KORKU GEZİSİ (TAMAMLANDI)

8. Bölüm

İlkem: Saf ve temiz. Narin ve uyusal olan ve bir o kadar da düşünceli. Sevgi dolu ama becerikli. Hayalperest prenses bu taç sana ait bu sarayın gelecekteki varisi sensin çünkü senin için ve dışın bir SEMRA!

Tacı onun başına takar ve geri çekilir taç aniden parlar ve sarayın salonuna dönerler aniden ses ortaya çıkar.

Ahmet: VAY!

Umutcan: Müthiş la!

Ses: Sanırım siz beni ilk defa görüyorsunuz? Değil mi?

Ahmet: Siz derken?

Ses: İlkem beni daha önce gördü ama size söylememesini söyledim.

Berna: İhanet!!!

Ses: Olay şöyle burası eskiden benim sarayımdı. Saray varisinin kalbine göre şekil alır ama benim 7. Çocuğum da taht için kavgaya girişip kalplerinin saflığını kaybedince saray lanetlendi. Şimdi ise soyumuzda kalan sıradaki varis sensin. Lütfen herhangi bir yere dokun.

Semra duvara dokunur. O anda saray eski ihtişamına bürünür ve dışarıdaki çirkin olman yerini yem yeşil bir ormana bırakır.

Ses: Artık hizmetinizdeyiz Leydim!

Arkadan bütün saray çalışanları gelir.

Semra: VUHHU!! Bu çok hoş teşekkür ederim şimdi ben gerçek bir prenses miyim? Harika!!!

Ses: Evet öyle.

Semra: Eğer mantık yürütürsem sen benim Büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük dedem mi oluyorsun?

Ses: Baba tarafından evet ama Aileleriniz için çok üzgünüm onu gerçekten ben yapmadım. Şöyle bir sıkıntımız var Saray'da sadece prensesin Akrabaları ve çalışanları kalabilir.

Semra: Ne? Yani Ahmet,İlkem ve Umut gidiyor mu? Yollarını nasıl bulacaklar.

Ses: Ne yazık ki gidiyorlar ve onu bilmiyorum benim sihrin sen gelene kadar etkili artık sihirli olan sensin ama ışınlanma sihrinde yok zaten.

İlkem: Ama doğru bildim değil mi? Fransadayız?

Ses: Evet...

İlkem: Son bir şey yapabilir miyim ses?

Ses: T-tamam.

Aniden maskesini çekip çıkartır.

İlkem: Vay be!

Umutcan: Anam anam!

İlkem: Bu güzelliği dünyadan beden saklıyorsun!

Ses: Bu bir gelenek aileye sonradan katılan erkekler maske kullanır ki suikaste kurban gitmesin ve tanınmasın.

Umutcan: Tabii o sıralar keskin nişancı yoktu.

İlkem: O zaman biz hazırlanalım? Nasıl olsa gidicez.

Semra: Nasıl gidiceksiniz?