24. Bölüm

52 7 3
                                    

Bütün eşyaları yerleştirdikten sonra tekrar uyumayı planlıyordu ama uçakta uyuduğu için uyuyamıyordu. Soluna döndüğünde SooJi'nin çoktan rüyalar alemine daldığını fark etti. Yapacak bir şey olmadığından yatağından kalktı. Saatine baktığında 12'ye yaklaştığını gördü. Telefonunu da alıp kapıya yöneldi. Koridorda etrafı incelediğinde yol göstermek için yanan küçük ışıklar haricinde başka bir şey olmadığını gördü. Etraf çok sessizdi. Asansöre doğru ilerlerken gelen sesle irkildi. Kendini korku filmlerinde gibi hissediyordu. Olduğu yerde kaldı. Hiçbir yerini hareket ettirmiyordu.

"Seulgi? Ne yapıyorsun orada? "

Gelen sesle derin bir nefes alıp verdi. Arkasına döndüğünde DongMin'i gördü. Gülümseyerek cevapladı.

"Uyuyamadım yapacak bir şeyler arıyorum. Sen? "

"Ben de. Yatakta dönüp durdum. Oda arkadaşım da olmadığı için sıkıldım. Biraz oteli geziyim dedim. " dedi Seulgi'ye doğru adımlayarak. Yanına geldiğinde de devam etti.

"Sen SooJi'yle kalmıyor musun? "

"Evet ama uyuyor o da. "

Beraber asansöre doğru ilerlediler. Seulgi yalnız olmadığı için mutlu olmuştu. Üstelik buraya gelen erkekler arasında en sevdiği de DongMin'di. Diğerlerine göre onun daha zeki ve nazik bir insan olduğunu düşünüyordu.

"Hangi kata gideceksin? " diye sordu DongMin asansöre bindiklerinde.

"Sana eşlik etsem sorun olmaz değil mi? "

"Olmaz tabi ki. Bu otelde birbirini tanıyan iki insan olarak birbirimize sahip çıkmalıyız. "

DongMin en alt katın tuşuna bastı. Asansör inene kadar bir şey konuşmadılar. Çıktıktan sonra etrafa boş boş bakınmaya başladılar. Hayatlarında ilk defa geldikleri bir yerde nasıl gezebilirlerdi ki?

"Eveeet. Nereye gidiyoruz? " dedi DongMin.

"Ben de bilmiyorum. Hem eşlik eden benim senin seçmen gerekmez mi? "

"Doğru. "

DongMin birkaç adım öne ilerledi ve bakındı. Onları fark etmiş olan çalışanlardan biri geldi.

"Bir sorun mu vardı efendim? Yataklarınız rahatsız mıydı? "

Doğruyu söylemek gerekirse buradaki çalışanlar gerçekten onlarla ilgileniyordu.

"Biz uyuyamadık da biraz vakit geçirmek istiyoruz. Ne yapabiliriz? "

"İstediğiniz her şeyi. Ben size seçenekleri sunayım, siz kararınızı verdiğinizde size eşlik ederim. Ne dersiniz? "

"Harika olur. " diye cevapladı DongMin. Ve görevli saymaya başladı.

"Eğer oturup bir şeyler içmek veya sohbet etmek isterseniz barda kişiye özel odalarımız var. Ayrıca mutfağı da bulunduğu için yemek istediğiniz herhangi bir şeyi sipariş edebilirsiniz. Biraz rahatlamak istiyorsanız spa veya masaj salonumuzu tercih edebilirsiniz. Ya da yüzmek isterseniz olimpik havuz kadar olmasa da ona yakın havuzumuz var. Biraz eğlenmek isterseniz birkaç oyun odamız bulunuyor. Bilardo ve bovling gibi karşılıklı oynayacağınız oyunlar. Ya da screen oyunları. Beyzbol, futbol ve basketbol gibi. Biraz hava almak isterseniz de en üst katta büyük bir terasımız var. İnanın bana gittiğinizde tasarımını da çok beğeneceksiniz. Ya da sadece bir yürüyüş yapmak isterseniz yeşilliklerle kapladığımız başka bir alanımız bulunuyor. Orada kendinizi bir şehrin parkında gibi hissedebilir ve bisiklet sürmek gibi etkinlikleri de gerçekleştirebilirsiniz. Ama bana sorarsanız bu saatler için pek uygun değil. Ben sizin yerinizde olsam terasta açık havada bir şeyler içerek sohbet etmeyi tercih ederdim. Peki siz? "

Seulgi anlatılan her şeyi ağzı açık dinledi. Böyle bir otelin var olduğundan hiç haberi yoktu. Ki zaten hayatını lüks yaşayan bir insan olmadığı için haberi olmaması da normaldi. DomgMin'e döndüğünde onun da aynı ifadeyle görevliye baktığını fark etti. Onu dünyaya döndürmenin iyi olacağını düşündü.

"DongMin? Cevap vermeyecek misin? "

DongMin kendini toparlayıp Seulgi'ye döndü.

"Ben sana soracaktım aslında. Sen ne yapmak istersin? "

"Bence de terasta otursak iyi olacak. Ama sen istemiyorsan ben bütün seçeneklere okeyim. "

"Yok bence de. Terasa çıkabiliriz. "

"Asansöre tekrar binip en üst katın tuşuna basın. Sizi direk oraya çıkartacak ve orada kapıda bekleyen bir arkadaşımız bulunuyor. Ama isterseniz size eşlik edebilirim. " dedi kararlarını duyan görevli.

"Teşekkür ederiz. Biz kendimiz gideriz. "

"Rica ederim. Başka bir şeye ihtiyacınız olursa ben buradayım. İyi geceler. "

"İyi geceler. " dedi ikisi aynı anda. Sonra da asansöre ilerlediler. Bindiklerinde de söylenildiği gibi en üst kata gitmek için tuşa bastılar. Kapılar kapandıktan sonra konuşan DongMin oldu.

"Bence yalan söylüyor. "

"Anlamadım? " dedi hafifçe gülerek Seulgi.

"Yani bir otelde bu kadar şey olamaz herhalde. Tamam oyunlar, spa ve masaj olabilir. Havuz da olabilir ama olimpik havuz kadar değildir. Ya da park alanı. Abarttığını düşünüyorum. O zaman buraya otel değil şehir demek gerek. "

Seulgi kahkaha attıktan sonra "Henüz görmedik, bilemeyiz. " dedi.

DongMin cevap vermek üzereyken asansörün kapısı açıldı. Tam kapının önünde onları karşılayan birisi vardı.

"Hoşgeldiniz. "

Ona teşekkür ettikten sonra alana bir bakındılar. İçeride kimse yoktu ama asıl önemli olan bu değildi. Asıl önemli olan görevlinin anlattığından daha güzel olmasıydı. Kocamandı ve dizaynı çok güzel yapılmıştı. Bir kafede otururken en büyük sıkıntılardan biri yanındaki masadan konuşulanların duyuluyor olması ve Seulgi burasının da öyle olacağını düşünmüştü ama  alakası yoktu. Hayran olmuş ifadelerle bir masaya geçtiler. Siparişlerini almaya gelen garson olmasa ikisi de gözlerini etraftan alamayacaktı. Siparişler verildi ve konuşmaya başladılar.

"Lafımı geri alıyorum. Olimpik havuz bile olabilir burada. "

"Bence de. " dedi Seulgi hala hayran hayran etrafı incelerken.

"Acaba bir simülasyonun içinde miyiz? "

Bu sözleri duyduktan sonra Seulgi kendini tutamadı ve gülmeye başladı. DongMin de ona eşlik etti. İçecekleri geldikten sonra şehri incelemeye başladılar. Çok yüksekte oldukları için şehrin manzarası çok güzel bir şekilde gözüküyordu. Uzun zamandır bu şirkette çalışmasına rağmen kimseyle bu kadar fazla konuşmamıştı. Seulgi daha çok işimi yapıp eve gideyim ve kendime vakit ayırayım ya da dinleneyim kafasında birisiydi. DongMin'in açtığı konu da bu oldu.

"Doğruyu söylemek gerekirse seninle konuşmaya çekiniyordum. SooJi olmasa seninle arkadaş olamazdım. "

Seulgi ciddileşerek "Neden? " diye sordu.

"Sen de kendini biliyorsundur. İş yerinde çok fazla konuşmuyorsun. Yapılan etkinliklere de katılmıyorsun. Kendi halindesin. Dışarıdan bakınca pek arkadaş canlısı gözükmüyorsun. SooJi seninle arkadaş olduktan sonra, iş yerindeki arkadaşlarla çıktığımız senin gelmediğin akşam, senin ne kadar tatlı birisi olduğunu anlattı bize. Bu sayede ben de bu akşam seninle konuşabildim. "

"Şimdi anladım. Ama SooJi benim tatlı olduğumu düşünüyorsa bunu onunla konuşmam gerek. " diyerek şakaya vurdu konuşmayı. Çünkü ciddileşip kızacak bir durum yoktu. DongMin de gülüşüne eşlik ettikten sonra "Ben de öyle düşünüyorum. " dedi ve gülüşler yerini şaşkın ifadelere bıraktı.

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin