36

4.7K 243 202
                                    

"Birkaç ay daha." Kafasını çektiğinde kapatmış olduğum gözlerimi açtım. Ekim de gözlerini tekrar göğüs hizama indirmişti. "Ve sonra tüm bu yaptıklarının," Gözlerimin içine baktığında tekrar o şeytani parıltıyı gördüm. "İntikamını alacağım."
***
Eve gelmiştik ve doğruyu söylemek gerekirse, birbirimizden köşe bucak kaçıyorduk. Yani en azından ben kaçıyordum ve Ekim de çok arkadaş canlısı değildi.

Odada oturmuş akşama kadar nasıl daha fazla zaman kaybederim diye düşünüyordum ve hiçbir fikrim yoktu.

Biz gerçekten, ne yapmıştık öyle?

Ben kendimde değildim, Ekim kendinde değildi ve şimdi yapabildiğimiz tek şey birbirimizin yüzüne bakmayıp hiçbir şey olmamış gibi davranmaktı.

Önümüzdeki birkaç yıl Ekim'in yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum. Çünkü, yani resmen içimden bir canavar çıkmıştı ve ben onun ne zamandır içimde olduğunu bilmiyordum. Utanıyordum ve yapmak istediğim tek şey bu olanları Ekim'in aklından ve kendi aklımdan silmekti.

İç geçirip telefonumu elime aldım ve Cemre'ye dışarı çıkmamız gerektiğine dair mesaj attım. Acilen dışarı çıkmam ve Ekim'le aynı ortamda bulunma süremi en azından bugünlük minimuma indirmem gerekiyordu.

Telefonum titrediğinde Cemre'nin her zaman yaptığının aksine erken cevap vermesine şükredip mesajı açtım.

Cemre: Ekim seni bize bıraksın

Güneş: Senin buraya gelmen gerekiyor

Güneş: Ciddi bir durum

Evet, ciddi bir durumdu. Evden hiçbir şey almadan çıkmıştım ve şimdi Ekim'den beni bırakmasını ya da akbil vermesini isteyemezdim. Cemre buraya gelirse böyle sıkıntılarım olmazdı.

Cemre: Geliyorum.

Derin bir nefes alıp telefonu tekrar cebime sıkıştırdım ve Ekim'e haber vermem gerektiğinin farkındalığıyla yerimden kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Ama Ekim benden önce davranıp kapıyı açtığında olduğum yerde durduğumda o da durdu. Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırdığında ben de bakışlarımı Ekim'in arkasındaki duvarda sabitledim.

"Ben... Cemre ile dışarı çıkacağım." Tepkisini görmek için kısa süreliğine gözlerimi yüzüne çektiğimde yüzünün neredeyse hafifçe kızarmış olduğunu görebiliyordum. Eh, ben de ondan farklı sayılmazdım.

"Tamam." Yüzüme bakmadan konuştuğunda kapıdan geçmek ve aynı odada daha fazla kalmamak için bir adım attım ama o da benimle aynı anda, aynı tarafa yönelmişti. Zorunlu olarak gözlerimize baktığımızda ağlamak üzereydim. Utanıyordum ve yaptıklarımı, söylediklerimi unutmasını istiyordum. Ekim sesli bir şekilde yutkunup geçmem için kenara çekildiğinde hızlıca yanından geçtim ve odadan çıkıp merdivenleri koşarak inmeye başladım.

"Güneş?" Ama sesini duyduğumda, durmak zorunda kalmıştım. Yavaşça arkamı döndüğümde o odadan çıkmış, merdivenlerin başında duruyordu. "Özür dilerim. Ben çok..." derin bir nefes verip başını eğdi ve eliyle ensesini kaşıdı. "Sen de diretince, kendimi daha fazla tutamadım. Özür dilerim." Kafasını kaldırıp endişeli yüz ifadesiyle gözlerime baktı. "Eğer aynı odada falan kalmak istemezsen, anlarım."

Gerçekten, dünyaya geldiğimden beri Ekim'i hakedecek ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ben yaptıklarım için utanıyordum ve o özür diliyordu. Üstelik resmen ben onu zorlamıştım.

"Özür dileyecek bir şey yapmadın." Söylediklerimle kaşları havaya kalktığında gülümsedim. İçimden utanmaya devam ediyordum ama en azından Ekim kendini suçlu hissetmemeliydi. "Ben sadece... Bu konu hakkında daha fazla konuşmasak olur mu?" Sorumla birlikte o da gülümsedi.

Underage | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin