Küçükken biz insanlar ne kadar da masumduk.
Her insan küçüklüğünü hatırlayınca istemsizce elbet yüzünde buruk bir gülümseyiş meydana geliyordur.
Ben küçüklüğümde çok mutluydum.Ailem,sevdiklerim hep yanımdaydı.O zamanlar ölüm yoktu bana göre,küçüktüm anlamazdım ölümün ne demek olduğunu.
Ama şimdi...
Bırakın ölümün ne demek olduğunu,en derinlerimde hissetmiştim ölümün soğuk nefesini.Evet her insan gibi ben de korkardım ölümden fakat bu korkum öncedendi.
Şimdi ise ölümden korkmuyordum.
Yaşayan bir ölünün ölümden korktuğunu söyleseler sizce de saçma gelmez miydi?Yaşayan bir ölüydüm sanki.Yediğimden,içtiğimden,heveslerden,sevinçlerden,mutluluklardan ve en önemlisi yaşadığımdan zerre tat almıyordum.
Hissizleşmiştim,hislerimi kaybetmiştim.
Tam anlamıyla bitiktim,yorgundum ve artık bir an önce ölümün gelip beni almasını bekliyordum.
Halim kalmamıştı.
Takatim kalmamıştı.Etrafımdaki insanlar tek tek azalmıştı ve beni ayakta tutacak hiçbir şey kalmamıştı.
Sevdiklerim,gitmişti.
Önce Aren,sonra babamdı gidenler.
Ruhum yaşamıyordu başka diyarlara göç etmişti sanki ve beni ayakta tutan tek şey bedenimdi."Su kızım,annenler akşam yemeği için hazırlanmanı söylediler misafirleri varmış."dedi Sevgi abla içtenlikle.
Ona bakmadan camdan dışarıya bakmaya devam ettim."Tamam."dedim ifadesiz bir ses tonuyla.
Kapının sesi gelmesiyle gittiğini anladım ve sıkıntıyla bir iç çektim.
Ne misafiriydi bu daha dün bir,bugün iki!Annemin benim için yaptırdığı kitap okuma koltuğundan doğrularak ayağa kalktım ve genleştim.
Bana yabancı gelen dolaba giderek ilk defa kapaklarını araladım ve yüzümü buruşturarak kıyafetlere baktım.
Bu ev,bu oda,bu eşyalar bana yabancıydı ve çok fazlaydı.
Tek isteğim biraz mutluluktu,para değil!Annem kıyafetlerimin hepsini bana sormadan attığı için çok sinirlenmiştim.
Kimseyi umursamadan bağırıp çağırmıştım ve annemin yaptığı tek şey beni sakinleştirmekti.Resmen sinir krizi geçirmiştim.
En küçük şeylerde bile sinirlerime hakim olamıyordum ve bu beni fazlasıyla etkiliyordu.
Hem kalbimden dolayı hem de psikolojik olarak etkileniyordum.
Ama annemin beni sakinleştirmeye çalışmasının en büyük etkeni evdekilere rezil olmamak!
Hepsinin canı cehenneme!
Zorunda olduğum için tutuluyordum burada,kendi param olsa bir saniye bile durmazdım çeker giderdim uzaklara.Mecbur kalarak alt raflardan uzun arayışlar sonucu siyah kot pantolon bulup bacaklarımdan geçirdim.
Üstüne ise belde biten,gri boğazlı ince bir kazak giydim.
Saçlarımı serbest halinde bırakarak odadan çıkıp aşağıya inmeye başladım.Büyük yemek odasından gelen seslerle annemlerin orada olduğunu anlayarak oraya yöneldim.
Kapıdan içeriye girmemle bütün bakışlar bana yöneldi.
Siktir!
Ne zaman gelmişti ki bu misafirler!
Lanet olsun!Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken,kimseye bakmadan masaya annemin yanındaki sandalyeye geçtim.
Annem alttan alttan eliyle bacağımı dürtükledi.
Bu demek oluyordu ki,kibar ol!
Yüzüme sahte bir gülüş taktım ve umursamazca hepsine tek tek baktım."Hoşgeldiniz."dedim ifadesiz bir ses tonuyla ve yüzümdeki sahte gülüşü silerek önüme döndüm.
Siktir!
Kafamı yavaşça kaldırarak karşımdaki sandalyeye yayılmış,elini masaya koymuş ve umursamaz bakışlarla beni izleyen bir adet Barlasla göz göze geldim.Gözlerimin kocaman açılmasına söverek önüme döndüm ve çatalımı alarak yemeğe başladım.
Yemeğimi yiyip odaya çıkacaktım,bunalıyordum böyle ortamlardan.
![](https://img.wattpad.com/cover/136666867-288-k27072.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Roman pour AdolescentsHayatı yalanlar üzerine kurulmuş küçük bir kız çocuğu... Etrafında olan bitenlerden habersiz sadece kendi acısını sarmaya çalışan minik bir kız.O acısını tek başına sarmaya çalışırken etrafındakilerin ona oynadığı oyundan habersizdi.Nasıl haberdar o...