Adsız Bölüm 7

51 2 0
                                    


Hemen kalk ve üzerini giyin Nur. Yarım saat içinde ben ve Ali seni almaya geliyoruz. Komiser Halit bizi olay yerinde bekleyecek.

-Ne ne ne !!!! Ne komiseri ne Ali!si ...Ne diyorsun sen kızım aklını mı kaçırdın?

-Kes sesini 25 dakikan kaldı. Sanırım Feride ciddiydi. Kalkıp duş almam 10 dakikamı aldı. Üzerime bacaklarımı olduğundan biraz daha ince gösteren kot pantolonumu, ayaklarıma İstanbul'dan aldığım beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim. Saçlarımı fırçaladıktan sonra tepede bir at kuyruğu yaptım. Sırtıma buradaki pazardan aldığım önden fermuarlı beyaz bir t-shirt geçirip sonra işte hazırdım. Saatime baktım beş dakika sonra kapının önünde olmaları gerekiyordu. Yaptığımız iş bizi dakik yapmıştı. Hataya ve gecikmeye yer yoktu bu işte.

Asansöre yönelmedim bile. Ne zaman binmeye çalışsam hep bozuk olurdu. Merdivenleri ikişer üçer iniyordum. Böyle inmemin tek sebebi merakımdı. Hangi sebep bu erken saatte beni ayağa kaldırmıştı. Hangi sebep beni ve Feride'yi olay yerine götürüyordu. Bu ilkti Tanrım. Bunun için genelde Sait ağabeyi alırlardı. Demek ki Sait abiye ulaşamamışlardı. Tanrım bu da bir ilk olurdu doğrusu. Ben bu düşüncelerle merdivenleri inerken dış kapı açılmıştı bile geldim diye bağırdım. Ama bu huysuz köpeğini erkenden dışarıya çıkarmış olan üst kat komşumdu. Bu adamdan nefret ettiğimi söylesem abartmamış olurum. Çatık kaşlarıyla şöyle bir tepeden tırnağa beni süzdü. İstemeyerek de olsa '' Günaydın'' dedim yüzüme 'ben de senden hoşlanmıyorum' ifadesini takarak. Bu duraklamanın beni geciktirmeyeceğini umarak son basamakları atlayarak indim. Kapıyı açtığımda Ali ve Feride'nin arabayı kapının önüne yeni yaklaştırdıklarını gördüm. Komiserin bizi beklediğini hatırlayarak hemen arka koltuğa yerleştim. Koltuğa oturur oturmaz daha arabanın kapısını kapatmama fırsat kalmadan Ali gaza bastı ve bir cayırtı kopararak ara sokaktan ana yola çıktı. Ben huysuz köpekli komşumla karşılaştığım sırada komiser Ali'yi arayıp bir güzel fırçalamış.

Konunun ne olduğunu Ali dışında ikimizde bilmiyorduk. Ali ise gerekli bilgilerin baş komiser tarafından bize verileceğini söyledi. Baş komiserin orada olması olayın büyüklüğünü gösteriyordu. Tamam bu büyük bir olaydı anladık da Sait ağabey hangi cehennemdeydi. Bu büyük olay neden bana ve Feride'ye kalmıştı. Yolda hızla ilerlerken üzerimizden atamadığımız şaşkınlık ve merak karşısında Ali küçümseyici bir tebessümde bulunmuş o gülümseme de dudağının kenarında öylece kalmıştı. Ali çakarları yakmış ama arabanın sirenlerini açmamıştı. Arabayı son hızla kullanıyor gözlerini yoldan ayırmıyordu. Onun bu durumundan istifade etmekten kendimi alamadım. Ah Ali ah! Ne zaman benim farkıma varacaktı acaba. Belki de hiç farkıma varmayacaktı. Belki de onun tipi değildim. Koyuya çalan yeşil gözlerim, Türk standartlarına göre uzun sayılacak boyumla belki de beni beğenmiyordu. Eee ne demiş atalarımız zevkler ve renkler tartışılmaz. Sirenlerimiz çalmamasına rağmen tepe lambalarımızın yanıp sönmesi bizi kırmızı ışıklardan muaf tuttu. Antalya'nın sokaklarında hızla ilerliyorduk. Beni almalarından itibaren 7-8 dakika geçmişti ve biz olay yerine sanırım gelmiştik.....Bulvarından dönüp en sevdiğim sahil plajına girmemiz bir oldu. Bir ambulans, iki sivil polis arabası ,üç devriye arabası ve bir de arama kurtarma arabası vardı. Arabadan iner inmez yanımıza gelen komiser Halit bizi olay yerine götürdü. Ali sarı olay yeri inceleme yeri yazılı bandı kaldırıp bizim geçmemize yardımcı oldu. Komiser Halit'e Sait Ağabeyin nerede olduğunu onun neden burada olmadığını sordum. Komiser Halit, Sait Tanır'ın bizimle bir süre için çalışamayacağını ne zaman geri döneceğini bilmediğini söyledi.' Kısaca Nurcum sana ve o geveze arkadaşına kaldık. Sait ağabey telefonla istediğiniz zaman ona danışabileceğinizi söyledi. Bizi yalnız bırakmak zorunda kaldığı için üzgün olduğunu söyledi.

Kayıp ElHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin