★5★

3.1K 193 5
                                    

Denizin kokusunu içine çekerken buranın güzelliğini düşünmeden edemedi genç kız. İnsanın içi gidiyordu mavinin güzelliğinden. Karadeniz güzel yerdi. İnsanı da, denizi de hayranlık uyandırıcıydı. Bazen düşünmüyor değildi. İstanbuldan kendini kurtarmak niye aklına gelmemişti? Yaşanan onca şeye rağmen neden terk etmemişti orayı? Ellerindeki kanı her gün hatırlatan şehir neden bu kadar vazgeçilmezdi?

"Karadeniz yutar adamı derlerdi de inanmazdım. Seni çoktan yutmuş."

Şaşkınlıkla bakışlarını yanındaki adama çevirdi. Onu burada görmeyi beklemiyordu.

"Müdürüm?"

"Alıştın mı diye bakmaya geldim. Gideceğim birazdan."

Yeniden denize bakıp "Alışmam gerekmiyor," diye mırıldandı. Bu cümleyi ne kadar çok söylediğinin farkında değildi. Şimdiye kadar hiçbir yere alışmak istememişti, bundan sonra da istemiyordu. Tek alışkanlığı polis olmak, hayat kurtarmaktı. Ondan da nasıl vazgeçmek zorunda kaldığını unutması imkansızdı.

"Her şey yolunda mı? Gözüme garip geldin."

"Yolunda, müdürüm. Evdekileri Zülfikarlara emanet edip keşif için çıktım. Sorun yok. Daha kimse gelmemiş buralara."

"Yine de dikkatli ol. Öyle göğüslerini gere gere gelemezler Trabzona."

"Merak etmeyin, müdürüm. Tetikteyim. Ne aileye, ne de çevreye belli ediyorum durumu."

"Kurguyu düşündün mü? Ben sadece buraya geleceğini söyledim, sebebini değil."

O gece Tahirle arasındaki konuşmayı hatırlamasıyla gözlerini sıkıca kapattı. Sevdiği adam için şehirden ayrıldığını söyledikten sonra başka bir şey konuşmamışlardı. Adam uyusun diye odadan çıkmıştı. O da adamın bakışlarında gördüğü hayal kırıklığını düşünmek yerine uyumuştu. Düşünmesi saçma olurdu zaten.

"Kafam böyle şeylere iyi çalışır, biliyorsunuz. Hallettim."

"Ne dedin?"

"Sevgilimle tartıştığımı falan. Hallettim işte."

Kızın rahatsız oluşunu fark edip konuyu değiştirdi. "Ben Karadenize her geldiğimde buraya taşınmak geçiyor içimden. Sende de aynısı oldu mu?" Nefesin yeniliklerden nefret ettiğini biliyordu. Ekibe dahil olduktan sonraki dört ay zorlanmıştı. Yeni hayatına da alışmakta zorlanmış olmalıydı. Ve şimdi yeniden ortam değiştirmişti.

Genç kız alayla gülümseyip "Ben hayalleri sevmem," diye mırıldandı. "Burası bana göre değil."

"Niye?"

"Karadeniz güzel yer, müdürüm. Dediğiniz gibi insanı yutar."

"İstemez misin?"

Kulaklarında yankılanan bağırışla "Karadeniz benim gibi katili ancak tükürür, müdürüm. Tükürür," dedikten sonra konuşmasına izin vermeden vedalaşıp yanından ayrıldı. Fırat müdürün bu konudaki düşüncelerini biliyordu. Diğer insanların aksine hiçbir zaman onu suçlamamıştı. Yanında çalışmaya devam edememesinin en büyük sebeplerinden biri de buydu zaten. Ona bu kadar güvenmesi ağır gelmişti.

***

Eve doğru yürürken aklında yarın nasıl bir bahane bulacağı sorusu vardı. Gemilerin olduğu yere de gitmeliydi. O tarafın da temiz olduğundan emin olmadan rahatlamayacaktı. Aklı sürekli Kaleli ailesindeydi. Onları koruyan birileri olsa da kötü ihtimalleri zihninden atamıyordu. Tek başına başaracak mıydı? Müdürü ona güvenmekle doğru mu yapmıştı, yanlış mı? Hala karar veremiyordu. Duyduğu sesle irkilerek arkasını döndü. Tahir Kaleli arabasından inmiş ona doğru ilerliyordu.

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin