Merhabaaa :) 4k olduk nasıl sevindim nasıl sevindim anlatamam. Hepinize çok teşekkür ederim. Poyraz ve Arya'dan da size büyük bir teşekkür var :) Kısa ve uzun aralıklarla geliyor bölümler kusura bakmayın. Mağlum lisenin son senesi. Poyraz ve Arya'ya fazla zaman ayıramıyorum. Her neyse iyi okumalar. Olaylar yavaş yavaş oturuyor. Bakalım bizimkilerin araları nasıl olacak? :)
Rüyamda Poyraz’ı öldürmesi için tuttuğum katile ‘Paranın yarısı şimdi yarısı iş bittikten sonra.’ diyordum ki yere kapaklanmamla gerçek dünyaya dönmem bir oldu.
“Ah!.. Kıçım!..”
Sinem başını yataktan sarkıtarak bana baktı ve bir kahkaha patlattı. Gözlerimi devirerek oturur pozisyona geçtim. Acıyan popo mu ovuşturarak Sinem’e sövüyordum. Bir insan kocaman bir yatakta bile beni düşürmeyi nasıl becerebilir. “Kahretsin! Poyraz’ı öldürtmeme az kalmıştı.” Diye sızlandım.
Sakinleşmiş olan kahkahasını kulağımı delercesine tekrardan seslice atmaya başladı. “Rüyanda Poyraz’ımı öldürtüyordun, kızım sen manyaksın.”
“Yeni mi fark ettin.” Diye mırıldanarak ayağa kalktım. Banyoya doğru yürürken arkamdan seslendi. “Çocuğun hiçbir suçu yok, ona bunu yapmaya sen zorladın.” Banyodan içeri girmiştim ki arkamı dönüp gözlerimi devirerek kapıyı sertçe çarptım. Yeni kahkahası banyoya kadar geliyordu. Bir gün bunun yüzünden haberlere “Arkadaş Katili” olarak çıkıcam o olacak. Kısa bir duş alıp banyodan çıkmıştım ki kapı çaldı. “Girebilir miyim?” Ben cevap vermeden Sinem atladı. “Girebilirsin.”
Ona dönüp ‘Ne yapıyorsun?’ bakışımı attım. Omuz silkip “Hep bunu yapmak istemişimdir.” Dedi yüzünde bir sırıtışla. Bilmem kaçıncı defa gözlerimi devirerek içeri giren Sema Hanım’a döndüm. “Buyurun.”
Sema Hanım gülümseyerek bizi selamladı. “Kahvaltı hazır Arya Hanım, aşağıda sizi bekliyorlar.” Kafamla onaylayıp dolaba doğru yürüdüm. Ben giyinirken Sinem çoktan giyinmiş yatağımda uzanmış sevgilisiyle mesajlaşıyordu. Gerçekten yakışıklı bir çocuktu ve Sinem’le çok yakışıyorlardı. Zaten ona da öyle bir sevgili yakışırdı. Gülümseyip aynanın karşısına geçtim. “Bugün okula gitmesek olmaz mı?”
Aynadan ona baktığımda bana hayır anlamında bir bakış atıp telefona tekrar döndü. Şansımı tekrar deneyerek “Ama neden?” dedim. Gözlerini bir daha bana dikip “Çünkü anneme okulu asmayacağıma söz verdim ve de okula gitmezsem sevgilim beni çok özler.” Oflayarak saçlarımı düzleştirmeye geri döndüm. Hazır olduğumuz da beraber aşağıya indik. Işıl gülümseyip “Günaydın.” Dedi güzel sesiyle. Bizde gülümseyerek herkese günaydın dedik. Ben Poyraz’a demedim o ayrı. Yerlerimize oturduğumuzda Sinem’de benim yanıma oturdu. Ben tabağımı tekrardan doldururken Sinem her zaman ki gibi az almıştı. Her zaman ki Sinem işte. Kahvaltımızı ederken bir kere bile Poyraz’a bakmadım o da bana bakmadı, hissediyordum işte. Tam kalkmak için hazırlanıyorduk ki Mehmet Amca Sinem’e “Poyraz seni de okula bırakır.” Dedi. Sinem gülümseyip teşekkür ederken bana dönüp “Sen de geliyorsun değil mi?” diye sordu. Gözlerimi ona dikerek ‘Şaka mısın?’ bakışımı attım. Gıcık bir şekilde gülümseyip herkese veda ederek kapıya doğru yürüdü. Bilerek yapıyordu biliyordum. O arabaya beni bindirmek için bu şansı kullanmamazlık yapmazdı. Ben de onu takip ettim. Biz evden çıkmıştık ki Poyraz da bizi takip ederek dışarı çıktı. Hızlıca arabaya binip arabayı çalıştırdı. Sinem arkaya binip ben yanına oturamadan kapıyı kapattı. Camı açıp kafasıyla öne oturmamı işaret etti. Büyük bir of çekip öne geçtim ve oturdum. Emniyet kemerini takarken Poyraz çoktan yol almaya başlamıştı. Sessizliği Sinem bozdu. “Nasıl gidiyor Poyraz?”
Poyraz dikiz aynasından Sinem’e bakış atıp yola bakmaya devam etti. “Ne nasıl gidiyor?” Sesi normaldi. Hiçbir duygu barındırmıyordu. Sinem gülümseyerek “Hayat, okul felan işte?”
“Her zaman ki gibi.” Diyerek kısa bir cevap verdi. Sinem tabi ki susmayarak devam etti. “Sevgilin felan var mı?” Poyraz hafifçe gülümseyip cevap verdim. “Dün biriyle tanıştım.”
Hızlıca kafamı ona çevirdim. Bunu yapmamam gerekiyordu ama yapmıştım işte. O da kafasını bana çevirdi. Düz bir şekilde bakıyordu. Dolmuş gözlerimi fark etmemesi için ifademi donuklaştırıp önüme döndüm. O da kısa bir süre daha bana bakıp önüne döndü. Sinem’den sadece “Anlıyorum” lafı çıktı. Devam etmeyeceğini biliyordum çünkü beni tanıyordu. Daha dün arkadaş olarak kalalım demiştim ve saatler içinde yeni bir eğlence bulmuştu kendine. Gözlerimi sabit bir noktaya kilitleyip gözyaşlarımın akmaması için kendimi zorladım. Ağlamayacaktım, ağlamamalıydım. Siktir. Sanki bu çok kolaydı.
Uzun bir süre sonra arkadan Sinem seslendi. “Geldik.” Arkamı dönüp zorla gülümseyerek “Görüşürüz.” Dedim gözleriyle ‘İyi misin?’ bakışı attı. Kafamla onaylayıp kendimi zorlayarak gülümsedim. Ağzıyla sessizce “Ben inanmadım.” Diyerek beni teselli etti. Bir kez daha kendimi zorlayarak gülümsedim. Arabadan inerken Poyraz’a “Teşekkürler, görüşürüz Poyraz” dedi. Poyraz’da başını benim gibi arka kapıya çevirip gülümsedi. “Görüşürüz.”
Önüme dönmek için hareket ederken göz göze geldik. Gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinin içinden bir kıpırtı hissettim. Sadece bir an. Sonra hızlıca önüne dönüp arabayı sürmeye başladı. Sessizlik içinde bir 10 dakika araba yolculuğundan sonra okula girip arabadan indik. Pek çekinmiyorduk aslında zaten bizi yakın arkadaş gibi bir şey sanmaya başlamışlardı. Hiçbir söylemeyip hızlıca bizimkilerin oraya gittim. İleride Burağı gördüm. Bana el sallayıp gülümsedi bende ona aynısını tekrarladım. Aramızın iyi olmasına çok seviniyordum. Onunla yakın bir arkadaş olmak bana iyi hissettirmişti.
Bizimkilerin yanına gidip “Selam, millet” diyerek Mete’nin boş olan yanına oturdum. Bir sorunum olduğunu anlamış olacak ki koluyla omzumu sardı. Ona sıcacık bir şekilde gülümseyip diğerlerinin sohbetine katıldım. Tam Alara nerede diye soracaktım ki. Alara koşarak yanımıza geldi. “Size bir haberim var gençler.” Merakla herkes ona bakarken. O boş yer bulamayıp Yağız’ın tek dizine oturup yanağına bir öpücük kondurarak bize döndü. “Okulun ilerisinde ki bar da yarın okulun partisi var.”
“Ne partisi?”diye sordum merakla. Gülümseyip bana baktı. “1.dönem bitmeden kafa dağıtıcaz, çok eğlenceli olacak.” Gelmek istemediğimi anlamış olacak ki yüzünü sertleştirip “Ve herkes geliyor, itiraz istemiyorum.” Dedi. Bıkkınlıkla onaylayıp kafamı Mete’nin göğsüne gömdüm ve bir an olsun rahatlamaya çalıştım. Gözümün önünde Poyraz belirirken bu bir o kadar da zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ
ChickLitBeni bir tabut gibi saran karanlıkta hapsolmuşken hatıralarımı zihnimden uzaklaştıracak hiçbir şey yoktu çevremde. Ta ki onun varlığını farkedene kadar. Beni seviyordu biliyordum, peki ya ben? Babamın kaybıyla sevgiye kapanmış olan kalbim, kapıların...