Kabullenme

12.2K 553 3.7K
                                    

Üzülerek söylüyorum ki diğer bölüm final ve ben bitmesini istemediğim için ne yapacağımı bilmiyoruum.

"Hey dostum," dedi Liam odama girerken. "İsa aşkına, berbat görünüyorsun."

Annem belirgin üzüntümü gidermesi için Liam'ı eve çağırmıştı.

"Berbat hissediyorum," diye inledim. "Bu berbat."

"Ona söyledin mi?" diye sordu, yatağıma otururken.

"Hayır" homurdandım. "Bir haftadır bir kişi için ağladığıma inanamıyorum. Ben. Harry. Ağlamak."

"En azından ayrılmadan önce ona söylemeliydin" dedi Liam çarşafı köşesiyle oynarken. "En azından sana bir şeyler ifade ettiğini bilirdi, biliyorsun"

"Daha kötü olurdu" diye tartıştım. "Eğer ona onu sevdiğimi söyleseydim, bunu yüzüme vururdu, ona dair hatırladığım her şeyi mahvederdi bu."

Liam iç çekerek yanıma uzandı.

"Niall bir haftadır Louis'den haber almamış." diye ekledi sanki önemli bir şey değilmiş gibi.

"Gerçekten mi? Onlar haftada en az bir kere konuşurlardı."

"Evet," Liam kolunu başının altına koydu. "Ve Zayn."

"Bekle. Sen Niall ve Zayn ile konuşuyorsun?" bunun tuhaf olduğunu fark edince kaşlarımı çattım.

"Evet, bazen birlikte çıkıp içmeye gidiyoruz" Liam omuz silkti. "Bir anda oldu. Niall bahsedene kadar onun Louis'nin en yakın arkadaşı olduğunu bilmiyordum."

Çok tuhaf.

Büyük bir kısmım iyi olmasını umuyordu, benim gidişimin onu fazla üzmediğini. Onun benim arkamdan duygusal olduğunu hayal bile edemiyorum. Aramızdaki anlaşmanın koşulsuz olduğu düşünülürse.

"Ne hakkında konuşuyorsunuz ki?" diye sordum.

"Kızlar, seks," Liam güldü. "Niall güreşebileceği bir yer bulmak istiyor. Zayn dövmeler hakkında konuşuyor. O ve Niall sürekli tartışıyorlar."

Onların her zaman nasıl olduğunu hatırlayarak gülümsemeyi başardım. Önemli değildi, sadece ağız dalaşı.

"Niall ve güreş," dedim Liam'a. "takıntılı."

"Kesinlikle öyle." Liam güldü.

O anda kapı tıklandığında irkildim, fakat sonra annem göründü.

"Harry?" diye sordu.

"Efendim?" diye cevap verdim. Çok kötü hissediyordum.

Kanser olması yetmezmiş gibi büyük ihtimalle bir haftadır çok endişelenmişti.

"İçeri gelebilir miyim?" diye sordu kibarca.

"Evet"

İçeri girdiğinde elinde bir zarf vardı ve gözyaşları yanaklarından akıyordu, panikle ayağa kalktım.

"İyi misin?" endişelenmiştim. "Her şey yolunda mı?"

Gözlerini sildi, üzgün görünmüyordu, daha çok şok olmuş.

"Evet. Sadece - ben bunu posta aldım," kafasını salladı, kafası çok başka bir yerdeymiş gibiydi. "Bir çek. 50,000 dolar. Benim için."

Liam ve ben şokla birbirimize baktık. Bu birisine öylece vermek için büyük bir tutardı.

"Ne?"

"50.000 dolar?!" Liam bağırdı. "Kim bu kadar parayla etrafta dolaşıyor?"

"Sadece çek mi?" diye sordum. "Not var mıydı?"

Friends With BenefitsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin