Barın olduğu sokağa geldiğimde, gecenin bu saatinde olan kalabalığa şaşırsam da kafamı önüme eğerek tanınmamaya çalıştım. Sanki herkes beni tanıyormuş gibi.
Arka sokağa geçtiğimde kalbim hala mesajı aldığım zamanki gibi ağzımda atıyordu. Sokağın başında durup telefonumu elime aldım ve Okan'a ait olduğunu öğrendiğim numarayı tuşladım.
"Neredesin?" Kısık çıkan sesine karşılık sesimin çıkması için boğazımı temizledim.
"Sokaktayım." Bir nefes veriş sesi duydum.
"İlerle ve yanıma gel. Acele et." Telefon yüzüme kapandığında derin nefesler alarak telefonumu cebime koydum ve sokakta yürümeye başladım. Sokak lambalarının çoğu çalışmıyordu, sokakta yaşam olduğunu bile sanmıyordum. Yine de etrafa dikkatlice bakıyordum.
"Selam, ortak." Duyduğum ses yerimden sıçramama neden olduğunda sesin geldiği yöne baktım. Kaldırımda, duvara yaslanmış bir şekilde bana bakan Okan'ı gördüğümde, etrafa o kadar da dikkatli bakmadığımı anlamıştım.
"Se-" kelimemi tamamlayamadan korkudan boğazıma yerleşmiş olan yumruyu yutkundum. "Lam." Kelimemi tamamladığımda Okan gülümseyerek yanıma geldi. Sırtındaki çantayı indirip bana uzattığında nefesimi tutmuş sadece onu izliyordum.
"Acele etme Güneş daha izleyebilirsin. Zamanımız çok." Okan'ın iğneleyici sesiyle tuttuğum nefesimi verip bana uzatmış olduğı sırt çantasını elime aldım. En azından içinde silah olamayacak kadar hafifti.
Arkamızdan bir motor sesi geldiğinde korkudan sıçrayarak Okan'ın yanına geçtim. Sudan korkanın yılana sarılması böyle bir şey olsa gerekti. Okan aptal bir sırıtış eşliğinde bana döndüğünde kalp atışlarımı normal seviyeye indirmeye çalışıyordum.
"Motor kullanmayı beceremeyeceğine emin olduğum için şoförlüğünü yapacak birini buldum, ama işleri berbat edecek bir şey yaparsan seni götürdüğü yerden geri getirmez. Aklından çıkarma." Yutkunup başımla onayladığımda kaskını başından çıkarnadığı için yüzünü göremediğim sözde şoföre baktım.
Elimdeki çantayı sırtıma takarken ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Seni bıraktığı yerde motordan in ve eski alt geçide girip seni bekleyen kişiye çantayı ver, bu kadar basit." Olduğum yere çivilenmiş bir şekilde Okan'a bakarken o benden bir tepki bekliyormuş gibi bakıyordu. "Ha, birde, göz temasından kaçınmaya çalış." Söyledikleri gözlerimin fak taşı gibi açılmasına neden olurken kendimi zorlayarak başımla onayladım ve kendimden eminmiş gibi görünmek için omuzlarımı dikleştirerek motora doğru ilerleyip adını bilmediğim ve aynı zamanda yüzünü de göremediğim kişinin arkasına oturdum.
Motoru sürecek olan kişi arkasına bakmadan kollarımdan tutup kendi beline koyduğunda fazla hız yapacağımızı anlamıştım ki bu hızdan deli gibi korkan biri için kolay olmayacaktı.
Yine de, çantadaki şey silah değilse en fazla ne kadar tehlikeli olabilirdi?
Çalışan motorun sesini duyduğumda gözlerimi sımsıkı kapatıp şoförün gövdesindeki ellerimi birbirine kenetledim.
Yaptığım şeyden ilerde bir gün pişman olmamayı umuyordum
***Motorun durduğunu hissettiğimde, ne zamandır gittiğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Gözlerimi yavaşça açıp birbirine bağladığım ellerimi çözdüm. Sırtımdaki çantanın kollarına asılarak motordan indim ve etrafta bir alt geçit aramaya başladım.
"Alt geçidin nerde olduğunu biliyor musun?" Kasklı adama sorduğum soruyla kafasını bana çevirip eliyle arkamı işaret etti. Yüzünü göremediğim biriyle iletişim kurmak gerçekten rahatsız ediciydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underage | Daddy Issues
ChickLitGenç Kız Edebiyatı - #1 Daddy Issues - #1 Romantizm - #10 "Doğduğum yıldan on yıl önce doğsaydım sevgilim olabilirdi, on yıl sonra doğsaydım babam olabilirdi. Ama o şimdiki halimizle hem babam hem sevgilim oldu. Ben acılarımdan kaçıp ona sığındım, o...