Kapıya sertçe vurulması, korkuyla bir anlığına pozisyonumu bozmuştu ama hemen tekrar toparladım. Gelenin Cemre olması imkansızdı. Ama eğer öyleyse Cemre ve Okan'ın seslerini ayırt edebileceğim kadar düşünebiliyordum.
Ama duyduğum ses, titrek ellerimden müzik kutusunun düşüp büyük bir gürültüyle parçalanmasına neden oldu.
"Aç kapıyı." Nasıl oldu, ne kadar süre sonra oldu bilmiyorum ama kapıyı açtım. Ekim, hızlıca içeri girip kapıyı ardından kapattığında aramızda bir adım bile yoktu. Işık da yoktu, yüzünü göremiyordum bile. Ama nefesini hissediyordum. Ona sarılmak ve özür dilemek için her şeyimi ortaya dökebilirdim, ama kapıyı açtığımda gördüğüm yüz ifadesi çok da sıcakkanlı değildi. Sadece... Donuktu.
"Sen asla akıllanmayacaksın, değil mi?" Sesini tekrar duyduğumda göz pınarlarımdan akmaya başlayan yaşlara engel olmadım ve bu kadar yakınımdıyken derin nefesler almaya başladım. Kokusunu özlemiştim. Ona dokunmayı özlemiştim. Ama şu an olduğumuz şey... Biz artık eski sevgililerdik. Bunu düşünmek fazla ağırdı. "Neden yaptın bunu? Ne için bu kadar tehlikeyi karşına aldın? Ne için kendi doğrularını terk ettin?"
"Seni özledim." Kısık çıkan sesime karşılık durdu. Başka hiçbir şey yapmadı. Sarılmadı, geçtiğini söylemedi. Sadece durdu.
"Güneş, bana cev-"
"Seni görmek için. Evden çıkarabileceğini söyledi." Sözünü kestiğimde nefesleri yüzüme değmeyi kesti. Yüzünü görmek, ona dokunmak istiyordum ama tek yaptığım ondan bir adım beklemekti.
"Neden?" Duraksadı. "Neden beni görmek istedin?"
"Neden mi?" Ciddi olup olmadığını anlamak için yönelttiğim soruya karşılık hiçbir şey almadım, çünkü hiçbir şey göremiyordum. "Seni görmek istedim ve nedenini mi soruyorsun?"
"Bırakıp giderken oldukça kararlı görünüyordun."
Bunu konuşmak istemiyordum.
"Sadece..." Çoktandır tutuyor olduğum nefesimi verdim. "Sarılsan olmaz mı?" Bunu söylememle onun da iç geçirdiğini duydum. Ve sonra kollarını kollarımın üzerinden vücuduma doladı. Rahatlamayla kollarımı beline dolayıp başımı omzuna koydum.
Bunu hiçbir şeyi özlemediğim kadar özlemiştim. Ekim'in kollarında olmak, her şeyin düzelebileceğinin bir kanıtıydı. Bu yüzden ona daha sıkı sarıldım.
"Özür dile-"
"Sonra konuşuruz." Sözümü kestiğinde kendimi tutmayı kesip ağlamama izin verdim. "Şşşh. Sonra halledeceğiz." Elini saçıma götürdüğünde yüzümü boyun girintisine sakladım. "Şimdi, şu ışıkları açar mısın artık?"
"Maçin açma dedi. Tehlike-"
"Ben buradayım artık." Mantıklı olan gerekçesi yüzünden kafamı kaldırıp elimle düğmeyi arayıp buldum ve ışığı açtım.
Ve işte her zamanki gibi kusursuz görünüyordu. Gözleri, dudakları, çenesi, alnı ve burnu. Hatta sağ kaşındaki yara.
"Şimdi, neye sebep olduğunu öğrenmek ister misin?" Dudaklarımı birbirine bastırıp başımla onayladım. "Pekâlâ, Okan'ın kuryelik için seni veya küçük birini istemesinin sebebi uyuşturucuyu satacağı kişiye kendisinin veya adamlarının yüzünü göstermek istememesi. Bu yüzden sen çıkmayınca ben gelene kadar her şey Maçin'e kaldı." Ağzım şaşkınlıkla açılırken refleksle telefonumu cebimden çıkarıp rehberden Maçin'i arattım. Benim yüzümden kuryelik yapmasına izin veremezdim. "Tabii ki izin vermedim." Tam arayacakken Ekim'in sesini duymamla durup ona döndüm. "Sonuç olarak Okan'la aramızda hallettik." Kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underage | Daddy Issues
ChickLitGenç Kız Edebiyatı - #1 Daddy Issues - #1 Romantizm - #10 "Doğduğum yıldan on yıl önce doğsaydım sevgilim olabilirdi, on yıl sonra doğsaydım babam olabilirdi. Ama o şimdiki halimizle hem babam hem sevgilim oldu. Ben acılarımdan kaçıp ona sığındım, o...