BEN GELDİM ♥ NASILSINIZ CANIM OKUYUCULARIM ♥
TAM OLMASA DA 4 SAYFALIK BİR BÖLÜM :) BU HAFTA O KADAR YOĞUNDUM Kİ BU KADARINI YAZMAM BİLE MUCİZE GERÇEKTEN :) İKİ SUNUM, BİR SÜRÜ ÖDEV DERKEN BU KADARINI YAZABİLDİĞİM İÇİN GERÇEKTEN GURURLUYUM :)
YORUMLAMAYI/ OYLAMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ ♥
ÖPÜLDÜNÜZ ♥
"Niye yapardın ki bunu?" Sözcükler ağzımdan dökülürken kendimi bir çocuk gibi hissettim. Bir çocuk gibi her şeyden habersiz, masum, sudan berraktım sanki. Sanki yeniden o bebek için babasına dil döken kızdım yine. "Bunu yapacak kadar neden önemsiyorsun ki beni? Bunu neden yapasın ki? Aranızdaki bu durumu zaten anlamıyorum, Mert bizi sadece mutfakta konuşurken görmesine rağmen geliyor seninle kavga ediyor, senin canına kastediyor. Benim bilmediğim neler oluyor Can?"
Can bana öyle bir gülümsedi ki bu tarif edilemezdi. Bu dünyada en çok ne seviyorsa onların birleşimi gibi gülümsüyordu bana.
Ani bir hareketle yatağa uzanıp bacaklarımı duvara dikerken dünya tersle yüz oldu. Görüşüm değişti, artık dünyaya gerçek anlamda farklı bir açıdan bakıyordum. Odanın bir köşesinde çalışma masamın sandalyesinde oturan Gaye muhtemelen ufaktan kaçırmaya başladığımı düşünüyordu. Bu düşünce olayı da bu aralar gündeme yeni oturmuştu. Ya ben düşünüyordum, ya da başkaları benim hakkımda düşünüyordu ama her türlü kafa yoran en sonunda benim beynim oluyordu. Can sıkıcıydı, sinir bozucuydu, bağımlılıktı.
Sanırım gerçekten deliriyordum.
"Sen niye taktın ki bu meseleyi bu kadar" dedi Gaye. Sesi annemin cevabını bilip yine de sorduğu sorulardakiyle aynıydı. Soruyordu çünkü ondaki cevapla benimkinin uyuşup uyuşmadığını bilmek istiyordu. Daha doğrusu gözümün önündeki gerçeği bu kadar yanlış algılayabildiğimi benden duymak istiyordu. "Hayır, kime vermişse vermiş sözünü. Sana ne."
"Ne demek sana ne ya!" Anormal yükseklikte çıkan sesimi tek fark etmiş olan ben olamazdım herhalde. "Yani... Merak ediyorum."
"Neyini merak ediyorsun ki. Bilmek senin ne işine yarayacak? Bu bilgiye sahip olmak sana nasıl bir fayda sağlayabilir?"
"Sanki her öğrendiğin şeyi sana fayda sağlayacak diye belleğine kaydediyorsun da... Sen söyle. Günlerce uğraşlar sonucu Berke'nin kiminle çıktığını öğrenmek ne işine yaradı?"
"Şöyle... Berke'nin biriyle çıktığını öğrenmek boş hayale kapılmama sağladı. Kiminle çıktığını öğrenmek ise özgüvenimi yeniden kazanmama. O kızdan bin kat iyiyim çünkü." Başımı geri atıp elimi ona doğru uzattım. Benim kardeşim o kızdan bin kat değil, milyon kat iyiydi. "Konuyu değiştirme de senin olayı bir çözelim."
"Çözülecek tarafı ben de değil ki! Öyle olsa canıma minnet. Al bilinçaltım, bilinç üstüm hepsi senin."
"Bana bu denli güvendiğin için çok teşekkür ederim ama kankacım yok almayayım. Benimkiler bana yetiyor."
"Benimkilerde bana fazla geliyor." Önce sol ayağımı ardından sağ ayağımı duvara vurdum. "Benim bunu öğrenmem lazım." Araya ne girerse girsin, ne konuşursak konuşalım, kurulmuş bir kukla gibi hep başa dönüyordum. "Hayır, ne sebeple gidip söz veriyorsun. Hadi verdin kime veriyorsun?"
"Ece." Gaye'nin duraksayarak araya girmesi, bir soru soracağının habercisiydi ve o sorunun çok doğru bir yerden geleceğine emin olabilirdiniz. "Senin bu sözü, bu kadar kafaya takmanın acaba aynı anda Can'ı da ufaktan kafana takmanla bir alakası olabilir mi?"