Başlarken...

26.1K 876 204
                                    

HİKAYE BAŞLANGIÇ TARİHİ: 18 ŞUBAT 2018

BİTİŞ TARİHİ: 23 OCAK 2019

Başlarken...

Genç kadın atının üstünde aheste aheste giderken güneşin tüm ışığını üstünde toplamayı başarmıştı. Atına bir prenses edasıyla değil, bir kraliçe edasıyla hiç değil tam bir şövalye edasıyla oturuyordu. Hükmeden, saygı duyulan, gururlu bir kadın şövalye. Hiddeti kadar merhameti de uçsuz bucaksız olan bir kadın.

Tarlasını atıyla turlarken işçilerin ona usturuplu sevgi gösterilerini yüzünde hafif bir tebessümle kabul etti. Kaytaran bir grup çalışanı görünce yüzündeki tebessüm silindi, atından bir fırtına gibi inip bastığı yere deprem etkisi yaratırcasına gitti çalışanlarının yanına.

"Keyfiniz bol olsun beyler!" dedi Hatay sıcağını bıçak gibi yaran bir soğuklukla. Ağacın altında yatan adamlar hızla toparlandılar. Dudaklarındaki gevşek sırıtış silinmiş, kıyafetlerine anında çeki düzen vermişlerdi.

"Hanımım çok yorulmuştuk. Affedesin!" dedi Hasan. Tarlaya bir göz attıktan sonra tekrar adama baktı. Kadın onu aşağılayıcı bakışlarla tepeden tırnağa süzdü.

"Karın, orada didinirken yorulmuyor da sen mi yoruluyorsun Hasan Efendi?" diye sordu. Ardından adamın karısına döndü.

"Fatma!" Fatma, hanımının seslenmesiyle işini bırakıp yazmasını düzelterek hanımının yanına gitti.

"Buyur hanımım!" dedi. Kadın içinde yeşeren merhametin yüzünde belirmesine müsaade etmeyerek konuştu.

"Yoruldun mu Fatma?" diye sordu. Fatma soruya nasıl cevap vereceğini bilemeden baktı hanımının yüzüne. "Yorulmuşsun belli. Evine git şimdi. Hasan, senin bölgeni de yapacak." Dedi. Fatma itiraz edecekken hanımının korkusuyla sustu. Uysalca çekildi yanlarından. Genç kadın Hasan'a dönerek, tüm tarlanın duyacağı şekilde yüksek sesle konuştu.

"Burada, hiçbir adam karısı çalışırken oturmayacak! Bahaneler uydurup karısına kendi işini yaptırmayacak! Yoruldunuz mu? Söyleyin dinlenme molası topluca verilir. Burada kimse kimseyi ezemez." Hasan Efendi'ye doğru bir adım attı. "Hele hele koca, karısını hiç ezemez. Anladın mı?" Hasan Efendi yutkundu. Kadın tek kaşını kaldırırdı cevap beklercesine.

"Anladım hanımım." Diye kısık bir ses duyduğunda başıyla onayladı.

"Güzel." Dedi. Duran işçilerine baktı. "Herkes işinin başına." Genç kadın tarladaki işleri gözetlemeye devam ederken gür bir ses duydu.

"Esma Karaman kendine has soğukluğuyla tüm neşeyi sömürmüş." Nefret söylemlerine alışkın olan genç kadın tırnaklarını çıkararak öz ağabeyine baktı.

"Ali Karaman nihayet lüks şirketinden ayrılıp tarlaya inebilmiş. Paçaların kirlenir ağabeyciğim neden geldin?" diye sordu alayla. Ali Karaman'ın yüzündeki alay silinirken yerini sinir aldı. Ne kolaydı onu ağa düşürmek. Bir süre sonra zevk vermez olmuştu Esma'ya onu bu kadar kolay tahrik edebilmek.

"Sen daha doğmadan ben bu tarlada ter akıtıyordum. Yerini bil de konuş!" dedi Ali. Esma o sinir bozucu ifadesizliğini korumayı sürdürdü.

"O kadar geçmiş üzerinden demek ki!" dedi. Ellerini pantolonun ceplerine sokarken ağabeyinin zeytin gözlerine bakmayı sürdürdü. Çok heybetliydi Ali Karaman. Herkesi ürkütecek bir postu vardı. Bir ayıya benziyordu Esma'ya göre. Hem karakteri hem görünüşü ayıyı andırıyordu.

"Babam seni çağırıyor." Dedi Ali konuyu es geçerek. Kardeşini tanıyordu. Hırçındı, tuttuğunu koparırdı, lafın altına asla kalmazdı. Kimse bu yüzden onunla inatlaşmazdı.

BİÇARE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin