Şimdiye kadar hiç mektup yazmadım. Bu yüzden giriş nasıl yapılır bilmiyorum. Ve yine bu yüzden direkt konuya gireceğim.
Aslında yüz yüze konuşalım isterdim ama biliyorum, bir süre benden kaçacaksın. Yıllarca saklamışsın, şimdi de kendini saklıyorsun ama yapma, Ali. Kızgın değilim sana. Neden olayım ki hem? Söz konusu sadece o çocuk değildi. Sen bir anlık boşluğunda kendi hayatını da riske attın. Vurula bilirdin. Ya da daha kötüsü onların eline düşe bilirdin.
Söz konusu sizin hayatınız olsa ben de tereddüt ederdim. Yalan söylemenin anlamı yok. Siz benim canımdınız, canımsınız. Polis olsak da insanız. Zaaflarımız, sevdiklerimiz, korumak istediklerimiz var. Belki asla bilemeyeceğiz senin yerinde olsam ne yapacağımı ama şu an ne yapmam gerektiğini biliyorum. Sana kocaman sarılmam gerek. Bunca yıldır kendine çektirdiğin vicdan azabını geçirmek için sana kocaman sarılmam gerek. Dışarı çıkacak kadar iyi olduğum an bunu sana göndereceğim ve eline ne zaman ulaşır bilmiyorum ama mektubumu aldığında lütfen kendini suçlayan tarafının ağzının ortasına bir tane yumruk geçir ve bana İstanbula gelmem gerektiğiyle ilgili mesaj at. Dönmek için beklediğim tek kişi sensin, Ali. Dostumun beni beklediğini bildiğim an geri aldığım kimliğimle birlikte lanetli şehre geleceğim. Ve ne var biliyor musun? Kesinlikle kuracağım ekip senin ekibinden daha iyi olacak.
Duygusallıktan nefret ettiğimi biliyorsun. Bu yüzden ilk ve son kez söyleyeceğim. Seni seviyorum ve ömrümün sonuna kadar senin gibi bir dosta sahip olduğum için şükür edeceğim.
Nasıl giriş yapacağımı bilmediğim gibi çıkışı da bilmiyorum. Kısa ve net. Bitti.
Ali elindeki kaçıncı kez okuduğunu bilmediği mektubu katlayıp hemen kalbinin üzerindeki cebe koyarak bakışlarını üzerine toprak atılan tabuta çevirdi. Kıymetlisini toprağa emanet ediyordu. Canından çok sevdiğinin üzerine toprak atıyorlardı. Çok isterdi Ali. Tam şu an delirmeyi her şeyden çok isterdi. Kalbi dayanmıyordu. Nefesin ölümünü kabullenemiyordu. Hayatı boyunca yalnız olan kadının ölüme de yalnız gittiğini kabullenemiyordu. En çok da tabuttaki değerlisinin vücudunun paramparça olduğunu düşünmek istemiyordu.
Nefes Zorlu hak etmemişti. Kalbinde her zaman ağrılar olan kadın içinde olduğu arabayı uçuruma sürmeyi hak etmemişti. Daha yeni mutlu olmaya başlamıştı. Sevdiği biri vardı. Annesi, abisi, kardeşleri vardı. Nefes Zorlunun artık ailesi vardı. Şimdiyse... Paramparça olmuş bedeni ailesinin gözyaşlarının eşliğinde gömülüyordu. Genç adam sırasıyla bakışlarını ayakta duran insanlarda gezdirdi.
Saniye koluna girmiş kendisine destek olan gelini sayesinde zar zor ayakta duruyordu. On yıl yaşlanmış gibi görünüyordu. Saçlarındaki beyazlar bile kısa sürede artmıştı. Nefes onlarla az zaman geçirmiş olsa da yaşlı kadın için değerliydi. Ölüm oğluna gelmişken kadın hayatını feda ederek Tahiri kurtarmıştı. Yine de fark hissetmiyordu Saniye. Evlat acısı bedenini sarsıyordu yaşlı. Ona destek olmak için yanı başında duran Asiye ise güçlü görüntüsünün aksine dağılmış durumdaydı.
Güçlü duruşunun sebebi ise zihninin durmuş olmasıydı. Üzerine toprak atılanın Nefes olduğunun bile farkında değildi. Kulaklarında sadece onunla konuştuğu, şarkı söylediği, kahkaha attığı anlara ait sesler vardı. İlk kez evlerine, ailelerine biri gelmişti ve tüm kalbiyle ona kardeş olmaya hazırdı. Şimdiyse cenazesine katılanlardan biriydi sadece. Tıpkı diğer Kaleliler gibi.
Mustafanın, Fatihin, Muratın... Hiçbirinin ondan farkı yoktu. Arabanın patlayışını gördükleri andan beri kalplerinde bir boşluk yaranmıştı ve ölene kadar geçmeyecekmiş gibiydi. Yine de Nefesin ekip arkadaşlarından daha iyi oldukları gerçekti. Nazlı ayakta bile duramıyordu. Ona destek olmak için kollarını bedenine sarıp yanından uzaklaşmayan Selin olmasa çok daha kötü durumda olurdu. Selin soğukkanlı biri olduğundan kalbindekileri kontrol edebiliyordu. Nazlı ise... Kardeşinden farkı olmayan değerlisinin üzerine toprak atılmaması için her şeyi yapmaya hazırdı. Hak etmiyordu. Onun güçlü kardeşi çoğu insanın intihar olarak gördüğü bir ölümü hak etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Ölümle Aşk Arasında|NefTah|
ФанфикÖlüm aşk gibi ansızın çalar kapıyı. Nereden ve nasıl geldiği fark edilmez. Sebebini de anlayamaz insan. Ruhu yorgun insanların sevdiği neden elinden alınır ki? Hikayeler neden yarım bıraklır? Hayaller neden gerçekleşmek yerine onları kuranların boyn...