Kıpırdandım. Benim yatağım değildi, fazla rahatsızdı. Gözlerimi açmaya çalıştım ama sanki filler oturmuşlardı, benim uyanmam umurlarında değilmiş gibi. Dışarıdan gelen seslere kulak kesildim.
''Korkmanıza gerek yok. Sadece bayılmış, ayılınca çıkarabilirsiniz.'' . Sonra sesler yine birbirine girdi. Filler göz kapaklarımdan sıkılıp oynuycak yeni bir yer bulduklarında gözlerimi açtım. İlk gördüğüm ablamın yüzüydü. Solmuştu, gözlerinin altı kızarmıştı. Uyandığımı görünce gülmeye başladı. Gücünün son kırıntıları olduğunu fark ettim. ''Sonunda uyandın bebeğim. Çok korkuttun beni.'' Anlamsızca suratına baktım bir süre. Konuşmaya devam etti. ''Yaklaşık 16 saattir uyuyorsun.''
Yüzümdeki şok dalgasını görebilmem için ayna olmasına gerek yoktu. Karışık duygularım içinde tek adam gibi hissettiğim şoktu. Koca bir siktir çektim. Bana sarılarak ağlayan ablama iyi olduğumu söyledim. ''Hayır İrene. Sana ne olduğunu bulana kadar burada yatıcaksın.'' Saçmalıyordu. Sadece 2 gündür düzgün uyuyamıyordum.
''Saçmalama abla. Ben gayet iyiyim. Kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum''. Yalanda söylemiyordum. Doping almış gibiydim. Doktorlarda iyi olduğuma karar verip çıkmama izin verdiler. Arabaya doğru yürürken ablam hala kolumdaydı. Ona kıyasla oldukça uzundum. Gittikçede uzuyordum. 1.80 i geçmeye başlamıştım. Genlerimde benim kadar uzun hatunda yoktu üstelik. Annem bunu mucizeye bağlardı. Bense süt içmeye. Mantıklı düşünmek benim göbek adımdı.
Eve girdiğimizde ablam bana dikkatlica baktı. Sanki görmediği bişeye rastlamış gibi. ''Sen saçlarını mora mı boyattın yeniden?'' diye bir anda sorunca irkildim. ''Siyah boya tutmadı işte.'' diyerek karşılık versemde bakmaya devam etti. ''İyi geceler abla.'' diyerek odama ilerledim. Üstümdekilerden çabukcak kurtulup çamaşır sepetine attım. Sıcak bir duşa ihtiyacım vardı. Suyu açıp ısınmasını bekledim. Vücuduma vuran soğuk suya küfürler yağdırdıktan bir süre sonra su sıcaklaştı. Temiz olduğuma kanaat getirene kadar kaldım. Bornozuma sarılıp dışarı çıktım.
Aynanın karşısına geçip bornozu çıkardım. Şaşırmak alışkanlık haline gelmişti. Vücudumun nasıl şekle girdiğine baktım. Hafiften kaslanmıştım, belim incecikti, bacaklarım belim kadar incecik olmasada mankenlere taş çıkartabilir diye düşündüm. Yüzüme doğru bakışlarımı yönelttiğimde aynaya biraz daha yaklaştım. Kirpiklerim gürleşmişti. Dışarıya karşı savaş uyguluyordu adeta. Tenim beyazdı evet ama önceye rağmen daha canlıydı. Kendi kendime güldüm. Yüzüme nur inmiş temizlenince. Okul arkadaşlarım eyvallah dememle hep kaşlarını çatarlardı. Satanist kızın böyle laflarla ne işi olurdu değil mi? Kendi kendime bi kahkaha daha koyverdim.
İç çamaşırlarımı giyip dolaba tekrar yöneldim. Megadeth tişörtümü ve eskitilmiş kot şortumu üstüme geçirdim. Her zaman ki makyajımı yapıp, kolyelerimi ve piercinglerimi taktım. Sırt çantamdaki cüzdanımı, telefonumu alıp elektro gitarımın içine yerleştirdim, gitarımı da sırtıma asıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım.
''İrene!!'' diye cırlayan sesi duymamış gibi yapmaya başlasam da devam etti. ''Nereye gidiyorsun ablana haber vermeden?'' Sahi nereye gidiyordum ben.
''Çalışıyorum abla ben farkındaysan.'' diyip çıkmayı düşünürken...
''Denizle konuştum. Sana izin verdi.'' dediğinde içimden küfürler saydım. ''Abla biraz kendime gelmem lazım lüften'' diyip ona döndüm. Konuşmasını beklerken o sustu ve arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya başladı. Kendime çekicek havamda değilim diyip, kapıya ilerledim. Siteden çıkıp boş boş yürümeye başladım. ''Hey, Ufaklık!'' diye gelen alaycı sesle olduğum yerde durdum. Arkamı döndüğümde o çocukla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İrene
Teen FictionTarih kitaplarında bulamayacağınız gerçekler. İrene. Barışın sembolü. 5 elementin 5'inede hükmedebilen gelmiş geçmiş en güçlü kadın! Elementler, Vampirler, Cadılar ve diğerleri... Çok derinlere inen yüzyıllardır devam eden hikaye. İRENE!