Ölüyordum yalnızlıktan,acıdan,mutsuzluktan...
Kimsenin umrunda değildi,benim bile umrumda değildi.
⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫⚫
Zaman o kadar hızlı geçiyordu ki ne olduğunu anlamıyorduk ve en önemlisi hayattan bir tat alamıyorduk.
Hele ki o güzel anlar...
Öyle çabuk geçiyordu ki üzülmemek elde değildi.
Ama şimdi...
Artık güzel günler,güzel anılarım yoktu benim.
İki sene önce ölmüştü anılarım ve bir daha tekrarlanamayacaktı.
Çünkü ne tekrarlanacak zaman vardı ne de sevdiğim insanlar.Babam...
Onunla o kadar güzel şeyler yapardık ki küçükken,hepsi aklımdaydı.
Alzheimer olsam unutmazdım.
Babamı o kadar çok seviyordum ki ve hala da seviyordum.İlkokuldayken annem erkenden işe giderdi babam ise öğlen giderdi ve her sabah bana güler yüzlülüğüyle kahvaltı hazırlardı.
Bu ortaokula kadar sürmüştü aralıksız.Ben ona her ne kadar istemediğimi,büyüdüğümü kendim hazırlayabileceğimi söylesem de kabul etmemişti yine kendi bildiğini okumuştu.Onun şu sözünü hiç unutmuyordum.
"Kızlar babalarına aşıksa,o halde babalar da kızlarına romantik bir kahvaltı hazırlamalıdır küçük kızım."
Bu sözüne saatlerce gülmüştüm babam ise gülmeme sadece tebessüm etmekle yetinmişti.
Şimdi ben de o günleri babamdan aldığım bir tebessümle hatırlıyordum ve hep de hatırlayacaktım.Aren.
Onun ismini uzun zamandan sonra ilk defa düşündüm ama ismini söyleyemedim.
Hakkım değildi ki.
Kalbim onun adıyla o kadar çok sızlıyordu ki harabeden farksızdı sanki kalbim.Ben,itiraf edemesem de büyük bir vicdan azabı çekiyordum.
Pişmanlığım ise had safadaydı...
Onu dinlemediğim için o kadar pişmandım ki.O kapıyı suratına çarpıp çıktıktan sonra benim azabım başlamıştı.
Ve ben sevdiğim adamı bir hiç uğruna kaybetmiştim.En azından son günlerini güzel ve onu mutlu ederek geçirirebilirdim.Ona da kızgındım,kırgındım...
Bana hasta olduğundan bahsetmemişti ve benden gizlemişti.Ben ise onu çok kırmıştım,yıpratmıştım.
Eğer bana hastalığından bahsetmiş olsaydı belki de hiçbir şey böyle olmayacaktı.
Mesela ben hissiz olmayacaktım ya da belki de kliniğe yatırılmayacaktım.
Evet psikolojim bozulacaktı.
Fakat ben onu kanlar içerisinde gördüğüm günden beri her banyoda onu görüyor ve delicesine çığlık atıyordum.
Ve bu benim kliniğe yatırılma sebeblerimden sadece bir tanesiydi.Bunları benim ne anlatmaya gücüm vardı ne de cesaretim."Kız,uyudun mu?"Gazelin kolumu dürtüklemesiyle kafamı kaldırarak ne var dermişçesine ona baktım.
"Şey,ımm bak yine ne diyeceğimi unuttum!Bunlar hep senin yüzünden seri katil gibi bakmasan diyeceğimi unutmayacağım da işte of!"hızlı hızlı konuşuyordu ve bir yandan da kıvırcık saçlarını gözlerinin önünden çekmeye çalışıyordu.
Saçları tekrar önüne gelince sinirle küçük bir çığlık attı ve ellerini saçlarına geçirerek yoldu.
Bu kız harbi maldı!
Ama bir yandan da ona hak vermiyor değildim.Saçları güzeldi hem de çok güzeldi ama işte ne toplanıyor ne de şekil alıyordu.Gözlerimi devirerek sıramda doğruldum ve kollarımı iki yana açarak genleştim.
Gazel ise saçlarıyla uğraşmayı bırakmış şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Ne var dermişçesine kafamı salladım o ise şaşkınlığından sıyrılarak bana bakarak sırıtmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionHayatı yalanlar üzerine kurulmuş küçük bir kız çocuğu... Etrafında olan bitenlerden habersiz sadece kendi acısını sarmaya çalışan minik bir kız.O acısını tek başına sarmaya çalışırken etrafındakilerin ona oynadığı oyundan habersizdi.Nasıl haberdar o...