Selam, Arya'nın meyveli parlatıcı fanları :D Uzun bir süre sonra yeni bir bölüm, özlediğinizi düşünüyorum. Sizi bekleyen güzel bir bölüm var :) Sınavların iyi geçmesinin rahatlığıyla size uzun bir bölüm yazdım, hoşunuza gitmesi dileğiyle. Şu YGS ve LYS sınavları geçene kadar size aralıklarla bölüm yazmaya çalışacağım. Haziran'dan sonra düzene gireceğini düşünüyorum. Sizi seviyorum. İyi ki varsınız :') İyi okumalar :)
NOT: Resimdeki kızımızın partide giydiği kıyafet, Arya yine tam bir dişi :)
“Bence kırmızı elbise tam senlikti.”
Gözlerimi devirerek kafamı Alara’ya çevirdim. “Bir parti için kıyafet almayacağımı daha kaç kere tekrarlamam lazım.”
Omuz silkip ellerindeki poşeti taksiciye verdi ve koltuğa yerleşti. Yanına geçip kapıyı kapattıktan sonra kafamı cama yaslayarak yağmurun yağacağını belli eden gri bulutlara baktım.
“Bugün fazla durgunsun.”
“Havadandır.” Dedim hala bulutlara bakarken. Bir süre sonra elini omzumda hissettim. “Evdekilerle sorun yok değil mi?”
Kafamı ona çevirdiğim de bana merhametle bakıyordu. Gülümseyerek başımı sağa sola salladım. “Hayır, gerçekten iyiyim.” O da bana gülümseyerek karşılık verdi.
Eve geldiğim de çoktan masaya oturmuşlardı. Bende üstümü hızlıca değiştirip beyaz bir bluz ve siyah dar jean giyerek aşağıya indim. Herkesi selamlayıp hızlıca yemeğe geçtim. Canım sıkkın olunca daha çok yiyordum nedense. Sıkkın olmasa da yiyordum ama her neyse.
Daha yemeğin yarısına gelmiştim ki Mehmet amca ve annem izin isteyip kalktılar. Nereye gittiklerini bilmiyordum, ilgimi de çekmiyordu zaten.
“Sizin okulun partisi varmış.” Dedi Işıl. Kafamı kaldırıp ona baktım, gülüyordu. Poyraz yanağını sıkıp saçlarını karıştırdı. “Her şeyden haberin olmak zorunda mı, bücür?”
Işıl sitem ederek eline vurduktan sonra bana baktı. “Beraber gidersiniz herhalde?”
Cevap verecektim ki Poyraz benden önce davrandı. “Hayır, ben bir arkadaşımla gideceğim.”
Boğazıma kaçan et parçasıyla öksürmeye başladım. Yanımdaki su bardağını elime alıp hızlıca tüm bardağı bir an da içtim. Kafamı kaldırıp Işıl’a bakarak gülümsedim. “Ben de Burak’la gideceğim.” Kafamı Poyraz’a çevirdiğim de kaşları belirgin bir şekilde çatılmıştı. Kısasa kısas.
Ayağa kalkıp “Size afiyet olsun.” Diyerek hızlıca yukarı çıktım. Elime telefonu aldığım gibi Burakın numarasını çevirdim. İkinci çalışta açtı.
“Selam bebeğim” dedi nefes nefese kalmış bir şekilde.
“Selam, ne yapıyorsun?” dedim merakla. “Sence.” Dedi alaycı sesiyle. Şok olmuş bir şekilde telefonda beklerken. Karşı taraftan büyük bir kahkaha geldi. “Spor yapıyordum, bayan fesat.”
Sanki görecekmiş gibi gözlerimi devirdim kızgınlıkla. “Sana bir şey söyleyeceğim.”
“Dinliyorum.”
“Yarın partiye benimle gidiyorsun.” Dedim bir an da. Biraz duraksadı sonra tekrardan o alaycı sesine bürünerek konuştu. “Geliyorum öyle mi?”
“Evet” dedim gelen soruyla. “Arkadaşlar bugünler içindir.” Diye de ekledim arkasından. Sadece güldü ve sonra “Seni yarın alırım.” Diyerek kapattı telefonu yüzüme. Anlıyorum havalısın ama bir görüşürüz bile diyemiyor musun odun herif.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ
أدب نسائيBeni bir tabut gibi saran karanlıkta hapsolmuşken hatıralarımı zihnimden uzaklaştıracak hiçbir şey yoktu çevremde. Ta ki onun varlığını farkedene kadar. Beni seviyordu biliyordum, peki ya ben? Babamın kaybıyla sevgiye kapanmış olan kalbim, kapıların...