İZ

280 25 8
                                    

Ben buralarda yokken neler mi oldu? Ben derslerden delirme noktasına geldim.(tatlı olmayan minik serzenişler başlangıcıdır. Bilginize!) Ardından başlayan sınavlarla '' Gözaltları ne kadar morarabilir? '' denemesi yapar gibi bir hafta geçirdim. O arada yılbaşı ve yeni yıl geldi. Ve bu arkadaşınız klasiğini bozmadan yılbaşına birkaç gün kala ''Cansu Hastalığı'' dediğimiz kronik hastalıklarını aynı anda yaşadı( Hala yaşıyorum ama canımantibiyotik sağ olsun toparladı beni.). 5 Ocak tarihinde biten sınavlarımla beraber mahcubiyetin omuzlarımdaki ağırlığını da alarak geçtim bilgisayar başına.

Ve bir de ben yokken tam 10.472 okunma olmuş Deruhte. Hepinize nasıl teşekkür etsem az. O kadar güzel hissederken ne diyeceğimi bilemiyor, duygularımı tarif dahi edemiyorum. Sadece göğsümün sol tarafında bir sıcaklık, hızlanma. Gurur, mutluluk ve minnet. Okuduğunuz için, yorumladığınız için hatta şöyle bir göz gezdirdiğiniz için çok ama çok teşekkür ederim.

Öyle milyonlar tarafından okunmak falan değil derdim. Sadece hissetmek ve hissettirmek. Yaşamaya hasret kaldığımız bazı duyguların farkına varabilmek. Onları gün yüzüne çıkarmak ve aslında kaçmak. Gerçek ve sıkıcı dünyadan kaçmak. Tüm sıkıntılardan beş dakikalığına da olsa kurtulmak ve yeni bir dünya yaratmak.

Ben farklı bir dünya yaratmaya çalışırken bana ayrı ayrı renk olduğunuz için, destek olduğunuz için, tek kelime de olsa yorum attığınız ve en önemlisi beklediğiniz için minnettarım.

Özleyenine, bekleyenine, hissedenine... İyi okumalar...

''Bak sevgilim burası daha hoş bence. Rengi daha açık mavi hem. Tam sevdiğin gibi. Şu üstteki odalardan bir tanesini okuma odası yaparız. Ben köşe yazılarımı yazarken sen de benim kitaplarımdan gizlice almaya çalışırsın. Sonra şu pencerenin önüne oturma alanı yaparım ben. Yaz aylarında gün batımını izleriz beraber. Hatta sen camın önüne ortancalar koyarsın. Tablo gibi olmaz mı?'' Leon'un heyecanla anlatışını bölmek istemedim.

Evet baktığımız konak çok güzel olabilirdi. Dört katı, geniş bir mutfağı ve güzel bahçesi olabilirdi ama bir türlü rahat hissedemiyordum burada. Yavaşça elini tuttum. O parlayan gözlerle bana baktığında gülümsemeden edemedim.

''Biliyorum burası da çok güzel. Ve katılıyorum sana, bizim için hayal ettiğin her şeyi ben de kalbimden diliyorum ama sevgilim bu konak ve baktığımız diğer iki konak daha. Fazla büyükler, fazla ihtişamlı. Oysa benim istediğim seninle mutlu olacağım, huzurlu günler geçireceğim dört duvarlı üstü kapalı bir alan. Böyle bir evde birbirimizi kaybederiz biz, baksana şu büyüklüğe. Hem ne matbaaya yakın burası ne de okula. İşe gidip gelirken mi geçsin tüm vaktimiz? Gel şu eski Rum mahallesindeki evlere bakalım. Hem yaşanmışlık da var oradaki evlerde. Daha anlamlılar. Ne dersin hayatım?''

Uzun bir konuşmaydı yaptığım. Derin bir nefes almışım farkında olmadan. Bakışlarım tekrar Leon'u bulduğunda onu gülümserken buldum. Bir süre cevap bekledim ama o gülümsemeyi tercih etti.

''Canım, hayatım? Leon bir şey söyleyecek misin?''

''Ben ilk kavuştuğumda sana savaştaydık biz. Bırak bir evi, yiyecek yemek bile bulunamıyordu. Sonra ben askerliği bıraktım. Tamamen sefaletle sınandım mensubu olduğum ordu tarafından. Yetmedi, evlendik. Doğru düzgün bir temeli bile yoktu hayatımızın, ülkemizin. Hiçbirinde sesini çıkartmadın, şikayet etmedin, bana bir gün bile arkanı dönmedin. Ve ben kendime bir söz verdim. Sana hak ettiğin, hak ettiğimiz tüm güzellikleri sunacaktım. Şimdi o imkanım var. Tek isteğim o yüzünü güldürmek, çektiğimiz sıkıntıları unutmak. Huzurlu bir yuva yaratalım istiyorum beraber.''

DERUHTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin