10. Bölüm

41 7 13
                                    

Nereye gideceği hakkında düşünmeden çıkmış olması kötü olmuştu. Beyni düşüncelerle doluydu. Jimin'e çok sinirliydi. Saat sabahın 6.30'uydu, yalnızdı ve sanki arkasından köpekler kovalıyormuş gibi hızlı yürüyordu. Otobüse binip bu saatte Busan'a gidemezdi. Yürümeye devam ederken telefonunu çıkarttı. Bayan YeonJoo'ya mesaj atmak üzere rehbere girdi. Zaten kayıtlı iki kişi olduğunu biliyordu ama üçüncü numarayı da gördü. Birden durdu yolun ortasında. Jimin kendi numarasını kaydetmişti. Tatlı bir fotoğrafını çekmiş ve oraya da koymuştu. Adını da Jiminie olarak yazıp yanına kalp koymuştu. Kalbi neden koymuştu ki? Bugünkü oyunun bir parçası mıydı o da?

"Aptal! Ne diye kalp koyuyorsun?! Daha ne kadar oyun oynayacaktın acaba? Bir de seninle aynı evde yaşayacağım! Ahhh! "

"Gerçek olmadığını anlayana kadar! "

Sesi duyduğu gibi arkasına döndü. Uzaktan dikilmiş bakıyordu. Elleri cebindeydi. Yüzündeki mahcupluk belli oluyordu.

"Gelme! "

Tekrar arkasına dönüp yürümeye başladı Seulgi. Jimin ise yürümektense ona yetişmek için koştu. Seulgi de hızlanmış olsa bile işe yaramadı. Arkasından sarılmıştı bile. Seulgi'yi durdurmayı başarmıştı.

"Çekil! " diye yolun ortasında bağırdı, tehdit etti Jimin'i. Ama işe yaramadı.

"Özür dilerim. Yaptıklarım için. Ben sadece gerçek olmadığından emin olmak istedim. " derken yavaşça ayrıldı Seulgi'den.

"Ya gerçek olsaydı? O zaman ne yapacaktın? Bugün yaptığın o şeylerden sonra aramızda hiçbir şey olmamış gibi Jennie'ye mi dönecektin? Benim hislerimi öğrendikten sonra ne yapacaktın?! Ben hislerimle kalacaktım sen de öğrenmenin mutluluğunu mu yaşayacaktın?! O kadar kolay mı duygularımla oynamak?! Neyse ki gerçek değil de hiçbirini hissetmiyorum. Hatta senden nefret etmemi sağlıyor bu yaptıkların! Şimdi izin verirsen gitmek istiyorum. Senden uzak bir yere. "

Söyledikleri karşısında bir şey bile söyleyememişti. Haklıydı çünkü. Gerisini hiç düşünmeden hareket etmişti Jimin. Sadece "Gitme. " çıkabildi ağzından. Ama Seulgi önemsemedi bile. Bu sefer bağırarak söyledi. Yine önemsenmedi. Daha çok bağırdı.

"Ahh yeter! "

"Gitme. "

"Jimin-ah!! " ses farklıydı. Jimin'in arkasından geliyordu. Seulgi değildi. Ve Seulgi kim olduğunu çoktan görmüştü. Jimin de sesinden anlamıştı. Arkasına döndü. Jennie sinirli yüzüyle ona bakıyordu.

"Bana gitme demen gerekmiyor mu? Benden özür dilemen gerekmiyor mu?! Şimdi ne yapıyorsun burada?! Ha?! " Jimin'e yaklaştı. Yüzüne doğru gözleri dolmuş bir şekilde bakıyordu.

"Jennie- "

"Sus!! Dün telefonda söylediklerinden sonra geri aramanı bekledim. En azından mesaj atmanı. Ama burada o kıza gitmemesi için yalvarıyorsun. Şimdi anladın mı neden o kızı istemediğimi?! Ben seni düşünürken senin yanında olan o!! Üstelik daha geleli 3 gün bile olmadı! Ailen tarafından da seviliyor. Harika bir sevgili adayı değil mi?! Üstüne bir bak! Hepsini annen aldı değil mi?! Onu ne kadar sevdiğine bir bak! Ben inanamıyorum sana! Senin için- "

Jennie'yi susturan Jimin'in dudakları olmuştu. Anında kapandı gözleri Jennie'nin. Seulgi ise alaycı bir şekilde güldükten sonra arkasını döndü ve yarım kalan yürümesine devam etti. Aynı gün içinde iki kızın kalbini kırıyordu ama bunun sonucunda mutlu olan sadece birisi oluyordu. Zaten mutlu olan Seulgi olsaydı o zaman sorun olurdu değil mi?

Telefonunu tekrar eline aldı. Bayan YeonJoo'nun numarasına tuşlayıp mesajını yazdı.

"Bayan YeonJoo ben hala Seul'deyim. Eğer bugün siz de müsaitseniz benimle birlikte odaya eşya bakmak ister misiniz diye soracaktım. "

Mesajı yollamasından 5 saniye sonra hemen cevap geldi.

"Jimin nerede? Ona seninle olmasını söyledim. "

"O şu an meşgul. Ayrıca ben sizi tercih ederim. "

"Tamam. Beni bekle hazır olduğumda evden çıkacağım. Sana mesaj atarım. "

Seulgi cevap vermeye gerek duymadı. Boğazında biriken bir şeyler vardı. Her yutkunduğunda dokunan bir şeyler. Kafasını eğerek yürümeye başladı. Gözlerini her kırptığında o görüntü geliyordu önüne. Günün başına dönmek istiyordu. Ve o anları milyonlarca kez yaşamak. Han nehrine doğru yürüdü. Banklardan birine oturdu. Zaten kimse yoktu. Bu yüzden de rahatça akıtabildi göz yaşlarını. Sessizce ama dolu dolu. Silmeye gerek bile duymuyordu. Silmesiyle birlikte yenilerinin geleceğini çok iyi biliyordu çünkü.

Seulgi bunları yaşarken Jimin ise elleri Jennie'nin yanaklarında bakıyordu ona. Jennie ise kızgınlığını unutmuştu bile. Onun elleri de Jimin'in ellerinin üzerindeydi.

"Senden özür dilemedim çünkü senin beni tanıdığını düşünüyordum. Senden başkasına bakmayacağımı bildiğini düşünüyordum. Ama öyle değilmiş demek ki. " derken yavaşça ellerini çekti Jennie'den. Jennie ise şaşkındı.

"Bunca zaman boyunca birlikteydik. Senin için annemi aldım karşıma. Aranızda ne yaşandığını sorgulamadım bile. Bir şeyler olduğu belli olduğu halde. Sana inandım. Ama sen yanımda bir kız görmenle birlikte beni unuttun. Ona odaklandın. O sadece benim hafızası yerine gelene kadar sorumlu olduğum biriydi. Aklımda da kalbimde de yeri yoktu. Yine de senin gözlerini kıskançlık öyle bir boyamıştı ki benim kalbimi göremedin. "

"Jimin öyle değil. Biliyorsun sana güveniyorum. Ben sadece o- "

"Kıza güvenmiyorsun değil mi? Klişe laflar. O yüzden mi buraya kadar geldin? O yüzden mi onun gözünün önünde özrünü almaya çalıştın. İstediğin de zaten benim biraz önce yaptığımdı. Değil mi? Seulgi'nin gözlerinin önünde seni öpmem. Yaptım. Mutlu musun? "

"Anlamıyorsun. "

"Hayır anlıyorum. Dün ne yaptığımı bilmek ister misin? Dün Seulgi'yle birlikte uyudum. O benim göğsüme yattı. Sırf onun sırtı incinmesin diye yaptım bunu çünkü annem öyle istedi. Ama bütün gece bunu sana nasıl açıklayacağımı düşündüm. Bütün gece kıskançlık yaparsan ne olur diye düşündüm. Sen hiç böyle düşündün mü benimle birlikteyken? Seni hiç bu konuda sıktım mı? "

"Hayır ama- "

"Beni aldattığını bile bile sana hiçbir şey söylemedim. Ama sen hala bunlarla uğraşıyorsun. "

"Ne?! Ne aldatması? "

"Annemin seni neden sevmediğini bilmiyorum mu sanıyorsun? Annemle olan konuşmalarınızı duydum. İnanamadım başta. Sonra telefonunu karıştırdım. Annemin gördüğü mesajların hepsini gördüm. Ama annemden o kadar korktun ki bıraktın onu. Onu bıraktığını bildiğim için sana hiç bu konuyu açmadım bile. "

"Ben seni hiç- "

"Her neyse. Bugün bunları anlatmamın sebebi de senden güzel bir şekilde ayrılmak istiyorum. Her şeyi bilmeni istiyorum. Kavga etmek istemiyorum. Kendine iyi bak Jennie. Bu ayrılıkta Seulgi'yi ya da beni suçlama. Kendini suçla lütfen. Çünkü biz bir şey yapmadık. Hoşçakal. "

Jimin konuşma boyunca ona söz vermemişti ve son sözlerini söyledikten sonra da konuşmasına izin vermedi. Arkasını dönüp onu orada bıraktı. Jennie'nin gözlerinden akan yaşları önemsemiyordu çünkü sahte olduklarını düşünüyordu. Her ne kadar öyle olmasa da. Telefonunu çıkarttı. Seulgi'nin numarasını açtı ve arama butonuna bastı. Telefon açıldıktan sonra kurduğu cümleden sonra kapattı.

"Konum at geliyorum. "

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin