluklanmış oluruz, hadii." Esma' ya hak verirken, Eylül ofladı. "Erkekler çoktan varmıştır oraya! Siz hala yavaş olma, fotoğraf çekme derdindesiniz!"
"Ama canımız çıktı!" Diye sitem ettik Esma ile aynı anda. Allah' ını seven üzerime toprak atsııın!
"İyi hadi geç şöyle!" Dedi Eylül ve kolunu beline koydu. "Bahar, dil çıkarsana." Dediğinde "Yaw he he." Dedim. Esma yanımıza geldi. "Esma ya! Ağzım açık çıkmış! Yaw he he derken çekmişsin, ayıp ama!" Dedim. Ama o kıkır kıkır gülüyordu.
Eylül tekrar motor takmışlar gibi gitmeye başlayınca Esma ile acı dolu bir oflama yarattık ve kol kola girip yavaş yavaş peşinden gittik.
***
Bir kafenin bahçesinde düzenlenen partiye gelmiştik. Gözüm Oğuz' u aradı her yerde ama bulamadım. Nerede benim mavişim?
"Alişi gören var mı?" Eylül' e yan yan bakmaya başladım. Sanki bizi öylesine peşinden sürüklemiş gibi Ali' yi sorması sinirimi bozmuştu. Sanki bizim sevdiceğimiz yok!
"Oğuz' u gören var mı peki?" Dediğimde Esma ofladı. Tabii... Kendisi Demirci olduğu için Oğuz' u umursamaz!
"Bence araya karışalım. Daha kolay bulursunuz." Dedi Esma. Bu fikir aklımıza yatınca araya karıştık. "Ben biraz ilerilere bakacağım." Dedim. Eylül başıyla onaylarken onlardan ayrılıp başka yerlere bakmaya başladım. Çoktan gelmiş olmaları gerekirdi.
"Bahar!" Eylül birden dibimde bitti. "Ne oldu?" Dediğimde derin bir nefes aldı. "Seni bulana kadar atla karayı seçtim. Oğuz' u gördüm. İçeri giriyordu." Kocaman gülümsedim. "Teşekkürler aşkım." Dedim ve Eylül' ü yanağından öpüp koşar adım içeri girdim. Bir kaç gündür Oğuz' u göremiyordum. Mavişimi özlemiştim.
İçeriye bakındım. Nerelerde bu? İçeride ilerledim. Solumda tuvaletlerin olduğu koridor, tam karşımda da mutfağa giden koridor vardı. Sola döndüm. Etrafa bakındım ama kimse olmadığı gibi ses seda da yoktu. Dudak büzüp geri döndüm. Bir kaç adım ilerlemiştim ki bir ses geldi. Çarpma sesi gibi.
"Ne istiyorsun?"
"Sen sanki bilmiyorsun, canım." Sonra ses kesildi. Göz ucuyla ufakça başımı uzatıp baktığımda kaynar sular başımdan aşağı döküldü. Gözlerim benden bağımsız hareket ederek yaşlarını dökmeye başlamıştı. Kalbimdeki sızı, sanki yerinden sökmek istercesineydi. İçime öküz oturmuştu. Bağıra bağıra ağlamak istiyor, yapamıyordum. Oğuz İpek' i duvara yaslamış, öpüyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
9-B | 1. Kitap
Фанфик#Oğbah Serisi 1 Benim yaşadığım hayat değilmiş. Meğer benim için asıl hayat, o sınıfa girdikten sonra başlamış... ~~~~ Bir OğBah hikayesi...