Ablamı orda bırakmayı her ne kadar istemesem de insanların içine çıkması sakıncalıydı. Ağlıyordum. Ablamı kaybetmiştim. Şimdi ne olacaktı? Ablam bir vampirdi, sürekli elementlerden bahsediyorlardı ve ne olduklarını bilmiyordum. Ayrıca bedenimdeki değişiklikler gittikçe artıyordu. Peşimde bir vampir vardı ve nerede olduğunu bilmiyordum. Ah! Ateş buraya geliyordu.
Çalan telefonuma baktığımda Ateş'in numarası olduğunu anladım. Bu meseleler varken onunla buluşmak istemiyordum ama içimden bir ses aradığım cevabın onda olduğunu söylüyordu. Gelmesi için adresi verdikten sonra oturup beklemeye başladım. Ateş buraya neden geliyordu?
Kapının çalınmasıyla düşüncelerim bölündü. Tüm yakışıklılığıyla ateş karşımdaydı. Yine siyah kıyafetler giymişti. İçeri aldıktan sonra koltuğa oturmasını izledim.
''18 yaşına girdin mi?''
''Bugün benim doğum günüm.''
''Dönüştün yani?'' Neyden bahsediyordu bu?
''Ne diyorsun?'' dediğimde kolumdan sürükleyerek dışarı çıkardı. Ah! Sende mi Ateş? Sende mi vampirsin? Arabaya bindirdi ve yol boyunca konuşmadı. Bıkmıştım. Öldürse de bişey demezdim.
Boş bir alana geldiğimizi fark ettiğimde düşüncelerimden sıyrıldım. Boş bir alandı.
''Sus ve sadece izle.'' dedikten sonra üstündeki tişörtü çıkardı. İlk kez dövmelerini görüyordum. Çok... Değişiklerdi.
Kollarını kaldırıp önünde tuttu. Vücudu titrerken ellerinden ateş çıkmaya başlıyordu. Ateş? Nasıl yani bakışlarımla ona baktım.
Ellerinin arasında bir ateş topu tutuyordu. Uzağa doğru fırlattı. Ormanı yakmasından korkarak attığı yöne baktım. Bir kızın orada olduğunu görünce çığlık attım. Ölecekti!
Kız gülerek gelen ateş topunu elinde tuttu. Bana yaklaşırken elindekinin ateş topu olmadığını anladım. Su. Suyu elinde top halinde tutuyordu!
''Hoşgeldin Su.'' gülerek Ateş'in kıza seslenmesini izledim. Su gülerek yanıma geldi ve boşta kalan elini bana uzattı. Elini sıkarken Ateş'in bana dokunduğunda olan sıcaklık yerine serinletici suyla karşılaştım.
Elindeki topu hızlıca geldiği yöne doğru uzatırken çıkan çocuğa dikkatimi verdim. Su kütlesini tutup buz kütlesine çevirince koca bir siktir dedim.
''Ben Rüzgar.'' diyerek gülümsediğinde. ''Özelliğin hava?'' dedim. Başını salladı.
Gelen 2 kişiyi görünce pes artık diyordum. Küfür sınırımı bile geçmişti. Toprak yaklaşıp başıyla bana selam verdi. Gülümsedim. Diğer oğlanı gördüğüm de dilimin içeri kaçmasından korktum.
Bu oydu! Evime gelip bana saldıran çocuk!
Hızla üstüne atlamaya hazırlanırken gülümseyip ''Sadece sen olduğunu anlamak içindi. Bana kızma.'' dediğinde içim birazda olsa yatışmıştı.
''Ya aradığın kişi olmasaydım?''
''Ölürdün.'' diyip güldüğünde yayılan güçle boğazına yapışıp ormanın derinliklerine doğru fırlattım. Gelen kahkaha seslerinin sahiplerine dönüp baktım.
''Gerçekten iyisin.'' dedi Rüzgar.
'Arkamdan gelen sesle hızla döndüm. Ben bu çocuğu daha demin fırlatmamış mıydım? ''Gerçekten de iyi.''
Hepsini şaşkınca bakıyordum. Dağlık bir yerdeydik. Bu kadar güçlülerken beni öldürebilirlerdi.
Ateş konuşmaya başlayınca ona döndüm. ''Biz elementleriz. Yüzyıllardır bizi öldürmeye çalışan varlıklar vardı...'' Lafına yarıda kesip atıldım. ''Yüzyıllardır derken?''
''Lafımı kesme ve dinle!'' diye çıkıştı. Ben sustuğumda o devam etti.
''Ölümsüzüz. Bizi bir şekilde öldürmeyi başarsalar bile başka bir bedende yeniden canlanırız.. Sende bu şekilde dünyaya geldin. Sarantapechos ailesinden geliyorsun. Sen İrenesin.''
''Na-nasıl?''
''Bu bilgiler sana yetmiycek biliyorum. İrene'nin kim olduğunu biliyorsun. En azından bir kısmını. Geçmişteki senin tarih kitaplarıyla ilgisi yoktu. Öldürüldün ve biz senin başka bir bedende doğmanı bekledik. 5 elementin 5'inede sahip olmanla tanınırdın. Seni uzun zamandır bekledik ama 18 yaşına gelmeden seni öldürdüler. 18 yaşına gelmeden elementlere sahip olamazsın ve seni kolayca öldürebilirler. Yeniden aramıza geldiğine göre artık sorun etmemeliyiz. 9 Ağustos 803'te seni öldüren bir vampirdi.'' sözüne Rüzgar devam etti.
''Hepimizi öldürmek istiyorlardı. Çok güvendiğin kocan bir vampirdi.'' sözlerini kestim.
''Bence bu kadar yeter. Fazlasını kaldıramıyorum.'' diye sitem ettiğimde çalışmak istediklerini söylediler. Bana yardım ediceklerdi.
''Kanatlarını çıkar.''
''Ne?''
''Kanatlarını çıkar İrene. Bunu yapabilirsin.'' şaşkınca ona baktım. Benim kanatlarım mı vardı?
''Büyük ve tüylü şeyleri hayal et. Sırtından çıktıklarını... Şu çizgiden.'' dokunduğu yerler eskisi gibi alev alıyordu. Huysuzca kafasını sallayıp beni bir uçuruma getirdi. Geri kaçmaya çalışırken beni aşağı itti.
Dediğini yapıp büyük ve tüylü kanatları düşündüm. Rüyamda gördüklerimi. Siyah ve büyük. Sırtımdaki tanıdık acı yerini bulurken ağzımdan istemsizce bir çığlık koyverdim. Etim... Parçalanıyor gibiydi. Öldüğümü düşünerek aşağı baktığımda çok yukarda olduğumu gördüm. Havada asılıydım. Bir saniye. Ben. Havada. Asılıyım.
Aşağı baktığımda çember kurmuşlardı. Hepsinin elementi önündeydi. Ayin! Ayin yapıyorlardı.
Ortalarına indiğimde kanatlarına baktım. Hepsinin kanatları vardı ama onlarınki kendine has renklere ayrıydı. Benimkine dönüp baktığımda tüm renkler karışıktı.
Hep bir ağızdan bişeyler fısıldadıklarında istemsizce yere düştüm ve ayaklarımın üstüne kapandım. Yeni yaşıma girdiğim günki ağrı vardı yine başımda. Dualarını bitirdiklerinde başımı kaldırdım. Karşıma geçmiş beni selamlıyorlardı. Hikayem yeni başlıyordu. Ne olacaksa bundan sonra olacaktı.
BENİM HİKAYEME HOŞGELDİNİZ...
'
![](https://img.wattpad.com/cover/17343015-288-k190765.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İrene
Genç KurguTarih kitaplarında bulamayacağınız gerçekler. İrene. Barışın sembolü. 5 elementin 5'inede hükmedebilen gelmiş geçmiş en güçlü kadın! Elementler, Vampirler, Cadılar ve diğerleri... Çok derinlere inen yüzyıllardır devam eden hikaye. İRENE!