30. Bölüm

33 6 0
                                    

Uçaktan indikten sonra hemen evine geçti. Valizini odasına yerleştirirken sonra direk yatağının içine girdi. Üstünü değiştirmek için çok uykuluydu. Bütün yol boyunca zamanını bir şeyler izleyerek geçirmişti. 15 saat uykusuz kaldıktan sonra derin bir uykuyu hak ediyordu. Zaten gözleri de hemen kapandı.

Gözlerini açtığında bir odanın içindeydi. Hastahane gibi bir yerdeydi. Etrafında kimse yoktu. Ne bu? Başka bir rüya mı? diye düşündü. Yavaşça doğrulmaya çalıştı. Kendisine ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Doğrulduktan sonra oturduğu yerden camdan dışarıya baktı. Neler döndüğünü bilmiyordu. Neden burada uyanmıştı?

Kapı açıldıktan sonra hemen kafasını çevirdi. Tanıdık bir yüz arıyordu. Birkaç adım sonra Jimin'in yüzünü gördü. Jimin de onun uyanmış olduğunu görünce hızlıca yanına gitti. Ellerini tutup "İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu? " diye sordu telaşla. Sonra "Doktora haber mi versem? " diye ayaklandı. Onu durduran Seulgi'nin elleri oldu. Gitmemesi için sıkıca tuttu. Jimin dönüp ona baktığında "Gitme. Lütfen. " dedi. Boğazında oluşan düğümlerden ağlayacağını anlamıştı. Kendini tutmaya çalışsa da engel olamadı. Ona söylediklerinden dolayı bir daha göremeyeceğini sanıyordu. Ama şimdi karşısında olması, elini tutuyor olması ve onun için endişelenmiş olması resmen bir mucizeydi. Bu gözyaşları hem mutluluğundan hem de pişmanlığından akıyordu.

Jimin hemen yanına oturup gözyaşlarını silmeye başladı.

"Neden ağlıyorsun? Bir yerin mi ağrıyor? Bir şey mi oldu? " diye sordu daha da endişeli bir halde.

Seulgi konuşamadı ama kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. Jimin onu kendine çekip sarıldı. Seulgi de senelerdir bu anı bekliyormuş gibi sıkıca sarılmasına karşılık verdi. Ağlamaya devam ediyordu. Uzun bir süre böyle kaldıktan sonra ayrıldılar. Jimin gözlerinden akan son yaşları da sildikten sonra ellerini tuttu.

"Neden ağladığını söyleyecek misin? " diye sordu.

"Seni bir daha gördüğüm için. Seni bir daha göremeyeceğimi sandım. "

Bunları duyduğu gibi Jimin kahkaha attı. Seulgi de koluna vurup "Komik değil. Ben korktum. "

Jimin tekrar sarılıp "Benden bu kadar kolay kurtulamazsın. " dedi.

İçeriye Bayan YeonJoo'nun girmesiyle ayrıldılar. O da hızlıca yanına gitti. Jimin'i ittirerek hem sarılıp hem öperek "Benim canım kızım! Ne kadar korkuttun bir bilsen. Doktorlar hemen uyanacağını söylemişti ama uyanmayınca çok endişelendim. Güzel yüzlüm benim. Teşekkür ederim uyandığın için. " diye konuşmaya başladı. Seulgi de yüzünde gülümsemeyle dinliyordu hepsini. Bir kenara itilen Jimin ise "Anne kızı rahat bırak. Daha yeni uyandı. " dedi.

"Doğru söylüyorsun. Ben gidip doktorlarla konuşayım. " dedikten sonra Jimin'e döndü ve "Sakın başından ayrılma. " diye devam etti cümlesine. Jimin ise Seulgi'nin gözlerinin içine bakarak "Bir daha asla ayrılmam. " dedi.

Bayan YeonJoo odadan çıktıktan sonra biraz önceki gibi yan yana oturdular. Şu anda ikisi de dünyanın en mutlu insanı olabilirdi.

"Özür dilerim. " dedi Seulgi.

"Ne için? "

"Sana söylediklerim için. Seni asla Bayan YeonJoo'nun oğlu olarak görmedim. Daha ilk karşılaşmamızdan itibaren sen benim için..."

Devam edemedi cümlesine. Devamını getirmek için biraz utangaçtı.

"Ben özür dilerim. Seni hiç bırakmamalıydım. Eğer seni bırakmasaydım bunlar başına hiç gelmezdi. " dedi Jimin üzgün bir ifadeyle.

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin