25. Bölüm

28 8 2
                                    

Seulgi şaşkınlığını gizleyemese de hemen kendini toparladı. Ve şakayla karışık olarak "Teşekkür ederim ama beni tanıyan herkes böyle düşünüyor. Çok da şaşırmadım. " dedi gülerek. DongMin de eşlik ettikten sonra "Çok normal. " diye cevapladı.

Kalbinde olan rüya karakterinden dolayı kimseye karşı bir şey hissetmeyeceğini düşünüyordu Seulgi. O yüzden DongMin ona hislerini açıklarsa ne diyeceğini bilmiyordu. Ama düşünülürse ona tatlı olduğunu söylemesi omu sevdiği anlamına gelmiyordu. Hem erkekler tatlı değil kadınsı görünen kızlardan hoşlanmaz mıydı? MiSun gibi.

"Saat kaç? " diye bir soru yöneltti DongMin. Seulgi de telefonunu çıkartıp baktıktan sonra "1'e yaklaşıyor. " dedi.

"Sanırım kalksak iyi olacak. Sabah erken uyanmamız gerekiyor. "

"Doğru. "

İkisi birden kalkıp tekrar asansöre doğru ilerledi. Bindikten sonra odalarının bulunduğu katın tuşuna bastı DongMin. Aralarında garip bir şeyler vardı. Ortam sessizdi. İkisinin ağzını da bıçak açmıyordu. Asansör kapısı açıldı. DongMin'in odası Seulgi'ninkine göre geride kaldığı için Seulgi'nin kapısının önünde dikildiler.

"İyi geceler. " dedi Seulgi gülümseyerek.

"İyi geceler. " dedi DongMin gülümsemesine karşılık vererek. "Bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim. " diye devam etti sözüne.

"Rica ederim. Sonuçta sen de bana eşlik ettin. Ben de teşekkür ederim. "

Cevap vermek yerine gülümsedi DongMin. Sonra arkasını dönüp odasına doğru ilerledi. Kapısına geldiğinde son kez dönüp baktı Seulgi'ye. İkisi de karşılıklı el salladıktan sonra içeriye girdiler.

Garip bir gece olmuştu Seulgi için. Acaba en başta yataktan hiç kalkmasa mıydı? Böyle durumlarda geriliyordu çünkü. Eğer düşündüğü gibi DongMin'in ona karşı hisleri varsa bunu söylememesi için içinden dua ediyordu. Hayır diyeceği kesindi ama bir insanı kırmadan nasıl hayır diyeceğini bilmiyordu. Daha önce çok çıkma teklifi almamıştı çünkü.

Yatağına doğru ilerleyip uzandı. Sesleri duyan SooJi hafiften gözlerini açtı ama hemen geri kapatıp uykusuna geri döndü. Seulgi de gözlerini kapattı. Artık uyumak istemede de uyumak zorundaydı. Gözlerini kapattığında o rüyayı tekrar görmeyecekse uyumanın ne anlamı vardı ki? Yine de hepsi onun suçuydu. Eğer Jimin'e sert davranmasaydı bunların hiçbiri olamazdı. Bu düşünceleri aklından geçirirken uyuya kaldı. Onu uyandıran SooJi olmuştu.

Sarsıntıları hissettiğinde gözlerini açtı. SooJi karşısında onu sallayıp duruyor bir yandan da aşırı uykuculuğundan yakınıyordu.

"Ne zormuş seni uyandırmak! Geç kalkacağız hadi kalk! Akşam duş almadığın için sen şimdi duş almak da istersin. Duş almak istiyorsan kalkmak zorundasın hanımefendiii! Duyuyor musun?! "

Birkaç mırıltıdan sonra tamamen gözleri açıldı. Doğrulup oturdu ve gözlerini birkaç kez ovuşturduktan sonra banyoların olduğu yere doğru ilerledi. Bir tane kapıyı açmak üzereyken SooJi bağırdı.

"O benim! Seninki diğeri!! "

"Neden bağırıyorsa? " diye yakındı içinden. Sonra diğer banyoya girip kısa bir duş almak üzere üstünü çıkarttı. Duştan çıktıktan sonra yatağın üstünde kıyafetlerini gördü. Aynanın önünde titizlikle makyajını yapan SooJi onu gördüğünde "Sen seçmekle uğraşma diye ben seçtim. Onları giy. " dedi ve işine devam etti. Seulgi de kıyafetlerini giydikten ve makyajını yaptıktan sonra ikisi de hazırdı. Bir iş görüşmesi olduğundan ikisi de siyah renkleri tercih etmişti. Makyajları ve aksesuarları ile birlikte düne göre daha kadınsı görünüyorlardı.

Odadan çıkıp asansöre bindiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Odadan çıkıp asansöre bindiler. Resepsiyonun oraya geldiklerinde herkesin çoktan orada olduğunu gördüler. Yanlarına gittiklerinde hepsi şirket hakkında konuşuyordu.

"SooJi-yah bugün de çok güzelsin. " dedi geldiklerini gören HyunJae.

SooJi de biraz utangaç bir ifadeyle teşekkür etti. Sonra muhabbet kaldığı yerden devam etti. Herkes kendi arasında konuşurken içeriye bir adam girdi. Biraz iri yarıydı ama bu onu kötü değil aksine çok karizmatik gösteriyordu.

"Merhaba. Ben Stefan. Size şirkete kadar eşlik edeceğim. Lütfen beni takip edin. "

Arkasını dönüp ilerlemeye başladığında kızlara doğru dönüp "Böyle yakışıklı birisini bulmuşuz neden takip etmeyelim? " dedi SeoAh gülerek. Kızlar da gülüşüne eşlik etti. Ama bundan rahatsız olan birisi vardı.

"O kadar da yakışıklı değil. " dedi HyunSik.

"Şaka mı yapıyorsun? Hayatımda böylesini görmedim. Kesinlikle bir şekilde bu şirkette kalmanın bir yolunu bulmalıyım. Hayatımın aşkı karşımda duruyor. " dedi SeoAh.

Gözlerini devirerek önüne döndü HyunSik. Birkaç adım sonra da arabanın olduğu yere vardılar. Bu sefer iki ayrı araba değil bir tane vardı. Dışarıdan bakınca küçük gözükse de içi hepsinin sığacağı kadar büyüktü. Stefan da öne oturmak yerine onlarla aynı yere geçti. Herkes yerleştikten sonra araba hareket etti.

"Bana şirketle alakalı sormak istediğiniz bir soru varsa sorabilirsiniz. Gitmeden önce bilgi almanız sizin için iyi olur. " dedi Stefan. Herkes birbirine bakıyordu. Kısa bir sessizlik oluştu.

"Bizim şirketle pek konuşma fırsatımız olmadı. Her şey çok hızlı gelişti. Dolayısıyla şirketiniz hakkında pek bir araştırma yapamadık. Bize şirketinizi anlatabilirseniz iyi olur. " dedi Seulgi diğerleri ona hayran hayran bakarken.

"Tabi. Şirketimiz yaklaşık 50 yıldır hizmet vermekte. Örnek vermek gerekirse her şey Apple gibi başladı diyebiliriz. Önceleri çok küçük bir şirket olmasına rağmen zamanla çok gelişti ve şu an size sunduğu imkanlar sayesinde bunu belli ediyor diye düşünüyorum. Amerika'daki en büyük şirketlerden birisidir. Ve kendi alanında en çok tercih edilen. Birçok ödül kazandığı da doğrudur. Mimari açıdan diğer şirketlerden farkı asla kâr gözetmeden gerçekten müşterilerimizin mutluluğunu düşünerek yaptığımız yapılardır. Ayrıca şirket bu zamana kadar hiçbir problemle de karşılaşmadı. Çalıştığım için söylemiyorum ama dört dörtlük bir şirket olduğunu söyleyebilirim. " diye cevapladı soruyu Stefan.

"Peki neden bizim şirketimizle iş yapıyorsunuz? Sonuçta biz o kadar da büyük bir şirket değiliz. " diye ikinci sorusunu yöneltti.

"Bizim yaptığımız ortaklıklarda karşımızdaki şirketin büyüklüğü veya küçüklüğü önemli değildir. Önemli olan her şeyi usulüne uygun olarak yapmasıdır. İşin sonunda göçük altında kalmış insanlarla karşılaşmak istemiyoruz. Malzemeden çalan ve sadece para kazanmak için iş yapan bir şirket değiliz. "

Stefan'ın söyledikleri herkesi etkilemişti. Ama bunlar sadece onların gözünü boyamak için söylenen sözler de olabilirdi. Bunu tanıştıktan sonra anlayacaktı.

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin