''Yorgun görünüyorsun'' dedi annem, ertesi gün mutfakta oturmuş çatalımla oynuyordum. ''Burada uyumak zor mu geliyor?''
Ellerimi saçıma götürerek yüzümden çektim.
''Sanırım Londra'da uyumaya alıştım' dedim yarı yalan söyleyerek.
''Gidip biraz uyumaya çalışmaya ne dersin?'' gözleri bana şefkatle bakıyordu.
Çünkü tekrar Louis'yi görmekten korkuyorum.
''Sorun değil'' diyerek makarnayı ağzıma götürdüm, resmen tat alamıyordum. ''Sonra uyurum. Şu anda çok erken."
İlk önce ısrar etmek istiyormuş gibi göründü, daha sonra vazgeçti.
''Pekala, bebeğim.'' dedi onun yerine. ''Üniversite transferini ayarladın mı?''
Yutkundum. Buraya geldiğimden beri hiçbir şey yapmamıştım. Ağla. Yemek ye. Uyu.
''Pazartesi halledeceğim.'' dedim. Bugün çarşambaydı, ama idare ederdi. ''evet, pazartesi.''
Bana bakarak kaşlarını çattı. Ağzını açtığında onu durdurdum.
''Lütfen anne,'' dedim. ''Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.''
İncinmiş görünerek dudaklarını kapattı, ama ne için böyle göründüğüne karar veremiyordum. Sözünü kestiğim için mi yoksa çektiğim acıyı hissettiği için mi? Kalbim kırılıyordu. Kesinlikle parçalanıyordu.
Konuyu daha fazla kurcalamadan makarnasını yemeye devam ettiği için mutluydum.
''Ben- ben fikrimi değiştirdim.'' Ayağa kalkmak için hareketlendim. ''Yatmaya gideceğim.''
Ağlama isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Annem endişeli görünüyordu, ama üstelemedi.
''Tamam, bebeğim.'' diye cevapladı. ''Makarnanın geri kalanını buz dolabına koyarım.''
Yemeyeceğimi biliyorum. Kafamı sallayıp, odadan çıktım.
Odamın kapısını kapatıp kendimi yatağa bıraktıktan sonra kendimi daha fazla tutamadım. Yine ağlamaya başlamıştım.
Duygusal olarak daha önce hiç bu kadar acı çekmemiştim. Büyükbabamın ölümü beni üzmüştü, ama bu kadar değil. Sanki Louis ölmüş gibiydi, bir daha onu göremeyecektim.
Onu ziyaret etsem bile, aynı olmayacaktı. Şu anda yanında vücudunu işaretleyen bir ben olmadığım için kolayca bir erkek arkadaş bulabilirdi. Evet. Bu isteyerek yapmadığım bir şey olmaya başlamıştı. Vücudunu işaretlemek. O bunlu yapmamdan hoşlanıyordu ama gerçekten neden yaptığımı bir tek ben biliyordum.
Ben fark etmeden vücudum yorgunluğa dayanamayıp, kendini uykuya teslim etmişti.
"Nereye gidiyorsun?'' Louis ile aynı anda odamızdan çıktığımızda merakla sordum. Yine beni delen eden bokserinin içindeydi. Tatlı bir şekilde esnedi.
''duş'' dedikten sonra banyoya yöneldi.
''İlk önce benim almam lazım.'' diye seslendim. ''Bir saat içinde dersim var."
Saçıyla oynayarak bana döndü.
"Neden erken kalkmadın?" diye sinirle konuştu. ''Benimde bir saat içinde işe gitmem lazım, benim daha çok ihtiyacım var."
Sen neden erken kalkmadın Louis?
Oh, evet. Çünkü ikimizde dünkü seksten dolayı sikilmiş gibiydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends With Benefits
FanfictionÜniversite öğrencisi Harry Styles, tanrı olarak tanımladığı Louis Tomlinson ile aynı eve taşınıyor. Harry açıkça bir Bi, hareket eden herşeyle seks yapıyor, fakat çarşafların arasında tek istediği kişi düz ev arkadaşı Louis. Harry Louis'nin bütün...