4.BÖLÜM-APTAL BİR SIRITIŞ

664 24 0
                                    

4.BÖLÜM

   Merhaba Sensiz Ailesi :) 'Sensiz Ailesi' ne kadar hoş değil mi? Okudukça bir hoş oluyoruz :') Gittikçe daha da büyüyeceğimize inanıyoruz. Vote ve Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen :* İyi Okumalar! :)) Multimedya'ya bakmayı unutmayın :))

  Arabadan inerken Poyraz’da arkadan geliyordu. Okula az bir mesafe kala inmişti. Benimle görünmek istemiyormuş. Ben sanki seninle görünmek çok istiyorum, ukala. İçimden Poyraz’a söverek okulun kapısına doğru yürümeye başladım. Poyraz hızlıca yanımdan geçti. İleride boya küpü bir kız ‘Poyraz’ diye çığlık atıp Poyraz’ın boynuna atladı. Poyraz’da onu havaya kaldırıp döndürdü. Aman ne hoş. Tam kendine göre birini bulmuş Poyraz Bey. Bakışlarımı onlardan ayırıp etrafı incelemeye başladım. Okul güzel ve havalıydı. Eski okulum gibi kırık dökük değildi. Dışından bakınca bile başındaki ‘Özel’ kelimesini hak ediyordu. Etrafı incelemeye devam ederken gözüm ona takıldı. Burak. Beyaz gömleği ve boynunda bağlamadığı bordo kravatıyla reklamlardan fırlamış gibiydi. Gözlerim gömleğini yırtacakmış gibi duran kaslarında fazla oyalandı. Evet, bugün hormonlarım rahat durmuyordu. Kafasını bana çevirdiğinde gülümseyerek el salladı. Bende zorla gülümseyerek ona el salladım. Dün hala aklımdaydı ve moralim bozuktu. Oda anlamış olacak ki kaşlarını çatıp gel işareti yaptı. İlk tereddüt edip sonra yavaş yavaş yanına yürüdüm. Yanına gittiğimde beni baştan aşağı süzdü. O beni yavaşça süzerken ben utançla kıvranıyordum. Ne oluyor bana böyle, Arsız Arya nereye kayboldu? Ben utançla boğuşurken o meraklı gözlerle sordu. ‘’Bir sorun mu var?’’ Olmaz mı sorun sensin. Önce beni mutlu edip sonra mutsuzluğa gömüyorsun. Birde üstüne hiçbir şey yapmamışsın gibi davranıyorsun. ‘’Hayır, yok.” diyebildim sadece. İnanmadığını belli edercesine gözlerime baktı. Bende utanarak kafamı başka yere çevirdim ve üvey kardeşimle göz göze geldim. Bankta yayılmış bana bakıyordu. Yanındaki boya küpü de sakız gibi yapışmış göğsünde yatıyordu. Karşımdaki görüntüye iğrenerek bakıp kafamı tekrar Burağ’a çevirdim. Hala bana bakıyordu. Dayanamayıp “Bana şöyle bakmayı kes” dedim. Kısa bir kahkaha atıp –o saniyeler içinde ayrı bir tatlı oluyordu- elini yanağıma değdirdi ve okşadı. “Nasıl bakıyormuşum?”

Yanağımdaki elinin sıcaklığı yüzünden bütün beyin fonksiyonlarım durdu. Konuşamıyordum. Zilin çalmasıyla kendime geldim. Hemen geri çekilip “Gitmem lazım” deyip o cevap vermeden içeri daldım. Sınıfa gitmeden önce yanaklarımdaki kızarıklığın geçmesi için kızlar tuvaletine uğradım. Yüzüme hızlıca su vurup, kuruladım. İyi ki hafif makyajım akmamıştı. Birde tekrardan onunla uğraşamazdım. Kızlar tuvaletinden çıkıp yürümeye başladığımda Poyraz’la karşılaştım. Alayla gülümsedi. “İlk günden sevgili yapmışsın, çok hızlısın.” Sinirle “Ne saçmalıyorsun sen o benim arkadaşım.” dedim. ”Tabi öyledir” diye mırıldandı. Gözlerimi devirip “Neyse ne seni ilgilendirmez” deyip onun yanından geçerek sınıfa girdim. Oda peşimden girdi ve en arka sıradaki havalı ve züppe kesimin oraya oturdu. Kahretsin ki aynı sınıftaydık. Bende en ön pencere tarafına oturdum. Buradan okulun bahçesi görünüyordu. Derslerde bunalırsam –ki çoğunda öyle olacaktı- dışarıyı izleyebilirdim. 6 dersin çoğunda dışarıyı izlemiştim ve hiç teneffüse çıkmamıştım. Sınıftakiler Özel Okul bile olsa aynıydılar. Evet, gösteriş yarışında oldukları belliydi ama genel olarak cana yakın arkadaşlardı. Ne kadar şanslıydım ki yanıma kimse oturmamıştı ve ben rahat rahat oturmuştum. Arkadaş edinmeyi severdim ama bu okuldakilerle kaynaşmak istemiyordum. Galiba burayı sevmekten korkuyordum. Eğer burayı seversem eski okuluma, arkadaşlarıma ihanet edecekmişim gibi geliyordu. Ben bu düşüncelerle boğuşurken son zil çaldı ve herkes sınıfı hızlıca boşaltmaya başladı. Ben de aksine yavaş yavaş çıkışa yürüdüm. Bahçeye çıktığımda kapıda Burak’ı bir kızla sarmaş dolaş gördüm. Sevgilisi olmalıydı. Fena kız değildi. Gözlerim doldu ama üzüntüden değil sinirden. O kızı gidip parçalamak istiyordum. Ben gözüm dönmüş bir şekilde oraya doğru yürürken ayağım taşa takıldı ve acı bir şekilde yere düştüm. Ayağa kalkmaya çalıştım ama bileğimin acısına hiçbir şey yapamadım. Bir anda yerden havalandım. Beni kaldıran kişiye baktığımda Poyraz’dı. Uzunca bir süre yüzüme bakıp “Ağlama” dedi. O bunu söylerken ağladığımı fark ettim. Ağlamamı görmesini istemediğimden yüzümü boynuna gömdüm. Bir an kasıldı sonra yürümeye başladı. Burağ’ı o kızla gördüğümden dolayımı yoksa şu an ki halimin utancından dolayımıdır bilmem Poyraz beni arabaya götürene kadar ağladım. Arabaya binince bacağımın acısıyla uyuyakaldım. Tekrar havalandığımda yavaşça gözlerimi açtım. Poyraz beni odama taşıyordu. Ona baktığımı anlayınca kafasını bana eğdi. Birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Odama geldiğimizde gözlerimi ondan ayırıp yatağa baktım. Beni yavaşça yatağa bıraktı ve banyoya girdi. Bir dakika sonra elinde bir kremle yanıma geldi. Ayakkabımı ve çorabımı çıkarıp kremle bileğimi ovmaya başladı. Elleri o kadar güzel hareket ediyordu ki acının azalmasıyla gözlerimi kapatıp kafamı başlığa yasladım. Bir 10 dakika bileğimi ovduktan sonra gözlerimi açtım ve boş bir ifadeyle bana baktığını gördüm. Biraz öylece kalıp sonra dudakları yukarı kıvrıldı. Alayla “Hoşuna gitti galiba” dedi. Onu takmayıp gülümsedim. “İyi geldi, teşekkürler “ Cevap vermeden ayağa kalkıp “İllaki ödeşiriz” dedi. Yüzüm bir anda soldu. Halime gülümseyerek “Koca Bebek” diyip odadan çıktı.

SENSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin