-medyadaki videoyu yine en sevdiğim royal AsilzadeOfWatpad yaptı (yalvardım bunun için) ve beni eritti... Bu arada videoda Güneş'in fetüs zamanları da var çok şeyapmayalım orayı, iyi okumalar!-
"Durman gerekiyor." Sesi neredeyse çatallı çıktığında gülümseyip başımı kaldırdım ve kısılmış gözlerinin içine baktım.
"Durdur o zaman."
Normalden daha koyu bir renge bürünmüş olduğuna yemin edebileceğim gözleri direkt olarak gözlerimin içine bakarken neredeyse bir dakika geçmişti. Kalp atışlarımız öylesine hızlanmıştı ki, birbirine değen göğüslerimizden hangi ses hangimize ait ayırt edemiyor, ikisini de hissediyordum. Ekim gözlerime bakıyor ve bir şey anlamaya çalışıyor gibi duruyordu.
Ve sonra belimdeki elleriyle vücudumu kendisinden uzaklaştırdı, sırtımın direksiyona değmesini sağladı ve gözlerini kapatıp başını geriye attı.
Sakinleşmeye çalıştığını anlayabiliyordum çünkü kalp atışlarımızı güneşin yeni doğduğu bu saatte, ormanlık alanda oldukça açık bir şekilde duyabiliyordum.
Ama buna izin vermek istemiyordum.
Ona biraz daha dokunmak ve daha yakın olmak istiyordum. Kapalı gözlerinden elmacık kemiklerine doğru düşen kirpiklerinin gölgesi bile, beni ona çekiyordu.
Tüm kalbimle, Ekim Erden'i istiyordum.
Bu yüzden beni ittiği yerden tekrar ona yaklaştım. Bunu yapmamla gözleri açıldı ve kaşları çatıldı.
"Güneş," Hırıltılı sesine karşılık boğazını temizledi. "Lütfen, yapma." Sesi gerçekten acı çekiyormuş gibi çıkıyordu, ama kısılmış gözleri ve boğuk sesi durmamam için çok iyi sebeplerdi. Yüzüm yüzüne yaklaştırıp dudaklarımı yavaşça bastırdığımda gerçek anlamda titrek bir nefes verdi. "Güneş," Güçsüz başladığı cümlesini devam ettirmedi.
Onun yerine belimden kavrayarak beni kendisine çekti ve gövdelerimizin birbirine değmesini sağladı. Ardından elleri kalçalarımı bulduğunda nefes almayı tamamen unuttuğum için dudaklarımızı ayırdım. Ekim ise ellerini çekmeden, dudaklarını tenime sürterek yüzümden boynuma doğru insanın tüylerini diken diken eden bir yol izledi. Nefesi boynuma değdiği için hafifçe gıdıklanarak kafamı geriye doğru attım. Ekim de boynuma bıraktığı öpücükleri daha ıslak hâle getirip kalçalarımdaki ellerini kendine daha çok bastırdı. Bu hareker canımı hafifçe acıttığı için kısık sesle inletmişti.
Ekim kafasını boynumdan kaldırıp gözlerimin içine baktığında, gözleri her zamankinden daha koyu bir renkte gibiydi. İçimde büyüyen onu tatma isteğini bastırmadım ve dudaklarımızın birleşmesini sağladım. Ekim inlemeyle sesli nefes alma arası bir ses çıkarıp ellerini kalçalarımdan yukarı kaydırmaya başladı. Soğuk elleri yavaşça tişörtümden içeri girdiğinde sıcak tenimle buluştuğunda titrek bir nefes alıp dudaklarımızı ayırdım.
Gözlerimizin içine bakıyor ve kesik kesik nefesler alıyorduk. Ekim'in elleri sırtımda gezinirken ben sadece onu izliyordum. Parmakları sütyenimin kopçasına geldiğinde duraksadı ve oldukça sesli bir şekilde yutkundu. Onu hayatımda kimseyi istemediğim gibi, kimseyi istemediğim şekilde istiyordum ve bunu inkar edebilecek durumda değildim.
"Gün-"
"Devam et." Zorlukla konuştuğumda gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve gözlerini açtığında ellerini olduğu yerden indirdi. Tişörtümün eteklerini tutup yukarı kaldırdığında ona yardım etmek için kollarımı kaldırdım ve işte, ilk kez karşısında bu denli çıplaktım. Ki üzerimde pantolonum ve sütyenim olduğunu düşünürsek çıplak bile sayılmazdım. Ekim, kafasını benden uzaklaştırıp açıkta kalan gövdemi baştan aşağı süzerken biraz bile utanmıyordum. Normalde utanacağım bir şey şu an umrumda bile değildi. Sadece, Ekim'i gerçekten çok fazla istiyordum. Tamamen bana ait olmasını çok fazla istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Underage | Daddy Issues
ChickLitGenç Kız Edebiyatı - #1 Daddy Issues - #1 Romantizm - #10 "Doğduğum yıldan on yıl önce doğsaydım sevgilim olabilirdi, on yıl sonra doğsaydım babam olabilirdi. Ama o şimdiki halimizle hem babam hem sevgilim oldu. Ben acılarımdan kaçıp ona sığındım, o...