31. Bölüm

45 7 1
                                    

Gözlerini açtığında yüzünde bir gülümseme vardı Seulgi'nin. Gerçek olmasa da ona her şey gerçek gibi geliyordu. Zaten rüyasındaki hayatı kendi hayatıymış gibiydi. Aslında şu an rüyanın içindeydi.

Yapacakları olduğundan yatağından kalktı. Valizini açıp sadece bugün giyeceklerini seçti. Kısa bir duştan sonra üstünü giyinip kahvaltı için mutfağa ilerledi. Uzun sürmeyen kahvaltıdan sonra çantasını da alıp evden çıktı. Her zamanki otobüse binerek iş yerinin yolunu tuttu. Daha dün döndüğü için bugün izinliydi. Ama otobüse binme sebebi zaten işe gitmek değildi.

Otobüsten indikten sonra JiHyun'un çalıştığı kafeye doğru ilerledi. İçeriye girdiğinde etrafa bakındı. Arka taraflarda kalan bir masayı temizliyordu. Hemen ona doğru adımladı. Taeyong'la olan konuşması ona umut verdiğinden hızlıca Jimin'i tekrar görmek ve gerçek hayatını da rüyası gibi yaşamak istiyordu.

"JiHyun? " diye seslendi. Ve o da kafasını kaldırıp baktı.

"Efendim? "

"Ben Seulgi. Beni tanıyorsun değil mi? "

JiHyun gözlerini kaçırarak "Hayır tanımıyorum. " dedi.

"Peki. İşten ne zaman çıkıyorsun? "

"Akşam. "

"Molan ne zaman? "

JiHyun konuşmak için ağzını araladı ama tam o anda çalışan başka birisi geldi yanına. "JiHyun-ah benim molam bitti. Sende sıra. " dedi. Seulgi gülümsedi. Çocuk gittikten sonra "Molanı benimle geçirir misin? Seninle konuşmak istiyorum. " dedi.

JiHyun kabul etti ve beraber kafeden çıkmak üzere adımladılar. Kapıya ulaşmadan birisi JiHyun'a seslendi.

"JiHyun-ah beraber yemek- Oh! "

Seulgi Jimin'in yüzünü gördüğünde şaşırdı. Aynı şekilde Jimin de. Üçü de durmuş birbirlerine bakıyordu. Seulgi'nin aklında rüyası vardı. İstemsiz olarak gözleri Jimin'in dudaklarına kayıyordu.

"Hyung bugün bir misafirim var ama birlikte yiyebiliriz. " dedi JiHyun. Ve Seulgi gözlerini Jimin'in dudaklarından çekip ona döndü. Başıyla onayladıktan sonra beraber çıktılar.

Çok da uzakta olmayan bir yerde oturmuş siparişlerini de vermişlerdi. Kimse ağzını açıp konuşmamıştı Seulgi lafa girene kadar.

"Aslında JiHyun'la konuşacaktım önce ama senin de olman iyi oldu. " dedi Jimin'e dönüp.

"Bizim kardeş olduğumuzu biliyor muydun? MiSun hakkında mı konuşacaktın? " diye sordu Jimin.

"Hayır. "

Siparişleri geldi ve garson tarafından yerleştirildi. Her şey bittikten sonra Seulgi sözlerine devam etti.

"Doğruyu söylemek gerekirse sizinle konuşmayı hiç düşünmüyordum. Ama gittiğim çok kısa sürelik bir iş gezisinde birisiyle tanıştım ve bana yardımcı oldu. Ne zamandır tam olarak ben de bilmiyorum ama ikinizi de rüyamda gördüm. Ama bildiğiniz rüyalara benzemiyor. Her akşam rüya kaldığı yerden- "

"Devam ediyor. " diye tamamladı JiHyun. Seulgi önce şok olmuş bir ifadeyle ona baktı sonra da başıyla onayladı.

"İlk başta abim görmeye başladı. Sonra ben de girdim işin içine. Aslında ikimiz de şaşkındık ama bir süre sonra alıştık. " diye devam etti JiHyun sözlerine.

"Bir tür film gibi. Sanki bir senaryonun içindeyiz. " dedi Jimin.

Seulgi duydukları karşısında mutlu olmuştu. Bunları yaşayan tek kişi olmuyor olması bir yana Jimin'in de bu rüyaları görüyor olması onun için çok büyük bir umut kaynağıydı. Ama diğer yandan onun bir sevgilisi vardı. Bundan sonra nasıl gideceğini bilmiyordu ama onlarla yakın olmalıydı.

"Bence bu bir işaret. Bizim tanışmamızı istedi hayat ve bir şekilde tanıştık. Bundan sonra da arkadaş olarak devam etmeliyiz. " dedi Seulgi. Jimin'i kaybetmek istemiyordu.

"Olabilir. Ama ne yapabiliriz ki? " diye sordu JiHyun.

"Birbirimize telefon numaralarımızı verelim. Arada buluşur konuşuruz. Bu rüyalar hakkında bildiklerimizi tartışırız. " dedi Seulgi ve ikisi de kabul etti. Birbirlerine telefon numaralarını verdikten sonra JiHyun "Benim işe dönmem gerekiyor. " dedi ve ayaklandı. Elini cebine attığı sırada Seulgi "Seni yemeğe ben çağırdım. Ödemeyi de ben yapacağım. " dedi. JiHyun ısrar etse de sonunda Seulgi'nin dediği oldu. JiHyun teşekkür ederek yanlarından ayrıldı. Şimdi masada sadece ikisi kalmıştı. Yemeklerini yemeğe devam ederlerken Seulgi Jimin'e döndü. Bunu fark edince o da Seulgi'ye döndü.

"Rüyanda en son ne oldu? " diye sordu Seulgi.

Ve biraz önce Seulgi'nin yaptığı gibi Jimin'in gözleri Seulgi'nin dudaklarına kaydı. Birkaç saniye baktıktan sonra hafif sırıtarak "Pek bir şey değil. Kaldığı yerden devam etti. " dedi. Seulgi bütün mimiklerini dikkatlice izledi ve onun da aynı şekilde olmasa da aynı şeyi yaşadığını anladı.

"Senin? " diye sordu Jimin.

Doğruyu mu söylemeliyim? O bana yalan söyledi. Ama belki ben doğruyu söylersem o da söyler. Belki aramızda bir yakınlaşma olur. Ya da tam tersi mi olur? Söylediğim için benden uzaklaşır mı? Kolay bir kız olduğumu düşünebilir. Ama neden düşünsün ki? Altı üstü bir rüya. Gerçekte yaşanmış ya da yaşamak istediğim bir şeyi söylemiyorum sonuçta. Tamam yaşamak istiyorum ama o bunu bilmiyor. Yani söyleyebilirim. Değil mi? Offf. Ne yapacağım?

"Dünyadan Seulgi'ye! Beni duyuyor musun? "

"Hı? Ne dedin? "

Zaman kazandırma taktiği. Duymamış gibi yapıp soruyu tekrar etmesini sağlamak. Bu 1-2 saniyelik sürede biraz daha düşündü.

"Diyorum ki sen ne gördün? "

Seulgi anlatmaya başladı ve gidişata göre o "malum" olayın yaşanıp yaşanmadığını söyleyecekti.

"Ben ufak bir kaza yaşamıştım. Onun için hastahanede uyandım. Sonra- "

"Sende de mi? Yani benim rüyamda da kaza geçirmiştin. Kafana dolap mı ne çarpmış. Doktorlar uyanacağını söyledi ama sen geç uyandın. "

İşte diğerlerinden ayrı olan bir şey. Taeyong Seulgi'den farklı bir rüya görmüştü ama Jimin Seulgi'nin rüyasının aynısını görmüştü. Hayatın onları bir araya getirmek için oynadığı küçük tatlı bir oyun olduğuna git gide daha çok inanıyordu.

"Evet. Onun nedenini bilmiyorum. Ondan önce senle kavga etmiştik ve ben sana bir şey söylemiştim. " dedi Seulgi.

"Sen benim gözümde sadece Bayan YeonJoo'nun oğlusun. " diye devam etti Jimin.

Her cümlede ikisi de aynı şeyi gördüğü için heyecanlanıyor ve birbirlerine yaklaşıyordu. Aralarındaki mesafenin azaldığının ikisi de farkında değildi.

"Evet hatta o yüzden çok pişman oldum. Ağlıyorum ve özür diliyorum. "

"Sonra ben de senden özür diliyorum seni bıraktığım için. "

"Evet. Ben de ödeştiğimizi söylüyorum ve ikimiz de gülüyoruz. " dedi Seulgi gülerek. Jimin de gülüşüne eşlik etti. Sonra aynı rüyadaki gibi ikisi de durdu ve çok yakınlaştıklarının farkına vardılar.

"Sonra... " dedi Jimin gözleri Seulgi'nin dudakları ve gözleri arasında gidip gelirken.

"Sonra... " diye tekrarladı Seulgi Jimin gibi onun dudakları ve gözlerine bakarken.

Yüzleri sanki uzakmış gibi daha da yaklaştı. Bunun sonu ikisi için de belliydi artık.

Rüya (꿈)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin