8.BÖLÜM--"BENİ BIRAKMA ARYA, SANA İHTİYACIM VAR."

568 25 4
                                    

8.BÖLÜM

Selam Sensiz Ailesi :) Özlediniz mi Poyraz ve Arya'yı çünkü onlar sizi çok özledi. :) Sınavlar felan filan derken uzunca bir süre yeni bölüm gelemedi hatamı uzun bir bölümle telafi ediyorum. 2519 kelime az değil hani ;) Neyse çok konuştum galiba sabırsızlanmayın. Size bol bol Köfte dudak Poyraz'lı günler :) İiyi okumalar :)

Hastane kokularından her zaman nefret ederdim. Midemi bulandırmaktan çok her nefes alışımda içimi soğutuyor, kanımı donduruyordu. Babamın haberinden sonra buraya ilk gelişimdi ve ben boğuluyormuş gibi hissediyordum. Aynı şeyleri baştan yaşıyacaktım ve bu sefer geriye kaybedicek hiç kimsem kalmıcaktı. Bilmem kaçıncı kez çektiğim burnumu tekrardan çektim ve ağlamaktan şişmiş gözlerimi açıp oturduğum yerde doğruldum. Işıl kollarını babasının beline sarmış sessizce ağlıyordu. Mehmet Amcada onun saçlarını okşuyor, rahatlatmaya çalışıyordu. Onunda iyi olmadığı belliydi. İçeride yatan hayat arkadaşıydı ve güçlü olmak için kendini çok zorluyordu. Onları öyle görünce gözlerim tekrardan doldu. Ben de babamın yanımda olup beni teselli etmesini istiyordum. Saçlarımı okşayıp “O iyi olucak.” Demesini istiyordum. Özlemle iç çekip kafamı yere eğdim ve gözlerimden çeneme doğru akıp çenemden damla damla düşen damlaları izlemeye başladım. Işıl o kadar şanslıydı ki. Babası yanında ve onu teselli ediyordu. Hatta içeride yatan kadına biyolojik annem olmasına rağmen ben bile anne diyemiyorken o sevgiyle anne diye sesleniyordu. İçimde ki kıskanma duygusu açığa çıkmıştı. Benim ne suçum vardı da bu hayatta hiç mutlu olamamıştım. Hep bir yanım eksikti ve bunun acısı dayanılmaz hale geliyordu. Boğulacakmış gibi ayağa fırladım ve “Ben hava alıcam” deyip dışarıya doğru yürümeye başladım.

Hastanenin ilerisindeki sokak lambasının altındaki banka oturdum ve temiz havayı içime çekerek yanaklarımdan süzülen yaşları durdurmaya çalıştım. Neden durmuyordu ki gözyaşlarım? O kadın için niçin ağlıyordum? Bu düşüncelerle boğuşurken yanıma oturan birisinin bedeniyle gözlerimi açtım. Poyraz’da benim gibi gözlerini kapatmış ellerini önünde bağlamıştı. Hiçbir şey demeden önüme döndüm ve kafamı kaldırıp yeni yeni aydınlanmaya başlayan gökyüzünü izlemeye başladım. Dakikalar süren sessizliği Poyraz bozdu.

“İyi misin?” İç çektim. “Sence” Kafasını çevirip bana baktı. “Onu seviyorsun?” Kaşlarımı çatıp ona baktım. “Hayır, yok öyle bir şey.” Gözlerini kıstı. “Kendini kandırabilirsin ama çevrendekileri kandıramazsın.”

Sinirle ayağa fırladım. Dışarı rahatlamak için çıkmıştım ama bu çocuk inadına beni geriyordu. “Ben gidiyorum.” Dedim arkamı dönerek. Hastaneye girmek istemiyordum. İlerideki parkın içine doğru yürümeye başladım. Bileğimi tutan bir elle yolum kesildi. Poyraz aniden önüme geçti ve kollarımı tutarak hızlıca konuşmaya başladı.

“Bana bak, Arya. Ne hissettiğini gayet iyi biliyorum. Ben de annemi kaybettim. Nasıl acı çektiğimi tahmin bile edemezsin. Günlerce ağladım. Evet, çocuk gibi günlerce ağladım. Sonunda göğsümde canımı acıtıcak bir boşluk kaldı. Sadece karanlık bir boşluk.” Elini kalbimin üstüne koydu. “Hadi ama onu gördüğünde oradaki boşluğun dolmadığını söyleme bana. Hissedebiliyorum, orası dolu. Koca bir sevgiyle. Bunu sende biliyorsun, kabullenmemen hiçbir şeyi değiştirmez.” Ellerini kaldırıp yüzümü tuttu ve yavaşca gözlerimi sildi. O an da ağladığımı farkettim. “Şşş ağlama.”

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.Artık sesli bir şekilde ağlıyordum. Kollarını sarıp beni sıcak göğsüne bastırdı. Saçlarıma kesik kesik öpücükler bırakırken fısıldadı. “O kadar kırılgansın ki Arya, seni kollarımın arasından çıkarmamak istiyorum.” Belini sardığım kollarımı daha da sıktım. Ağlamam iç çekişlerime dönene kadar öylece kaldık. O kadar garipti ki. Beni hem gerip hem rahatlatabiliyordu. Biraz geri çekilip yüzümü tekrardan elleri arasına aldı.

SENSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin