2.Bölüm (kamp)

264 17 7
                                    

Sürücü: Araç istop etti! Akü falan bitti her halde.

Aniden arkadan bir araç çarpınca dumanlar yükseldi herkes koşarak aşağı inip kendini yandaki çimenlik bayırdan aşağı bıraktı. Otobüslerden patlama sesi geldi. Telefonlar çekmiyordu.

Fen öğretmenimiz: Bence kamp için burası iyi yoldan geçen araç görürsek yardım isteriz ve yukarıdan telefon çekiyor güvenli bir bölge dere sesi de yakın bence burda duralım.

Coğrafya hocamız: Bence dereye yaklaşalım en mantıklısı hayvanlar uyusal olur dere kenarlarında.

Fen hocamız: Buse hanım ben bir Fen öğretmeni olarak tabiat ve biyolojiden anlıyorum ayrıca mantıkçı yanımda kuvvetlidir bir ateş yakarız hayvanlar kaçar burası iyi.

Coğrafya hocamız: Övgü hanım ben coğrafya öğretmeni olana coğrafyadaki iklim ve gereklerden anlarım ateş sönebilir dereye gidelim.

Yaklaşık 20 dakika böyle tartıştılar beş sınıf beş öğretmen vardı.

Din hocamız: Allah'a emanet geldik yarabbim bizi kötü şerlerden koru!

Türkçe hocamız: Ne dersler miş be?!? Türkçe de önemli.

İngilizce hocamız: Övgü hanım, Buse hanım lütfen susun!!!

Hanımlar falan diyorlar ama öğretmenler odasında günlük konuşmalar var. İngilizce hocamızın isteği ve Fen öğretmenimizin sınıfı biz ile Coğrafya öğretmenimizin sınıfı A lar birbirimize girmeyelim diye iki yerden de uzaklaştık. Yürüdük ve ormanın derinlerinde telefon sinyali aramaya başladık. KEŞKE SINIF HOCAMIZ'IN DEDİĞİ GİBİ YOLUN AŞAĞISINDA KALSAYDIK!!!! Biz ilerlerken yağmur yaklaşıyordu belliydi yaz ayında bu çoşkulu şimşek sesleri ve şimşekler neydi böyle onlar vardı ama damlalar kendilerini aşağı bırakmamıştı. Adımlarımızı hızlandırdık ve Berna'nın burnuna düşen yağmur damlası İLE hızlandık yağmur deli gibi yağıyordu saçlarımız ve kıyafetlerimiz sırılsıklamdı. Çok amaçlı Ahmet -E şubesinin zeki çocuğu- çantasından nasıl olduysa plaj şemsiyesi çıkardı iki tane altına sığındık bir kısmımız ağaçların altında kuruyordu bir kısmımız Ahmet'in tuttuğu şemsiyeye sığınabilmiştik. Sis yayıldı ortalığa ve göz gözü görmez oldu. Sema ve Berna biri kolumu diğeri elimi tuttu ben ise Ahmet'in tuttuğu şemsiyeyi tuttum Umut ve Doruk Ahmet'i tutarken en son Fen hocamızın çığlığı ile dona kaldık.

Fen Hocamız: ÇOCUKLAAAAAR!!! 12-C VE DİĞERLERİ KAÇIN AAAĞĞĞĞĞĞ!!!!

Koşarak sese doğru gittiğimde beni arayan arkadaşlarımın sesine kulak asmadan öğretmenimin bir şeyin kollarında boğulduğunu gördüm. Yerden bir odun alıp adamın kafasına sertçe vurdum epey iri yarıydı sonra öğretmenim elimden tutunca yağmurun altından ve suların içinden koşup arkadaşlarımı bulduk. Ahmet şemsiyeyi öğretmenimizin üzerine tuttu biz de ilerlerken eski bir konak gibi bir evdeydik ev devasayı. Diğer sınıflardan kimse yoktu E şubesinden Ahmet hariç. Eve gitmek için tepeyi tırmandık ve kapıyı çaldık kapı kendiliğinden açıldı. Her korku filminde klasiktir ya bu kapı açılma olayı işte buradada aynısı olmuştu.

Övgü hocamız: KİMSE VAR MI!?!?!?
İçeriden gelen ses: Var!
Övgü hoca: Bize yardım edebilir misiniz? Yağmurun altında kaldık bir okul gezisiydik ama sisin içinde kaybolduk!!

Bağırarak konuşuyordu çünkü adam yoktu sadece sesi vardı.

Ses: Peki içeri gelin lütfen çekinmeyin. ÖVGÜ HANIM!!!

Övgü hoca: Adımı nerden biliyorsunuz?

Ses: Burada artık birlikte yaşayacağız yada öleceğiz evinizde hissedin ne de olsa ÇIKAMAZSINIZ!!!

Kapılar sertçe kapandı Umut,Doruk ve Ahmet asılırcasına kapıyı zorluyordu ama kilitliydi. En son herkes çekilince ben kolumu yukarı kıvırdım ve büyütün hafif kilolu ve top vücudum ile kapının tam ortasına atladım. Okulda Demir kapılarda işe yarıyordu ama bu sefer olmadı. Ben sertçe yere kapaklandım.

Ben: Ağğğ olmadı!
Berna: İlkem!!! İyi misin?!?!
Yanıma koşup kaldırdılar.
Semra: Amma ağırsın kanka.
Ben: Çok müthiş moral verdin!
Ses: Herkes doğum gününü temsil eden oda numarasını bulup yatsın yarın neler olacak kim bilir!!! Ölmemeye çalışın ve gece odalardan çıkmayın!!!

Bu korkunçtu ama belki A şubesi şaka yapıyordur biz diye umdum baştan beri kavgalıyız hepsiyle. Ben 17/07 yazan odaya girdim odada iki kişilik bir yatak vardı. Şimdi camdan aşağı bakınca bütünün evden yankılanan ses geldi.

Ses: Camdan atlayamazsın İlkem!!!
Diğer odadan gelen öğretmenimin sesi:
Övgü hoca: İlkem aklından bile geçirme bunu yapmayı!!!!

Camdan geri çekildim ama cama bakmamın bir amacı vardı. O bizi izliyordu yoksa bunu göremezdi. Bu odada biryerde ses cihazı ya da kamera olmalıydı yoksa göremez ya da camın karşısındaki ağaçta bir kamera.
Büyük sırt çantamdan kedili pijamalarımı çıkartım ve giyindim. Yatağa girip boş boş tavanı izliyordum uyku tutmuyordu, gözlerim kapanmıyordu, koyunlar çitten atlamaktan sıkılmışlardı, sayılacak rakam kalmamıştı. Hayatımı sorguladım bir an burdan çıkardık değil mi? Ülkemin İzmir'i, İstanbul'u, Samsun'u ,Doğusu, Batısı ve dahası ile bir daha karşılaşır mıydık ki? Hemen moda girmemem lazım belki çıkarız. Saat 00.00 olmuştu.

Ses: Herkes yatmaya çalışsın!!! Saat 00.13. Olmadan. Yoksa kapılarınızı sağlam tutun.

Ben de o merak ile uyanık kalmaya çalıştım ama istemsizce uyudum sabah olduğunda giyinip direk kızların yanına gittim ikiz oldukları için aynı odadaydılar. Şu an karşımda 01/04: 1 Nisan
Kapıyı tıklatıp içeri dalınca kızlardan Semra elindeki kürek Berna elindeki sopa ile üzerime atladılar.

Kızlar: İYAAAAAAAAAAAAA!!!!
Ben: AAAAAA AAAA!!
Semra: Sen miydin!?!? Korktuk iyi misin???
Berna: Dün gece den sonra bunlar hep yanımızda!?!?
Ben: Dün gece ne oldu?
Berna: 00.13 de ama anlatılmaz! YAŞANIR!!! Çok korkunç!!!!
Ses: Kahvaltı vakti!!
Hepimiz indik üzerimde Siyah kot pantolon ve beyaz gömlek vardı. Girişte devasa bir masa kurulmuştu.
Ses: YİYÜN BU HUZUR İÇİNDEKİ SON YEMEĞİNİZ OLACAK!!
Ahmet: SEN BÖYLE KONUŞUNCA HİÇ DE HUZUR İÇİNDE OLMUYOR AMA AYRICA O YİYİN!!!
Ses: Neyse ne işte ye şunu! yemek verdiğime dua et sen!!!
Masaya geçtim önümde bir bardak Süt ve yumurta vardı. Masanın üzeri Zeytinler,Peynirler ve niceleri ile doluydu.
Ses: Şimdi herkes Sütlerinden bir yudum alsın!

Yudum aldık ve yemekleri yemeğe başladık yemek bitince aniden hepimize bir ağırlık çöktü bir sorun vardı ki Berna hiç birşey yememişti Ahmet de sadece ekmek ve su yemişti. Odalara çıkınca tam yatacaktım ki bir çığlık sesi ile dışarı koştum. O sırada yan odadan fırlayan Ahmet'i gördüm ve yere yığıldım Berna'nın beni görüp dehşet ile baktığın ve Ahmet'in yanıma koştuğunu hatırlıyorum. Gözümü açtığımda bir odada kapalıydım ve kapı kilitliydi.
Ses: Küçük bir oyun vakti oyunları seversin değil mi? Evet seversin! Hadi başlayalım! Bu odayı incele ve senden önce ne olmuş olabileceğini düşün. 60 saniyen var yanlış söyler ya da geç söylersen en yakın arkadaşını öldürücem.

Odaya bakındım boştu ben de yerde açmıştım gözümü. Ama köşede kırmızı bir leke ve aynı leke ile kaplı kırık cam parçaları olduğunu fark ettim. Biraz yaklaştım ama başım hayal dönüyordu köşede bir tutam saç gördüm ama yanık,turuncumsu,kız saçına benzeyen saçlar odayı aydınlatan meşaleye de gözüm takıldı. Kafamda bir olay kurgulamış düşünmüştüm ama doğru mu bilmiyordum.

DEVAM EDECEK...

SİZCE NE OLABİLİR? YORUMLARA TAHMİNLERİNİZİ YAZARSANIZ SEVİNİRİM KENDİNİZE İYİ BAKIN HOŞÇA KALIN!

KORKU GEZİSİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin