ÖZEL BÖLÜM

6.9K 560 262
                                    


YAZAR NOTU: 8 Mart en güzel Esma'yla olur diye düşünmüştüm.  Kadınlar günümüz kutlu olsun. Çok güzel bir bölüm olmadı, hasta yatağımdan yazdım, içime de sinmedi ama eklemek istedim. 

Esma, tarlada işi bittikten sonra Humar'a atlayıp aheste aheste evinin yolunu tuttu. Bugün, son iki haftadır olduğu gibi çok zor geçmişti. Baharın gelişiyle birlikte toprak gevşerken insan da gevşerdi fakat bu genelde Esma'yı es geçerdi. Tüm o es geçmelerinin birikimini bu sene yaşıyormuş gibi hissediyordu. Bu durumdan nefret ediyordu, her sabah yataktan çıkmak için kendisiyle savaşıyordu.

Evine vardığında Humar'ı bölmesine bıraktı. Yanındaki Baki'yi gördüğünde onun bölmesine girip yelelerini okşadı. Baki, annesinin ve Esma'nın dönmesiyle şımarmaya başladı. Esma onun bu haline güldü. Fuat'a o kadar çok benziyordu ki! Kim bilebilirdi Fuat'ın ruh ikizinin bir atta olacağını?

Avludan eve doğru yürürken balkonda Erkan amcayla Tarık babasını tavla oynarken buldu. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Biri onu İzmir'e kucaklayan adamdı, diğeri ise onu ailesine kucaklayan adamdı. Yanlarına gidip ikisini de ayrı ayrı öptü.

"Şeytanınız bol olsun," dedi Esma. Erkan amca, Tarık babaya bakıp yüzünü buruşturdu.

"Şeytanın atası karşımdayken fazlasına ihtiyaç duymuyorum," diyerek söylendi. Esma ufak bir kahkaha attı. Anlaşılan yenen babasıydı.

"Şeytan ben de ne arar? Beceriksizim demiyorsun da!" dedi ve kızına döndü Tarık. "Hep ihtiyarlıktan yapıyor bunu! Tabi buldu benim gibi gencini, kıskanıyor," dedi. Tarık baba, Erkan amcadan bir yaş büyük olmasına rağmen ihtiyar edebiyatını Erkan amcaya yapıyordu.

"Asıl ihtiyar olan kendisi haberi yok!" dedi Erkan amca. "Ben daha hastalık görmedim be! Sen de hem şeker hem tansiyon var," dedi. Tarık baba zarları atıp hamlesini yaparken cevap verdi.

"Senin dört tane torunun var. Beşincisinin haberini de bugün yarın alırsın. Benim torunum..." dedi ve sustu. Tüm keyfi biranda kaçmıştı. Bir tane torunu olmuştu onu da toprak almıştı. Esma hüzün çöken ortanı dağıtmak amacıyla "Ben size birer kahve yapayım da ağzınız tatlansın," dedi.

Esma mutfağını seviyordu. Mutfakta bir şeylerle uğraşmayı seviyordu. Hatay'da sevmezdi mutfağa girmeyi. Ayşe abla her şeyi yapardı zaten. Ona yardım ederdi fakat o konakla alakalı her şey eziyet gelmişti Esma'ya.

Burada, kendi evinin mutfağında, kocasına ve ailesine yemek yaparken ondan daha mutlusu olmuyordu. Kocasının atlarına özenle bakıyordu, bu çiftlikle alakalı her şeyi çok seviyordu. Bunu birkaç sene önce söyleselerdi feminist söylemleriyle insanları canından bezdirirdi. Ama kocası ve ailesi de en az onun kadar feministti. Esma mutfakta yemek yapıyorsa Murat hemen başka bir işi hallediyordu. Kahveleri yaptıktan sonra iki ihtiyarın yanına döndü.

"Esma, kızlar bizim evde," dedi Erkan baba. "Az önce Başak aradı. Seni de bekliyorlarmış. Çayını doldurmuşlar bile," dedi.

"Ben toz toprak içindeyim," dedi Esma. "Başka zaman uğrarım," dediğinde kendi telefonu çalmaya başladı bu sefer.

"Alo," diyerek açtı telefonu.

"Kraliyet davetiyesi mi bekliyorsun acaba?" diye sordu Nehir. "Ha bekliyorsan elimizde kalmadı."

"Tarladan geldim," dedi Esma. "Başka zaman..."

"Ben ayda yılda bir geliyorum," dedi Nehir. "Nöbetten nöbete koşuyorum. Nöbet olmasa Pusat'la uğraşıyorum. Malum kendisi bin nöbete bedel," dediğinde Esma başını iki yana sallayarak gülümsedi.

BİÇARE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin