Aşağıdan gelen tıkırtılarla gözlerimi açtım. Oda karanlıktı ama karnımın üzerinde hissettiğim ağırlık ve belime sımsıkı sarılmış bir çift kolla onun hala yanımda olduğunu fark ettim. Uyanması gerekiyordu ama nefes alış verişleri bile o kadar güzeldi ki kıyamıyordum. Yavaşça elimi yüzüne getirdim. Gözüm karanlığa alışırken belirgin yüz hatları ortaya çıkıyordu. O kadar güzeldi ki onu kıskanmadan edemiyordum. Sessizce mırıldandım. "Poyraz, uyan." Bir şeyler mırıldandı ama anlayamadım. Dudaklarımı yalayarak tekrar konuştum "Aşkım, uyan." Kafasını kaldırıp bana baktı, alt dudağımı dişlerimin arasına almış bir şekilde ona bakıyordum. "Bir daha desene." Kızarırken, niye bu kadar utandığımı sorguluyordum, bana yakışmıyordu. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp, burunlarımızı birbirine sürttüm."Aşkım." Gülümseyip, karanlıkta bile ne kakar harika olduğunu gösterip nefesimi keserken yüzümü ellerinin arasına alıp dudaklarıyla dudaklarımı örttü. Dudakları ve diliyle tüm ruhumu okşarken ona kendimi daha çok yaklaştırdım. Üzerime çıkıp elleriyle de ruhumu okşamaya devam etti. Kendimden geçtiğim an da kapının çalınmasıyla Poyraz'ı yataktan attım. Onunda savunmasız haline denk gelmiş olacak ki direkt yere yuvarlandı. Saniyeler kadar geç kalsaydık, yakalanıyorduk.
Sema Hanım odaya dalıp endişeyle bana bakıyordu. "Arya hanım, iyi misiniz?" Hiçbir şey olmamış gibi ona baktım. "Kötü olmam için bir sebep." Derin bir nefes verip gözlerini kısa bir süre kapatarak rahatlamış olduğunu belirten bir ses çıkardı. "İçeriden ses gelince.. korkuttunuz beni." Gülümseyerek kafamı yastığa gömdüm. "Ne için gelmiştin?" O da gülümsememe karşılık vererek kapıya yaklaştı. "Karnınız aç mı diye soracaktım."
"Hayır, teşekkürler." Diye mırıldandım. Hiçbir şey demeden dışarı çıktı. Birkaç saniye bekledikten sonra kafamı hızlıca aşağıya sarkıttım.
Poyraz alt çekmecemi açmış sütyenlerimle oynuyordu. Gözlerimi büyüterek elindeki ve kafasındaki sütyenlerimi çıkartıp çekmeceye geri tıktım. "Burayı açmak yok." Çapkınca sırıtarak bana baktı. "Üstünde görmeyi daha çok seviyorum zaten." Gözlerini göğüslerime diktiğinde yanağına yavaşça vurup güldüm. "Sapık herif." Ayağa kalkıp alınlarımızı birleştirdi. "Bunu sevmediğini söyleyemezsin." Dil çıkartıp hiç cevap vermedim. Tekrardan yastığa gömüldüğümde o da üzerini düzeltiyordu. "Hiç istemesem de gitmek zorundayım, güzelim." Dudaklarıma eğilip kısa bir öpücük verdikten sonra havalı havalı yürüyerek odadan çıktı. "Züppe" diyerek gülümsedim.
Gözlerimi kapatmıştım ki telefonumun sesi kulaklarımı doldurdu. Alara arıyordu. İçimden açıp açmamak arasında verdiğim kıyasıya mücadele sonucu, her şeyi göze alıp telefonu açtım. Kulağıma götürdüğüm an da tıslamaya benzer bir sesle Alara konuştu. "Hiç açmasaydın."
"Aklımdan geçmedi değil." Alara'dan gelen 'Hah!' sesiyle gülümsedim. "Alara bana kızgın olduğunu biliyorum ama anlatmaya fırsatım olmadı."
Alara'nın bana dayanamayacağını biliyordum. "Tatlım, sana neden kızamıyorum."
Sanki görüyormuş gibi omuz silkip, gülümsedim. "Sanırım üzerimde şeytan tüyü var." Kıkırdaması gönlünü aldığımın kanıtıydı. "Bugün okula geliyorsundur umarım." Derin bir iç çekip maalesef hiç istemediğim cevabı verdim. "Geliyorum."
**
Şu an da önümde oturmuş benden bir açıklama bekleyen 5 kişiye bakıyordum. Hepsi sabırsızca bekliyorlardı. "Biliyorum kızgınsınız ama her şey hızlı gelişti, anlatamadım bile." Alara gülümseyip beni utandıracak soruyu sordu. "Şimdi siz öpüştüğünüze göre çıkıyorsunuz." Kafamı hızlıca onayladım. Sude ayağa kalkıp sıkıca sarıldı. "Tebrik ederim." Diğerleride oturdukları yerden tebrik ederken bir tek Mete hiçbir şey söylememişti. Acaba hala kızgın mıydı? Bunu sınıfta öğrenmeliydim. Sınıfa geçtiğimizde arka sırada arkadaşlarıyla konuşan Poyraz'a gülümsedim, bana göz kırpıp arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti. Ona sarkan kız ise artık ondan uzağa oturmuş gizlice onu izliyordu. İyi oldu sana, sürtük.
Sırama geçip Mete'nin oturmasını bekledim. Oturup kitaplarıyla ilgilenmeye başladı. Dik dik ona bakıyordum ama göz ucuyla bile bana bakmıyordu. "Hadi ama minik kuşuna böyle yapman doğru değil."
"O artık benim minik kuşum olmadığına göre!" Gözlerimi büyüterek ona baktım. Nasıl böyle diyebilirdi. Her şeyin hızlı geliştiğini açıklamıştım, neden böyle davranıyordu. "Kırıyorsun beni."
İlk defa kafasını çevirip bana baktı. Gözleri koyulaşmış, sinirli olduğu belliydi. "Arya, gerçekten konuşmak istemiyorum." İyi, öyle istiyorsa istediğini yapacaktım. Kafamı çevirip telefonumla ilgilenmeye başladım. Gelen mesajla telefonum titredi.
-Sıkma canını böylesi daha iyi oldu.
Poyraz'ın mesajına kaşlarım çatık bir şekilde bakarken hızlıca cevap verdim.
+Yapma böyle Poyraz, o benim arkadaşım.
Aynı hızla gelen mesaja baktım.
-O senin arkadaşın Arya, sen onun değil.
Daha cevap verme gereği duymadan telefonumu sıranın altına koydum. Yanlış düşünüyordu, Mete ile aramızdakilerin aşka dair hiçbir benzerliği yoktu. Telefonumun titremesiyle oflayarak elime aldım. Bir dur Poyraz ya. Düşündüğümün aksine mesaj Poyraz'dan değildi. Daha da kötüsü Burak'tandı.
-Arya, çok üzgünüm. Sarhoştum ve biraz da ot çekmiştim. Sana bunları yaptığım için kendimden nefret ediyorum. Sadece arkadaş kalmamız için umut ediyorum. Biliyorum iğrenç herifin tekiyim ama sadece beni affet bunu bilmek bile beni içine düştüğüm iğrenç durumdan kurtarır.
Telefonu tekrardan alta koyup kafamı sıraya gömdüm. Burak hakkında ne düşüneceğimi bile bilemiyordum. Kafam allak bullaktı. Gerçekten onunla arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm ama bu yaptığı fazla kötüydü. Ona karşı beslediğim tüm iyi duyguları sömürmüş gibiydi ama yinede ona böyle davranmak istemiyordum, herkes hata yapabilirdi. İç sesim bana eşlik ederek. Keşke annen içinde bu kadar iyimser olsaydın!
Gözlerimi sımsıkı kapatıp, iç sesimi duymamayı diledim ama sonuç vermiyordu hala kafamın içini kemiriyordu. Tüm gün başımı sıraya koyup yatmıştım, arada bir kızların seslenmesiyle ve Poyraz'ın yanıma gelmesiyle kaldırmıştım. Okuldan çıkıp Poyraz'ın beni sımsıkı saran kolu altında arabaya binerken aklımda tek bir düşünce vardı annemle konuşup, her şeyi açıklığa kavuşturmak, canımı yakan gidişini öğrenmek istiyordum ve bugün bunu öğrenecektim.
Bak yine merak içinde bıraktım sizi -şeytan gülüşü- diğer bölüm görüşmek üzere, multiye baktıkça ölüyorum, fazla uzun bakmayın size tavsiye sdffg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ
Genç Kız EdebiyatıBeni bir tabut gibi saran karanlıkta hapsolmuşken hatıralarımı zihnimden uzaklaştıracak hiçbir şey yoktu çevremde. Ta ki onun varlığını farkedene kadar. Beni seviyordu biliyordum, peki ya ben? Babamın kaybıyla sevgiye kapanmış olan kalbim, kapıların...