4. Bölüm

10.5K 837 374
                                    

Yazar Notu:  Bölümleri yeniden yüklerken şunu duyurmayı unutmuşum: Esma'nın ablası Asya'nın hikayesi Taş Duvarlar'dı ama onu yeniden yüklemeyi düşünmüyorum. Aklınıza oturmayan bir şey olursa bana sorabilirsiniz. 


Bölüm 4

Esma, Boran Bey'in yanında sessizce oturuyordu. Birlikte nakliyenin yapıldığı depoya gitmişti. Tırlar hakkında, taşımaların nasıl olduğu hakkında bilgi almıştı ve başka bir şirketin nakliye işine bizzat şahit olmuştu.

Esma'nın içine sinmeyen bir şeyler vardı. Her şey çok mükemmeldi ve hiçbir şey aslında çok mükemmel olmazdı. Mükemmel kılıfı örtülürdü sadece. Böyle olduğunda da arka planda bazı şeylerin çok yanlış olduğunun sinyaliydi. Ama Esma ne olduğunu bulamıyordu. Bir aydır pür dikkatle gözlemliyordu çalışanları ve Boran Bey'i lakin bulamıyordu ne olduğunu.

Yanındaki adama yan gözlerle baktı Esma. Çalışanlarına karşı tavırlarından hiç hoşnut değildi. Çok sertti. Karşısında insan olduğunu göz ardı ediyor gibiydi. Kendini bir heykel gibi şekillendirmişti. Beyni betondan vücudu heykeldendi sanki. Yüzündeki tek kusuru burnuydu. Onun da estetik olmasını beklerdi ama kabadayı havalarına estetik uymamıştı herhalde. Hep jilet gibi takımlar giyiyordu. Yürüyüşü dikti. Karakteri gibi bakışları da aksiydi adamın. Hiç gülümsemiyordu mesela. Kendisi de çok gülen biri değildi ama gülme kasları alınmış gibi davranmıyordu.

Kabul etmeliydi ki yakışıklıydı adam. Ağabeyi Ali'den bile yakışıklıydı. Ama yakışıklılık bir lütuf değildi Esma için. Bir adamı adam yapan yüreğiydi ve bir motor neyse Boran Bey'in de kalbi oydu Esma'ya göre. İçinde bir gram merhamet yoktu. Her şeyi teknolojiden ibarettendi. İşkolikti. Esma da çalışmayı severdi fakat hayatını işine odaklamamıştı. Çalışanlarıyla sohbet edip aktivitelere katılmayı severdi. Ah ne çok özlemişti tarlasını. İki gün ona yetmiyordu.

Şirketin çevresi hep betondu. Ağaç dahi yoktu. Esma bu yüzden ikinci haftasında odasına iki tane saksıda ağaç getirmişti. Yeşil olmadan yapamazdı Esma. Herkes tarafından başta tuhaf karşılansa da kadın çalışanlar kısa süre içinde uyum sağlamışlardı Esma'ya. Çalışanlarıyla sohbet etmeye alışkın olan Esma şirkette de güne başlarken gördüğü her çalışana günaydın diyordu, hal hatır ediyordu. Öğle yemeklerini beraber yiyorlardı.

"O beynin hiç durmuyor değil mi?" Esma aniden duyduğu sesle irkildi. Hızla Boran'a baktı. "Dudaklarını kemiriyorsun, oturduğun yerde kıpırdanıyorsun, parmaklarını oynatıyorsun. Ne düşünüyorsun bu kadar?" diye sordu. Öyle mi yapıyordu? Farkında değildi Esma. Oturduğu yerde toplandı.

"Siz de beni mi seyre dalmıştınız Boran Bey?" diyerek konuyu ört pas etti Esma. Boran, Esma'yı süzdü. Bu kadın dillere destan bir güzelliği de yoktu. Sivri dili miydi onu böyle yapan?

"Başka işim yok sizi mi seyredeceğim?" diye söylendi Boran. Tabletini açıp boş mail kutusunu arşınladı. Esma gülümseyip candan dışarı baktı. Rezalet yalan söylüyordu adam. Ama umursamadı. Şirkete varana kadar sustular.

Esma odasına gittikten sonra iki saat hiç çıkmadı. Günlük ve haftalık raporlarını yazıp ağabeyine, Alaz'a ve Ethem Bey'e gönderdi. Tuvalet ihtiyacı geldiğinde kendi katlarındaki tuvaletin bozuk olduğunu hatırlayıp aşağı kata indi ve tuvalete gidecekken bazı sesler duydu. Depodan geliyordu.

"Yapmayın, lütfen!" Bu sesi tanıyordu. Birkaç dökülme sesi duydu Esma. Kadının ağlama seslerini duyunca odaya daldı Esma. Pazarlama müdürü yardımcısı Oğuz Bey, pazarlama departmanındaki bir elemanını masaya yatırmış zorla üstüne çıkmıştı.

BİÇARE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin