★17★

2K 187 21
                                    

Siz hiç sonunuzu bile bile aşık oldunuz mu? Ben oldum. Ya sonunu bildiğiniz, hatta nefret ettiğiniz bir kitabı yeniden okuyacak kadar nefret ettiniz mi kendinizden? Ben ettim. Ya da kaybedeceğinizi bildiğiniz oyuna tüm varlığınızı koydunuz mu? Ben onu da yaptım. Aşk oyununda kaybeden taraf olacağımı bile bile ritminin bozulmasına izin verdim sadece kan pompalaması gereken kalbime. Başlangıcından da, sonundan da nefret ettiğim kitaba başlamak için kalkıp Karadenize gelecek kadar nefret ettim kendimden. Ve en önemlisi de sonunu bile bile kalbime Tahir denen o adamı aldım. Onunla karşılaştığım ilk gün, ilk an anlamıştım bana aşk adı altında ölümü getireceğini. Buna rağmen sevdim onu. Sırlarımdan, kanlı ellerimden, taşlaşmış kalbimden koruyarak sevdim hem de.

Siz hiç birini böyle sevdiniz mi? Onu kendinizden koruyacak kadar sevdiniz mi? Canımı yakan o duvarları sırf gerçek kimliğimi bilmesin diye sakladım. Bilse benim battığım bataklığa doğru ilerlemekten korkmazdı. Sırf ben kurtulabileyim diye kendini bile feda ederdi, biliyorum. Kanlı ellerimden bile korumak istedim onu. Olur da ben iyi hissedeyim diye uğraşırken kendini unutur diye sakladım acımı. En önemlisi de taşlaşmış kalbimden uzak tutmaya çalıştım. Sevmemek için uğraştım durdum haftalarca. Ta ki canım yanarken ona sarılıp uyuyana kadar...

Başka birini sevdiğini öğrendiğim an bile vazgeçmedi kalbim. Sebepsizce, tanımadan, bilmeden adamın tekini kabul edecek kadar aptal, ölüme karşı gelecek kadar cesurdu aşk denen saçmalık. Şimdi düşününce tüm hayatım bu adama aşık olmak için kurgulanmış gibi geliyor. Saçma sapan bir yarışma için gittiğim okul, tanımadığım insanlarla olan kavgam, bana destek çıkan o çocuk ve günün sonunda seçtiğim meslek... Eğer o okula gitmesem, oradaki çocuklar küçük oğlanın canını yakmasa, bir anda gözüm dönüp kavga başlatmasam polis polis olmayacaktım büyük ihtimalle. Masumları koruma isteğim böylesine sarmayacaktı ruhumu, kalbimi. Mesleğimi hayatımın odak merkezi yapmayacak, o çocuğun da kanı elime bulaşmayacaktı. Ve tabii ki sonunda Karadenize gelmeyecek, Kaleli ailesini korumak için uğraşmayacaktım. Hoş, onu bile yapamamıştım ya.

Beni Tahire getiren hayatım şimdi öylesine anlamsız görünüyordu ki. Bunca yıl, anı, ölüm, acı... Hepsi bugün bunları yaşamak için miydi? Hayatımda ilk kez birine aşık olup onun ölümünü izlemek için miydi? Var olma nedenim bu muydu yani? Kalbimdeki sızı anbean daha da büyürken kollarıma düşen güçsüz bedeni titreyen ellerimle sarıp gözlerimi sıkıca kapattım.

Acı... Elde tutulabilir olacak kadar yoğun bir acı... Nefesle Tahire bakan herkes görebilir, hatta dokunabilirdi o acıya. Genç kız hiçbir şey söylemeden, ağlamadan sıkıca sarılmıştı adama. Yanağını okşuyor, yüzünde öpülmedik yer bırakmıyordu. Sevgili, hatta arkadaş bile değillerdi ancak umurunda da değildi o an. Korkusundan başka gördüğü, algılayabildiği hiçbir şey yoktu.

"Tahir, aç gözlerini." Dudaklarını kırmızıya boyanan yanağına bastırıp "Ne olursun gitme," diye fısıldadıktan sonra tutuşunu biraz daha sıkılaştırdı. "Şimdi olmaz. Bu kadar erken olmaz. Kalbindeki kıza rağmen sana aşık olduğumu söylemem gerek daha. Lütfen. Lütfen şimdi gitme." Başını kaldırıp ambulansı arayan Mustafaya baktı. Yüzü kıpkırmızı olmuş, gözyaşları engelleyemediği bir hızla yüzünü ıslatmaya başlamıştı. Sadece o değil, Kaleli ailesindeki herkes aynı durumdaydı. Silah sesini duyan Asiye de ailesinin yanına geri gelmişti.

"Nefes..." Kız duyduğu sesle bakışlarını Tahire çevirip gülümsedi. Canı böylesine yanarken ağlayamamak işkence gibi olsa da kendini kontrol etmek için elinden geleni yapıyordu.

"Buradayım. Yanındayım. Sen de benimle kal, tamam mı? Ambulans geliyor. Biraz daha dayanman gerek o kadar."

"Sana... Sana söylemem gereken... bir şey var."

Ağzından akan kanı silerken "Söylersin," dedikten sonra "Önümüzde yıllar var. Başka bir zaman söylersin," diyerek kalbindeki umutsuzluğu gözardı etmeyi denedi. Tahirin gitmesine izin veremezdi. Kimi sevdiğinin, kiminle olmak istediğinin, kime ait olduğunun anlamı yoktu ki. Yaşaması gerekiyordu. "Hem sana yakışmıyor böyle güçsüz olmak. Deli Tahirsin sen. Lakabına layık olman gerek."

Tahir gücünü kaybettiğinin bilincinde olarak titreyen eliyle sevdiği kızın yanağını okşadı. Konuşacak takati olmadığından gözleriyle anlatıyordu Nefesine içinden geçenleri, duymadığını bilerek. Zaten bu saatten sonra bilmese de olurdu. Geri dönüşü olmayan yolculuğa çıkarken kıymetlisinin canını yakamazdı.

Ağlama, Nefesim. Sana yakışmayan tek şey bu gözyaşları işte. Hem niye ağlıyorsun ki? Ölmek için en güzel günü seçmişim, kalbinin başka adama ait olmadığını öğrendim. Ölmek için en güzel anı seçmişim, kahvelerim yeşillerine kenetlenmiş halde. Ölmek için en güzel yeri seçmişim, sevdiğim kızın kollarındayım. Ölmek için en iyi seçimi yaptım ben, Nefes. O yüzden ağlama. Hatta unut buradaki günlerini. Ben Karadenize gömdüm aşkımı, kalbimi, ruhumu. Sen aynısını yaşamayacaksın.

İçinden haykırırken aşkını, yapabildiği tek şey "Nefesim," diye fısıldamaktı gözleri kapanmadan hemen önce. Onun vedası buydu işte. Bundan fazlasına ne gücü yeterdi, ne de Nefesine kıyabilirdi. Tahir anbean vazgeçerken hayatından genç kız son bir çabayla yanağındaki elini sıkıca tutmuştu düşmesin diye. Ölüyor oluşunun farkında olsa da kabul etmek istemiyordu. Zaten hep kaybeden taraf o olmuştu. Bir kez olsun yüzü gülen olsa olmaz mıydı? Canını yakmamaya özen göstererek tuttuğu elini yana bıraktı. Parmaklarının altındaki nabzın zayıflayışı zihnine kazıkla çakılıyordu sanki.

"Hayır. Hayır. Hayır." Akademide altığı tıbbi yardım derslerini kullanarak ellerini birleştirip kalp masajı yapmaya başladı. Gözyaşları sevdiği adamın cansız bedenine damlarken dışarıdan nasıl çaresiz göründüğüyle ilgili hiçbir fikri yoktu. En değerli ve en özel çırpınışlardı bir aşığın kalbinin sahibinin kalbi için olan... "Gidemezsin, Tahir. İster ölüm, isterse de hayat. Hiçbiri seni benden alamaz." Adamın kalbinin kaç saniyedir durduğunu bile bilmiyordu. Düşündüğü tek şey durmamaktı. Tahir geri dönene kadar durmayacaktı. "Daha sana kendimden bu kadar nefret etmemin sebebini anlatacağım. O nefreti nasıl azalttığından da bahsetmedim. Konuşacak çok şeyimiz var." Ambulansın sesini duyduğu halde durmadı. Etrafında olanları algılamakta zorlanıyordu artık. "Sen benim bu hayattaki tek şansımsın, Kaleli. O yüzden üzgünüm ama gidemezsin. Beni terk etmene izin vermiyorum."

"Hanımefendi, çekilin."

Muratla Mustafanın koluna girip kaldırmasıyla kanlı ellerini yumruk yapıp geri çekildi. Yeşilleri bir an bile ayrılmıyordu sevdiği adamın yaralı bedeninden. Ambulans doktoruyla hemşiresi hemen müdahale etmeye başlamışlardı. Şimdi her şey Tahirin elindeydi.

***

Hastaneye vardıklarında hızla hastayı ambulanstan indirip hastaneye giriş yaptılar. Nefes ilk kez bencillik yapmış, ailesine sorulmasına bile izin verilmeden Tahirle birlikte ambulansa binmişti. Bir an olsun bırakmamıştı elini. Ta ki ameliyathaneye girene dek. O gider gitmez tükenmişti gücü. O gider gitmez işlevini kaybetmişti kalbi. O gider gitmez düşmüştü Nefes. Arkasındaki insanların aynı acıyla ağladıklarını bilse de onları düşünemiyordu. Destek olmak ise aklından dahi geçmiyordu. Çünkü ilk kez desteğe ihtiyacı olan kendiydi. İlk kez yıllardır insanların ruhsuz olarak gördüğü Nefes Zorlu yenilgiyi kabul ediyordu. Sevdiği adamın kanıyla süslenen elini ameliyathanenin kapısına yaslayıp "Seni seviyorum," diye fısıldadı hayatında ilk kez. Onun duymayacağını bilse de söylemişti işte. Aşkını hissetse yeterdi. Burada olduğunu bilse, savaşmaktan vazgeçmese yeterdi.

Ölümle Aşk Arasında başlamıştı onların hikayesi ve Ölümle Aşk Arasında son bulacaktı. En başından beri kaderlerinin farkında olan genç adam fedakarlıkla gelen ölüme teslim olmuştu. Şimdi kalp atışları anbean zayıflarken bilmiyordu aslında onun için atan kalbin dışarıda olduğunu. Hatıralarında, on dokuzunda kalan o aşk... O kadın... O acı... İşte şimdi buradaydı. Ya ölüme teslim olacak, kurtulacaktı. Ya da savaşıp sevdiği kadını elde edecekti. Ölümle Aşk Arasında başlayan hikaye Ölümle Aşk Arasında son bulacaktı. 

Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın. Emeğe saygı duyup değerlendiren herkese sevgilerle...♥

{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin