30

22.8K 860 356
                                    

...Ağlama. İzin vermeyeceğim, tamam mı?" O, hızlıca akmaya başlayan göz yaşlarımı silerken ben bağırarak ağlamaya devam ettim. Çığlık atmak ve kaçmak istiyordum. Beni anneme bağlayan hiçbir şey olmasın istiyordum. Onun yanına geri dönersem bir daha gülmeyeceğimi bilmiyordum. "Güneş!" Ekim sesini yükselttiğinde ona döndüm ve sadece bir süre için sustum. "İzin vermeyeceğim. Bana güven. Sana söz."
***

Annemin beni otogardan almaya gelmesine bir saat vardı. Ekim'in bu konuda ne yapabileceğini bilmiyordum. Bildiğim tek şey anneme engel olamayacağıydı. Bu bana ilk öğretilen şeylerden biriydi. Ve ben bu konuda ne yapmam gerektiğinden emindim. Ekim'i bu işe karıştırmayacaktım.

Parmakları yanağımı okşarken beline sarılı olan kollarımı daha da sıkılaştırıp başımı göğsüne iyice bastırdım. Hayatım boyunca burada kalmak istiyordum. Ekim'in göğsünde ve güvende. Ama onun aldığı hırıltılı nefesler bile bunun asla olamayacağının bir kanıtıydı.

"Seni seviyorum." Cevap olarak gülümseyip saçlarımın arasını öptü. "Beni hep burada bir yerlerde taşı, unutma." Parmaklarımı kalbine götürdüğümde kaşlarını çatıp kalbinin üzerindeki elimi tuttu.

"Bu ne demek?" Dolan gözlerime karşı koymayı kesip akmalarına izin verdim.

"Bir daha seni görebileceğimi sanmıyorum ben."

"Sana söz verdim." Eylül'le tartıştığındaki gibi kırık çıkan sesin aldırmamaya çalıştım.

"Engel olamazsın. Önümüzdeki iki ay hukuken ve sonrasında da annemden dolayı." Elimi tutan elleri gevşerken çatık kaşları ve dudakları aralanmıştı.  "Beni annemin elinden kurtardığında o eve bir daha geri dönmeyeceksin de demiştin." Gözlerine bakmadan devam ettim. "Ama döndüm. Eşyalarımı toplamak için."

Neden böyle davrandığımı anlamasını istemiyordum. Sadece, son yaklaşmışı ve ben bunu kabullenmiştim. Annemden kaçış yoktu. On yedi yıllık hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da buydu. Annem ne istiyorsa onu alırdı, istediği şey beni yaşatmamak olsa dahi. Ve bunu Ekim'in de bir an önce kabullenmesini istiyordum. Çünkü kabullenmezse kendisini hapiste bulurdu. Bu sefer o kadar kolay kurtulamazdı ve annem ondan alabileceği her şeyi alırdı.

Zaten hâlâ annemin teyzemde kaldığıma inanmasına inanamıyordum. Muhtemelen başka bir şeyle ilgilenmekten beni umursayamıyordu. Ve şimdi de ilgilendiği şey yine ben olmuştum. O yüzden geri çağırıyordu. Emin olduğum tek şey, iyi bir şeyle karşılaşmayacaktım.

"Ben..." Korkakça titrek çıkan sesini duyduğumda yine gözlerine bakmaya cesaret edemedim. "Seni benden almasına izin vermem." Derin bir nefes alıp önce yüzüne, sonra gözlerinin içine bakabildim. Gözleri doluydu ve çenesi gergindi. Bu görüntü beni biraz hazırlıksız yakaladığından ağzımdan bir hıçkırığın kaçmasına engel olamadım. "Sana ihtiyacım var benim."

"Ekim." Derin nefesler alarak konuşmaya çalıştım. "Bak," omuzlarımı dikleştirdim. "Bu bizim sonumuz. Görmüyor musun?" Gözünden bir damla yaş düşerken istemsizce iç geçirdim.

Onu ilk kez bu kadar yıkılmış görüyordum. Ama ilerde daha kötü olmaması için yapmam gereken şey buydu. Bencillik yapıp beni kurtarması pahasına başına gelebilecek her şeyi es geçemezdim.

Aniden kendimi Ekim'in kollarının arasında bulmamla sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Burayı bırakmak istemiyordum, Ekim'i bırakmak istemiyordum. Evimden gitmek istemiyordum.

"Seni çok," başını omzumla boynumun arasına eğip derince bir nefes aldı. "Çok seviyorum." Başını çekip beni omuzlarımdan tutarak kendinden ayırdı ve hafifçe eğilip boylarımızı eşitledi. "Neden böyle yapıyorsun?" Ağlamayı kesemediğim için ellerimi gözlerimin üzerine kapatıp derin nefesler almaya başladım.

Underage | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin