VE SONUNDA GELDİ :) BEKLETTİĞİM İÇİN ÜZGÜNÜM UMARIM BU BÖLÜMÜN İÇERİĞİ BİR TELAFİ OLUR SİZLERE :)
CANLARIM, KUZULARIM :) TATLI OKURLARIM SİZ KONUYU BİLİYORSUNUZ :) OYLARINIZ ÇOK AMA ÇOK ÖNEMLİ ♥ BEĞENDİYSENİZ İNTERNETTENİZ AÇIKKEN OYLAMAYI UNUTMAYIN. ZORUNDA DEĞİLSİNİZ AMA YAPARSANIZ ÇOK AMA ÇOK AMA ÇOOOOOOKKKKK MUTLU OLURUM ♥
O ZAMAN HER ZAMANKİ GİBİ KLASİK OLARAK OYLAMAYI/ YORUMLAMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ ♥
ÖPÜLDÜNÜZ ♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Sanırım buraya bunun için davet edildim."
"Kardeşimin hayatını mahveden bir kızla alışverişe çıkmam için başka bir neden varsa buyur. Bana söyleyebilirsin."
"Ben kimsenin hayatını mahvetmiyorum" dedi Selin. Burnundan soluyor, iki dudağının arasından çıkan her bir kelime dişleri tarafından öğütülüp öyle dışarı salınıyordu. "Benim yaptığım hiçbir şey yok!"
"Evet, başkasına âşık bir erkeği öpmek hiçbir şey yapmak değil zaten." dedi Gaye. Sesindeki rahatlık Selin'e öfke olarak geri dönüyordu.
"Ne derseniz deyin." dedi Selin tükürürcesine. "Ben utanılacak bir şey yapmıyorum. Utanılacak ne var ortada söyler misiniz? Eylül ile Arman sevgili bile değiller! Dediğiniz gibi Arman sadece Eylül'e âşık. Aynı benim Arman'a olduğum gibi. Aradaki fark ne söyler misiniz?"
"Aradaki fark şu tatlım" dedi Gaye. Bir iki adım Selin'e yaklaştı. "Eylül de Arman'ı seviyor. Bıraksan şu an birlikteler. Kara kedilik yapan sensin."
"Olayı yaşamayan sen olunca yakıştırma yapması da kolay oluyor tabii" Selin manalı manalı başını salladı. "Demesi kolay oluyor."
"Valla benim dilime söylemesi kolay gelen nice sözcükler var da ben seslendirmiyorum. Karşı taraftan çok ben utanıyorum çünkü."
Konu amacından lunapark hız treni misali, durması gereken durağı çoktan geçmiş hızla aşağı iniyordu. Durum Eylül, Arman aşkına buluşan dış nifaklara bir müdahale operasyonundan çok, iki süper gücün üstünlüklerini birbirlerine kanıtlama gösterisine benziyordu. Ortadaki gerilim adeta ellerimin arasında çatırdıyor, tuhaf bir şekilde beni sakin ve sabırlı kılıyordu. Sanırım, bu ruhumun çatışmalar arasında sıkışıp kalmış dengeyi korumak için kendince bulduğu bir çözümdü. Belki de serinkanlılığın korkutucu resmine sığınıyordu.
Acaba Selin hangi görüntüsüne sığınıyordu? Gözlemlediğim kadarıyla sadık olduğu bir yüz ifadesi olmamıştı şimdiye kadar. Anlayamadığım niçin bu kadar sık ifade değişikliğine gittiği değil, bu ani değişikliklerinin duygu karmaşasından kaynaklandığının mı yoksa bir şeyleri ört bas etmekte güçlük çekmeye başladığından mı kaynaklı olduğunu anlayamamamdı. Selin'de anlamlandıramadığım bir şey vardı. Umarım çözdüğümde çok geç olmazdı.
"Gaye yeter." Gaye şok içerisinde bana baktı. Bir an bu yaptığım hareketten dolayı ileride koca bir hazımsızlık yaşayıp dostluğumuza kötü bir imza bırakacağından endişelensem de beni anlayacağını umarak devam ettim. "Bence demek istediğimizi yeterince anlattık. Artık anlamadıysa da başka bir zaman, başka bir dilde anlatamadıklarımızı anlatırız." Gaye yüzü bir karış kabullendi.
"Peki. Öyle olsun." O Selin'den yavaşça uzaklaşırken ben bakışlarımı Selin'den bir an bile almadım. "Ama eğer anlamazsa bu defa sözcüklerimden başka anlatım şekillerimi de işe katacağımı da bil isterim."
Gaye son bir defa Selin'i bakışları ile yedikten sonra oradan ayrıldık. Arman'ın en son attığı konuma doğru beraberce, başarıya ulaşamamaktan kaynaklı oluşan bir gerginlik vardı üzerimde ya da Gaye'de oluşabilecek o olası hazımsızlığın bende yarattığı karın ağrısı. Attığım her adımda Selin'in bize diklenen ifadesi gözümün önüne geldikçe sebebi her neyse, o içimdeki duygu büyüyor, geri dönüp ona birkaç çift laf daha söyleme arzumu tetikliyordu.