Yerimde huzursuzca kıpırdanmıştım. Karnımdaki acı ile yüzüm buruşmuştu. En son hatırladığım şey saldırıya uğradığımızdı. Ansızın aklıma gelen şeyle yüreğime bir sızı düştü. Azad.
O da vurulmuş muydu? Neredeydi.? Kalbimdeki acı daha fazla göstermişti kendini. Ya öldüyse.? Ben daha ona sevdiğimi söyleyemeden bırakmış mıydı beni? Allahım sen onu bana bağışla lütfen. Eğer ona bir şey olursa ne yapacağımı bilmiyordum ben nasıl davranacağımı bilmiyordum.
Doktorlar içeri girdiğinde yönümü onlara döndüm.
"Merhaba Zehra Hanim nasıl hissediyorsunuz kendinizi.?"
Nasıl hissetiğimi bile bilmiyordum ben.
"İyiyim."
"Güzel. Çünkü kocanızı dışarıda zor tutuyoruz." Diyerek gülümsedi.
Derin bir nefes aldım. Çok şükür buradaydı. Yaşıyordu.
Doktorlar beni yoğun bakımdan çıkarttıklarında karşımdaydı. Bütün heybetiyle karşımdaydı. Yanıma geldi hemen o sımsıcak elleriyle elimi tuttu. Bana doğru eğilip saçlarımı öptü.
"Yaradanıma şükürler olsun seni bana bağışladı. "
Aşk buydu işte. Onunla yaşamak onunla ölmek istemek. Azize Azad'ın arkasından benimle konuşmak için can atıyordu.
Sonunda odaya geldiğimizde yatağıma yatmıştım. Azize en sonunda konuşmuştu.
"Ağam bir de ben ablamla konuşsam."
"Sen git Fırat'la konuş."
Azize duyduklarıyla kıp kırmızı olmuştu.
"Azize ve Fırat." diyip güldüm.
"Yok Ağam yanlış anladın biz şeyiz yani şey sadece arkadaşız."
Tam bu sırada Fırat odaya girmişti.
"Kara gözlüm yengem uyan-"
"Öhöhöhö"
Fırat bizi görmesiyle cümlesini bitirememişti. Azize öksürmekten bir hal olmuştu.Azad gülerek kara gözlüm ha dedi.
"Kara gözlüm." Diyerek bende gülmüştüm.
"Yok yenge yanlış anlaşılmasın ben şey kara gözlüm diye abime dedim.Hani ben ona hep öyle söylerim de. Yoksa ben niye Azize'ye söyleyeyim. Sevgili miyiz sanki biz.? Yoo değiliz de yani-"
Fırat'ın bu hallerine gülmekten alıkoyamıyordum kendimi. Odanın içi kahkaha seslerimizle doluyordu. Azize ve Fırat'ın hallerine gülerken Azad'la göz göze gelmiştik.
Şimdi ise susma sırası bizde,konuşma sırası ile gözlerimizdeydi. Hatta bir ara iyi ki vurulmuşum yoksa birbirimizin kıymetini anlayamacaktık diye düşünmüştüm.
1 HAFTA SONRA
Konağa geldiğimizde Azize bir hafta bizimle kalmıştı. Bana yardım etmesi için Azad evden getirtmişti. Ama maşallah bırak bana yardımı Fırat'la fingirdemekten yüzümüze bakmıyordu hanım efendi. Azad dikişlerim için beni kucağında taşıyordu sürekli. Bir bebek gibi gözümün içine bakıyordu. Bir haftadır yatakta yatıyordum. Azad bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı. Az önce ise;
"Yarım kalan bir işim var. Onu tamamlayıp geliyorum." diyerek konaktan ayrılmıştı.
....
Azad depoya girdiğinde herkes ayağa kalkmıştı. Yerde kendinden geçmiş adamları görünce bir kova şu alıp suratlarına boşalttı.
Neye uğradığını anlamayan adamlar hemen ayılmıştı. Bir haftadır burada aç susuz bekliyorlardı.
"Şimdi söyleyin bana. Sizi kim gönderdi.!"
Hepsi sus pus olmuş birbirine bakıyorlardı.
"İsmail.!"
"Buyur Ağam."
"Ver şu silahı.!"
Azad silahın emniyetini açıp adamların üzerine tuttu.
"Şimdi son kez soruyorum. Ya cevap verirsiniz ya da sizi öbür tarafa yolcu ederim.!"
"Ağam. Affet ne olur.!"
"Sus lan şerefsiz. Siz yağmur gibi üzerimize kurşun yağdırırken iyiydi dimi.? Eğer karıma bir şey olsaydı hiç birinizin bir parçasını bile bulamazlardı. Hepinizi canlı canlı doğrayıp köpeklerin önüne atardım.!
"Ağam affet ne olur.! Tamam yapma anlatacağız her şeyi. "
"Sizi kim gönderdi lan.?!"
"Ağam bizi Zöhre Hanım gönderdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHRAZAD [ TAMAMLANDI ]
RomanceEğer aşk bir seçenek olsaydı. Bu kadar keskin bir acıyı kim seçerdi.?