Ali zifiri karanlıkta ilerlerken tetikteydi. Nefes onu arayıp sözün olacağı yere gelmesini istemişti. Desteğe ihtiyacı olduğunu söylerken ses tonundan anlamıştı yanında olması gerektiğini. Onu durduran duyduğu silah sesleriydi. Üç el ateş edilmişti ve tek isteği düşündüğü gibi hedefin Nefes olmamasıydı. Ama şöyle bir şey vardı ki, şans hiç onlardan yana olmamıştı. Fenerin ışığına takılan bedeni gördüğünde kalbi tekledi. Ona bunu yapanların hala ormanda olma ihtimalini umursamadan silahıyla fenerini yere atıp kıza doğru koşarak dizlerinin üzerine çöktü. Hızlanan kalbinin eşliğinde arkadaşının yaralı bedenini kucağına çekip toprak yüzünden kirlenen yüzünün okşadı.
"Nefes? Nefes, duyuyor musun beni?"
Kendini sakinleştirmeye çalışırken nabzını bulmaya çalıştı. Duyamadığı her atış canından can alıyor gibiydi. Sanki o nabzı bulamazsa ölmüş olan kız değil de o olacaktı. Acısı, korkusu o kadardı. Neyse ki Nefes Zorlu henüz pes etmemişti. Zor da olsa dayanıyordu. Yarım bırakmak istemedikleri için dayanıyordu. Ali bunu fark edince mutlulukla gülümsedi. Bir insan aynı anda hem acı içinde, hem de mutlu olur muydu? Ali oluyordu. Kızı bu halde bulduğu için acı içinde, savaşmaya devam ettiği için mutluydu. Telefonunu cebinden alırken durmadan kızla konuşuyordu.
"Aferin, güzelim. Vazgeçme, olur mu? Savaşmaya devam et. Kurtulacaksın. Söz veriyorum."
***
Tahir Kaleli evine giderken durmadan kızı arıyordu. Kalbindeki o ağrının tek açıklaması Nefesmiş gibi geldiğinden korkuyordu. Bir şey mi olmuştu? Evde başına ne gelmiş olabilirdi ki? Niye açmıyordu telefonunu? İkinci aramayı fark ettiğinde hemen cevapladı. Dağdevirenlerin evinden ayrılmadan önce İdrisi arayıp evlerine gitmesini söylemişti.
"Evde mi?"
"Yok. Sordum bir iki kişiye, evden çıkalı çok olmuş."
Genç adam tam nereye gittiğini gören olmuş mu diye soracakken polis ve ambulans arabalarını gördü. Ormanlık alan fenerlerle aydınlatılmıştı. Hızla arabayı durdurup aşağı indi. Kalbindeki korkuyla birlikte ilerlerken bağırışlar duyuyordu. Birkaç gün önce tanıştığı adamın bağırışlarıydı. "Nefes!" diye haykırıyordu Ali. "Beni bırakma!" diyordu. "Aç gözlerini!" diyerek yalvarıyordu. Tahir düşündüklerinde haklıydı. Nefese bir şey olmuştu.
Ambulansa getirilen sedyeyi görmesiyle yaşadığı şaşkınlıktan kurtulup onlara doğru koştu. Kızı dikkatli şekilde ambulansa taşıyorlardı. Ali sedyeden sarkan elini sıkıca tutmuş durmadan konuşuyordu, duyulmadığını bildiği halde. Nefes... Nefes kanlar içindeydi. Giydiği beyaz gömleği kırmızıya boyanmış, yüzü ise bembeyaz olmuştu. Ölü gibi diye düşündü adam. Nefes Zorlu şu an ölü gibiydi.
Ambulansa bindirilmesine yardım ettikten sonra geri arabasına koştu. Yanında normal olarak sevgilisi gidiyordu. Tahir arabayla onları takip edecekti. Adam ne düşüneceğini, söyleyeceğini bilmiyordu. Öyle ki, deli Tahir gördükleri karşısında bağırmamıştı bile. Sadece susmuş, izlemişti. Sadece... Sadece kendini suçlamıştı. Bu gece Dağdevirenlerin evine gitmese, Nefesin kalbini kırmasa, onu yalnız bırakmasa bunların hiçbiri olmazdı. Evinin en güzel misafiri vurulmazdı.
Hem kim ne istemişti bu kızdan? Buraya gelişinin üzerinden düşman edinemeyecek kadar kısa süre geçmişti. O zaman kim? Kim Nefesi o hale getirmişti? Bilmiyordu. Hiçbir şey bilmiyordu. Ali denen adamın neden geldiğini, kıza neden kızdığını, onu neden yalnız bıraktığını bilmiyordu. Tutsaydı ya kolundan. Sürükleseydi ya gittikleri yere. Niye yalnız gelmesine izin vermişti? Niye?
***
Kızın soğuk elini bırakmadan ambulanstan indi adam. Nefes hep soğuk olurdu da, böyle olmazdı. Ameliyathaneye alınana kadar bakışlarını ondan ayırmamıştı. Hastaneye gelene kadar içinden bin kez söz vermişti. Ona bunu yapanı bulacaktı. İster Kaleli ailesinin düşmanları olsun, ister komiser Nefesin, isterse de sıradan biri. Ali için fark etmiyordu. Nefese, can dostuna bunu yapanı bulmadan, bedelini ödetmeden durmayacaktı. Yanına gelen Tahir Kaleliyi umursamadan uzaklaşıp telefonunu cebinden çıkardı. İntikamını yalnız almayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|
Hayran KurguÖlüm aşk gibi ansızın çalar kapıyı. Nereden ve nasıl geldiği fark edilmez. Sebebini de anlayamaz insan. Ruhu yorgun insanların sevdiği neden elinden alınır ki? Hikayeler neden yarım bıraklır? Hayaller neden gerçekleşmek yerine onları kuranların boyn...