"Haneye tecavüz ve çocuk kaçırma suçlamalarından benimle geliyorsunuz. Siz evi arayın."
Karakoldaydık.
Ekim, elleri önden kelepçeli bir şekilde gözümün önümden giderken gözlerindeki kararlılığı görüyordum. Gözlerindeki o ateş yanmıştı ve kendinden emin duruyordu. Bana dönüp gülümseyerek göz kırptı ve tekrar önüne dönüp görüş alanımdan çıktı. Annem, muhteşem bir anneymiş ve ben de kötü adam tarafından kaçırılmışım gibi elime omzuma koymuş, Ekim'in gidişine gülümseyerek bakıyordu. Ben ise hiçbir şey yapmadan, hiçbir duygu barındırmayan yüzümle Ekim'in gittiği yere bakıyordum.
Bir polis memuru yanımıza geldiğinde annem omuzlarımdan çevirerek ona dönmemi sağladı.
"Güneş hanım, yaşadığınız şey için çok-"
"Daha kaç kere beni kaçırmadığını söylemem gerekecek?" Adam anneme doğru kısa bir bakış atıp tekrar bana döndü.
"Bu noktada annenizin şikeyetini değerlendiriyoruz."
"Şikayetçi değilim! Ben onunla gittim!" Bağırdığımda annem tırnaklarını omzuma geçirdi. Sertçe yaptığına emindim, ama tam olarak hissetmeyeceğim kadar uyuşmuştum.
"Teşekkür ederiz, iyi günler." Dedi annem beni kolumdan çekiştirerek yürütmeden hemen önce. "Sesini kes, o adam hapse girecek." Kolumu kurtarmaya çalışmam pek işe yaramıyordu.
"Hapse girmesi gereken tek kişi sensin." Dişlerimin arasından tısladığımda kahkaha attı.
"Sen bu kadar cesur bir kız değilsin." Duraksayıp bana döndü. "Seni böyle yetiştirmedim." Yüzünde çok, çok sinsi bir gülümseme vardı. "Şu an nasıl kişilik özelliklerin varsa, hepsini sana ben verdim. Senin nasıl biri olacağına ben karar verdim." Ben kelimelerini bastırarak söylediğinde dişlerimi birbirine bastırdım. "Sen hep korkak, güçsüz, küçük bir kız olarak kalacaksın." Durup güldü. "Belki de bu yüzden baban yaşındaki adamın peşine takılmışsındır. Kendine bir baba arıyorsundur." Kaşlarını çattı. "Ne sanıyorsun, aşık olduğunu falan mı?" Önüne dönüp kolumdan çekiştirmeye başladığında ona karşı bile koyamadım.
Söylediklerinde haklı olabileceği şüphesi tüm damarlarımda dolaşan bir zehir gibi içime işlemişti.
Bu ne kadar doğru olabilirdi?
bir baba arayışından dolayı mı seviyordum Ekim'i? Yani evet Ekim'de bir babada olması gereken tüm özellikler vardı. Güçlü, otoriter, sevecen ve şefkatliydi. Ondan ilk kez, beni korumak için bara almadığında etkilenmiştim ve hatta baba gibi davrandığını düşünmüştüm. Haklı olabilirdi. Ama eğer onu baba ya da beni kollarının altına alacak biri arayaşımdan dolayı seviyor olsam bile bunda sorun neydi ki? Bunda anormal olan şey ya da bunu aşk yapmayan şey neydi?***
Sonuç olarak, Ekim'e sözünü tutması için biraz daha zaman vermiş ve o eve girmeyip annemin elinden kaçmıştım. Yani aramızda dağlar falan olduğu yoktu ama peşimden de gelmemişti zaten. Onun derdi benimleydi, güvende olmamı falan istemiyordu. Sadece yıpranmış sinirleri olan kırklarında bir kadındı ama zekiydi. Onu kimse kolay kolay kandıramazdı ve işte, dengesiz ve birbirinden bağımsız hareketleri vardı. Büyük ihtimalle gitmeme izin vermesinin ardında da bir planı vardı. Ya da sadece benimle uğraşmak istemiyordu.
Düşününce, ben biraz büyüyene kadar onun bu davranışlarını normal sanıyordum. Dengesizliği, bağırıp çağırmayı, şiddeti ve ezilmeyi normal sanan bir çocuktum. Acınası, değil mi?
Tekrar karakola mı gitmeliydim yoksa birinden yardım mı istemeliydim hiçbir fikrim yoktu. İhtiyacım olan şey Ekim'le konuşmaktı ve eğer karakola gidersem bundan annemin haberi olabilirdi. Bu yüzden pantolonumun cebinden telefonumu çıkardım ve Okan'ı aradım. Ekim'in 'yakınlarından' sadece onu tanıyordum, başka çarem yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underage | Daddy Issues
ChickLitGenç Kız Edebiyatı - #1 Daddy Issues - #1 Romantizm - #10 "Doğduğum yıldan on yıl önce doğsaydım sevgilim olabilirdi, on yıl sonra doğsaydım babam olabilirdi. Ama o şimdiki halimizle hem babam hem sevgilim oldu. Ben acılarımdan kaçıp ona sığındım, o...