3. Bölüm

47 7 1
                                    

Jimin yanından kalktı. Seulgi ise durumu anlamaya çalışıyordu. Uyuduğunda hep bu rüyada uyanıyor ama rüya baştan başlamıyor ya da çok ilerlemiyor. Kaldığı yerden devam ediyor. Sanki bir dizi izliyor, uyandığında durdurmuş oluyor ve tekrar uyuduğunda diziye devam ediyor. Gerçekten garip.

Dakikalar sonra çıkan Jimin yanına geri döndü. Yüzünde bir gülümseyle. Seulgi ise merakla ona döndü.

"Gel hadi. Yavaşça kalk. " dedi hevesle. Seulgi başını tutarak yataktan yavaşça kalktı. Jimin'in yanına adımladı. Jimin yanına geldiği gibi koluna girdi. Beraber yavaşça yürümeye başladılar. Odadan çıkıp salona geldiklerinde koltukta bir kız oturuyordu. Sesler duyduğunda hemen ayağa kalktı. Karşısında giyimiyle ve yüzüyle çok güzel bir kız duruyordu. Saçları uçlara doğru açık renkteydi. Eğilerek Seulgi'ye selam verdi. Seulgi de ona karşılık verdi. "Bu kızla yarışamam bile. " diye düşündü. Bu kadarını da beklemiyordu çünkü. Ayrıca burada olmasına da şaşırmıştı. Sanırım ailesiyle tanıştıracaktı Jimin onu.

Hep beraber oturduklarında Jimin sevgilisinin yanında, Seulgi de karşılarındaydı. İkisi de el eleydi. Bakışlarından birbirlerine olan aşkları belli oluyordu. Şu an odada sadece ikisi var gibiydi. Seulgi kendini dışlanmış hissediyordu. Madem ikisi bu şekilde davranacaktı neden onu çağırmışlardı ki? Buradaki rolü koltukta oturmuş cansız bir mankendi. Kendi rüyasında böyle bir muamele görmesi onu üzmüştü. Hafifçe öksürdüğünde Jimin ona döndü.

"Evet doğru ya. Seulgi sevgilim Jennie. Jennie sana zaten Seulgi'den bahsetmiştim. "

İkisi de aynı anda "Memnun oldum. " dedi. Ve gülümsediler. Jennie'ninkini bilmiyordu ama kendi gülümsemesi sahteydi Seulgi'nin. Şu an mutlu değildi. Ama tanımak istiyordu. Hem onu hem de sevgilisini. Bu yüzden soru yağmuruna tutmayı düşünüyordu.

"Evet söyleyin bakalım siz ikiniz ne iş yapıyorsunuz? Baban bana çok geç saatlere kadar çalıştığını söyledi sadece. "

"Doğru. Bu konudan çok şikayetçi. Ama hayatım böyle olacak bundan sonra. İkimiz de stajyeriz. Farklı şirketlerde. Hala çıkış yapmak için çalışıyoruz. " diye cevapladı Jimin. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi burada da şirketler vardı demek. Burası bir rüya alemi değil resmen yeni bir hayat gibiydi. Seulgi'nin yeniden başlayabileceği bir hayat.

"Peki sen? " diye sordu Jennie ona.

"Ben bilmiyorum. Buraya nasıl geldiğimi bile bilmiyordum. Jimin'in babası beni bulduğunda deniz kenarındaymışım. Baygın bir halde. Hiçbir şey hatırlamıyorum. "

"Üzüldüm. Senin adına. Ailen seni çok merak ediyor olmalı. Ya da arkadaşların. Belki de sevgilin. "

Jennie cümlesini kurarken Jimin'e daha da yakınlaştı. Sanki Seulgi'yi uyarıyor gibiydi. Bir çeşit 'O benim sevgilim. ' mesajıydı. En azından Seulgi öyle hissetmişti. Ama sonuçta bu onun rüyasıydı ve esas oğlan Jimin'se Seulgi'nin Jimin'e aşık olmasından başka çare yoktu. Değil mi?

Zaman yavaşça geçtiğinde Seulgi olduğu yerde açılmış olan televizyonu izliyordu. Şanslarına denk gelen filmden dolayı mısır patlatılmıştı. Jennie ve Jimin uzun koltukta yan yana yarı yatar vaziyette duruyorlardı. Aslında hasta olduğundan Seulgi'nin yatması gerekiyordu. Ama yatmak istemiyordu. Bacaklarının üstündeki kaseden mısırını yiyordu. Bütün günleri böyle geçtikten sonra akşama doğru yalnızlıktan sıkılan Seulgi daha fazla yanındaki aşk böceklerine dayanamayıp onlarla sarmaya başladı.

"Jennie senin ailenin burada olduğundan haberi var mı? "

Gülüşmeler ciddiye döndü ve Jennie Seulgi'ye baktı.

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin