ÖLÜM HAKİKAT

14.9K 654 23
                                    

Sen gideli bugün tam on dört gün oldu sevgilim. Ve ben hala kalbimdeki bu acıyla nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Kızıyorsun bana biliyorum. Her gün buraya geldiğim için. Ama sen yokken nasıl nefes alınır onu bile bilmiyorum ben Azad. Keşke her şey bir kabus olsaydı. Bu yaşananların kötü bir  kabus olmasını o kadar çok isterdim ki. Kötü bir kabus. Uyanayım ve bitsin bu acı. Sen o yanan arabada can verme. Ben buraya hiç gelmeyeyim. Ama olmuyor işte. Uyuyorum yoksun uyanıyorum yine yoksun. Hiç ummazdım sana verdiğim ömrün her saniyesinin bir gün bu kadar çok canımı yakacağını.

******

Şimdi ben kocaman bir hiçliğin içindeyim. Bu hiçlik giderek büyüyor ve beni içine çekiyor Azad. Ona karşı koyamıyorum. Gittikçe karanlığa gömülüyorum. Deliler gibi özlüyorum seni. Ne olursun bir gün çık gel. Çık gel ve herşey bir şakaydı de. Yemin ediyorum kızmayacağım sana. Ama ne olursun gel. Beni sensiz bırakma.

****

Aynalara bakamıyorum artık. Çünkü gördüğüm yansıma ben değil başka biri sanki. Ben kendimi tanıyamıyorum Azad. O koskoca konağın içinde bir ruh gibiyim sanki. İyi değilim biliyorum. Ama iyi olmak için uğraşmıyorum da. Sen yanımda olamadıktan sonra iyi olsam ne işe yarar ki.?

*****

Bugün sensiz geçirdiğim atmış beşinci gün. Kimselerle konuşamıyorum Azad. Kimseye anlatamıyorum bu içimdeki yangını. Her şeyden yoruluyorum, bir sözcük bile yoruyor beni. Oysa iyi bakıyorlar bana. Üstüme titriyorlar. Ama ben bir türlü mutlu olamıyorum. Sen yanımda yokken nasıl mutlu olacağım ki ben.?

*****

Bak bugün sana çocuklarımızı getirdim. Henüz hiçbir şeyin farkında değiller. Çok hızlı büyüyorlar ve ben onların büyümesini hiç istemiyorum. Çünkü büyüdüklerinde bana seni soracaklar biliyorum. Benim onlara verebilecek bir cevabım bile yok Azad. Ayaz git gide sana benziyor. Asaf ise korkarım Fırat'a benzeyecek. Ama kızımız prensesimiz o aynı ben. Tam da senin istediğin gibi. 

*****

Buraya gelmeden hemen önce kızımız ilk kelimesini söyledi Azad. Yanında olmasan bile onun ilk kelimesi baba oldu. İçim parçalandı. Sanki kalbim yüzlerce parçaya ayrıldı. Bunu duyamadığın için çok üzgünüm. Ve sadece onun için de değil. Büyüdüklerini göremediğin için üzgünüm. İlk adımlarını atarken yanımızda olamayacağın için üzgünüm. Onlar baba sevgisini hiç tadamayacak oldukları için üzgünüm. Ama sana söz veriyorum seni asla unutturmayacağım. 

 *****

Oğullarımız ilk dişlerini çıkarıyor. Fazlaca huzursuzlar. Fırat ve Azize her an yanımda merak etme. Beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Arvas hala doymak bilmiyor. Berzan babam ise biraz hasta ama iyi bakıyorum ona. Bize bu acıları yaşatanları halen bulamadık. Korkma kanın yerde kalmayacak. Beni sensiz çocuklarımızı babasız bırakanlar her kimse elbelt bir gün cezalarını çekecekler. Bunu onların yanına koymayacağım.!

*****

Yaşayan bir ölü gibiyim bugünlerde. Herkes çok zayıfladığımı söylüyor. Çocuklarımızla da ilgilenemiyorum eskisi kadar. Senden sonra her şey anlamını yitirdi Azad. Şunu anladım ki seni kaybetmek kendimi kaybetmemiş.

******

Mezarlıktan ayrıldıktan sonra konağa geldim. Sekiz aydır her gün ama her gün mezarlığa gidiyordum. İçimdeki acı bir nebze olsun azalmamıştı. Her şey o kadar çabuk olup, bitmişti ki hiçbir şey anlamamıştım. Patlamadan hemen sonra toprağa verdik Azad'ı. 

Bugün onsuz geçirdiğim iki yüz otuz beşinci gündü. Kalbimdeki bu acı gün geçtikçe daha çok büyüyordu. Benim bu hayat için ödediğim en büyük bedel oymuş meğer.

"Abla koş.!"

Azize'nin yukarıdan bana seslenmesiyle koşarak merdivenleri çıktım. Asya önde emeklerken Asaf ve Ayaz ilk adımlarını atıyordu. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim. Ve sonra sevincim kursağımda kaldı. Çünkü babaları onların ilk adımlarını da görememişti. Gözlerimden yaşlar akarken yanlarına eğildim. İksini de kucağıma aldım. 

"Keşke babanız da bugünleri görebilseydi."

****

Bazı geceler aklım bana oyun oynuyor yanımda olduğunu görüyorum Azad. Sanki odamızda dikilmiş, bizi izliyorsun. Dün eve gittiğimde Azize telaşla bana seslendi. İlk başta çocuklara bir şey oldu diye endişelendim. Hemen yanlarına gittim. Ve ne oldu biliyor musun Azad.? Oğullarımız ilk adımlarını atmaya başladı. Yine yoktun. Her sefer olduğu gibi yine yoktun. Kızmıyorum sana. Sadece biraz sitem ediyorum. Çünkü biliyorum sen de yanımızda olmayı çok isterdin. 

****

Çoğu kez intihar etmeyi düşündüm Azad. Ama her seferinde aklıma çocuklarımız geldi. Yapamadım. Yoksa inan yanında olmak için nelerimi vermezdim. Ama zaten onlar babalarını kaybetmişti bir de üzerine ben onları annesiz bırakamazdım. Rabbime her gün yalvardım. Dua ettim. Yüreğimdeki sancı bir an bile olsa dinsin diye. Yine de dinmedi o sancı. Gidişin beni yaktı kül etti. Biz asla tamamlanamayacak yarım bir hikaye olduk. Beni senin gidişin yarım bıraktı. Söz vermiştin bana. Beni hiç bırakmayacağına söz vermiştin. Sözünde durmadın. 

*****

Çok güçsüz zannederdim kendimi. Anladım ki aslında çoğu insandan güçlüymüşüm ben. Hayatta en sevdiğim üç insanı kaybettim ve halen yaşayabiliyorum. Önce annem sonra babam en son da sen. Seni kaybettim.Canının bir parçasını, en değerli varlıklarından birini beklenmedik bir an da yitiriverince; yitirilenlerin geride bıraktığı karanlık boşluğa düşüyor insan. Oradan çıkmak için ne kadar uğraşa da çıkamıyor bir türlü. Benim senin ardından düştüğüm ve çıkamadığım boşluk gibi.

******

Mezarlığın bekçisi beni iyi tanıyor artık. Her gün buraya geldiğim için belki de. Bir gün beni karışısına çekip, konuştu.

"Ah benim ay yüzlü güzel kızım. Kimini kaybettin sen aylardır her gün deli divane buradasın.?" dedi.

"Hayat arkadaşımı, yaşama sebebimi kaybettim." dedim. Üzülerek baktı bana. Biraz da acıyarak tabi.

"Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak son bulacaklar. Değişmez bir kanun bu. Hayat yalan. Ölüm hakikat kızım. Ama bu demek değildir ki isyan edelim, boşverelim her şeyi. Aksine daha çok hayata tutunmam gerek. Sabır et kızım. Sana bu acı geçecek demiyorum ama inan bana hafifleyecek."

 ZEHRAZAD [ TAMAMLANDI ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin