6. Bölüm: Yakınlaşma.
❄️
"Meva! Aç gözlerini." Yanaklarıma değen sıcak küçük darbeler başımı yana yatırmama neden olduğunda gözlerim açılmamak için kıyasıya yoruyordu beni.
"Kendine gelmeye başlıyor." Uraz'ın keskin sesiyle başıma yeniden nükseden şiddetli ağrıdan yüzümü buruşturdum. "Geri çekil lan!" Yutkunarak düğüm düğüm olmuş boğazımı temizlemeye çalıştım ardından ise yavaşça aralanan gözlerimi yüzümde dolaştıran harelere çevirdim.
Belime desteklediği koluna tutunup doğrulmayı denedim fakat tam o an ufak bir inleme firar etti dudaklarım arasından.
"Kıpırdama." Buna dünden razı bir şekilde sessiz kalıp bacaklarımın altından geçirdiği koluna baktım. Üzerimdeki ince elbise yüzünden sıcaklığını bariz hissederken mayışmama engel olamıyordum. Kolları arasında beni ayağa kaldırdığı an başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Işık girdiği her an yakıyordu gözlerimi. "Aldılar piçi, sen ne zaman gelirsin?"
"Bilmiyorum ama geleceğim mutlaka." Edim'in hırıltılı nefesini saç diplerimde hissediyordum. Fakat onca güçsüzlüğüme rağmen sıkıca kavradığım yakasını koklamaktan başka bir şey yapmıyordum. Bu adam hiç düşünmediğim kadar güzel kokuyordu.
Daha önce sert, yoğun olacağını sandığım kokusu bugün o kadar naif geliyordu ki burnuma, sonsuza dek soluyabilirdim.
Aralanan kapıdan sıcak bir yere geçiş yaptığımızda bedenim kısa süre sonra yumuşak bir yere yatırıldı. Bedenimi sıkı sıkıya kavrayan kollar kendisini çekeceği sırada tuttuğum yakasını daha sert kavramaya çalıştım. Gitsin istemiyordum. İçimde birikmiş korkudan mı bilmiyorum ama yanımda kalsın istiyordum.
O anları hatırlamamak için tanıdığım birilerine ihtiyacım vardı.
"Şşt sakin ol Meva, buradayım." Dediğinde zorlukla aralanan gözlerimi parlayan harelerine çevirdim. Yakasını tuttuğum elimi kavrayarak kendinden uzaklaştırdı. "Edim..." Diyerek kurumuş dudağımı ıslattım, yaptığım harekete dilim dudağıma değdiği an pişman olmuştum.
Yakıcı bir his tenimde kendini belli ederken sessizce inledim. Dudağımın kenarında ne zaman oluştuğunu bilmediğim yara acıyordu.
"Dokunup durma, geleceğim hemen." Benim cevabımı beklemeden ayağa kalkarak beni odada yalnız bıraktığında nefessiz kalmış gibiydim. Ne kadar sürdü bilmiyorum, Edim elinde bir kutuyla yanıma yaklaşıp yarı uykulu hâlime rağmen dudağımdaki görmediğim yaramı tedavi etmişti.
En son dudağımın kenarına bir krem sürüp neredeyse uykuya dalacak olan gözlerime izin ister gibi baktı.
"Bacağına bakmam lazım." Bacağımda hissettiğim ağrıdan dolayı başımı sallayarak onu onayladım, kolumu kıpırdatacak hâlim yoktu. Edim gözlerini tenimde dolaştırıp vücudumun karıncalanmasına neden olduğunda gözleri elbisenin bittiği yerde durdu.
"Elbiseni çıkarmamız lazım, morluğun nereye kadar gittiğini görmeliyim." Dişlerini birbirine bastırdığını görebiliyordum fakat aklım söylediklerinde takılı kalmıştı.
"Çıkarmasan olmaz mı?" Gözlerindeki parlamayı yanağımdaki saçlarımı geriye atmasıyla tenimde hissettiğimde yutkunmuştum. Böyle bir soru sormam beni utandırmaktan, onun da dört köşe olmasını sağlamaktan başka bir işe yaramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Teen Fiction"Dilini, dudağından uzak tut." Diyerek gözlerini yumup yeniden araladığında yanağımı dişleyeyim derken dudağımı dişlemiştim. İstemsiz yaptığım bu harekete yutkunarak karşılık verdiğinde hipnoz olmuş gibiydim. "Yapma şu hareketi anasını satayım, yapm...