BU KİTABIN KAFAMDAKİ YERLERDEN ÇOK BAŞKA YERLERE GİDİP KARDEŞ DRAMASINA DÖNÜŞMESİ BENİ BENDEN ALIYOR :) SİZ NE DÜŞÜYORSUNUZ BİLEMİYORUM :)
AKLIMDA DELİCESİNE BİR KORE KURGUSU YAZMA İSTEĞİ VAR :) HER ŞEY RAYINA OTURURSA BİR SÜRPRİZ İLE KAPINIZI ÇALABİLİRİM BENDEN DEMESİ :) BU KORE AŞKIMI BİR YERLERE YANSITMAM LAZIM FECİ DERECEDE :)
HER ZAMANKİ GİBİ OYLAMAYI/ YORUMLAMAYI/BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYELERİMİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ♥
Ö-PÜL-DÜ-NÜZ ♥
"O heriften hoşlanmadım."
"Çünkü adam taş." Gaye Yağız'ın elinden kurtulmuştu. Ona içten gelen samimi öldürücü bakışlarımı attım. Kimin tarafındaydı bu?
"Beni görünüşü ilgilendirmiyor." dedim içtenlikle. Bu konuda dürüsttüm. "Ben sadece benimle aynı alanla ilgilenen, işinde de çok iyi olan biriyle sohbet etmek istiyorum o kadar. Bunda abartılacak ne var anlamıyorum."
"Böyle söyleyince kulağa çok masumane geliyor" dedi Can. "Ama bir de onun tarafından bakınca işe... Pek öyle değil tabi."
"Can gideceğim" dedim. "Tek. Lütfen daha ilk dakikadan kavga etmek istemiyorum."
Can sıkıntıyla iç çekti. Dediğime ikna olmuş beni rahat bırakacağa benziyordu.
Ya da ben öyle zannediyordum.
Can tüm dersler boyunca beni izledi. En ön sırada, öğretmenin göz hapsinin en sıkı olduğu yerde, sırtını duvara yaslayıp tüm gün boyunca baktı bana. Bense onun bana baktığının bilincinde duygusal baskıyla başa çıkmaya çalışarak ders dinledim. Kalpsiz biri gibi görünüyor olabilirdim ama bu şekilde davranmamın nedeni ben değil, canım fizik hocamızın sözlerinin iliklerime kadar işlemiş olmasıydı. Ne zaman boş verip kalemi atıp Can'a bakacak olsam sınav yaklaşıyor cümlesi zihnimde yankılanıyor, elim istemsizce kalemi daha da sıkı tutuyordu. Şunun şurasında iki ay kalmıştı sınava. Ne âşık olmaya zaman vardı ne de çıldırmaya. Gerçi ilk kuralı ihlal etmiştim ama olsundu. İkincisi hala...
Zil çaldı. Artık tamamen özgür olmanın verdiği sevinçle eşyalarını çantalarına dolduranlar hızlıca sınıftan ayrıldılar. Ben toparlanırken sınıfta Gaye, Yağız, Can, Arman ve bir iki kişi daha kalmıştı.
"Gidecek misin?" diye sordu Gaye. Sırtını masaya vermiş, sıranın üzerindeki çantasının fermuarını çekiyordu.
"Hı, hı." Dedim.
"Can ile mi gideceksin?" diye sorduğunda Yağız, yan sıramda oturan Arman bir saniyeliğine başını kaldırıp bize baktı. Artık ön sırada Can ile birlikte oturmuyordu. Bu kalbimin sızlamasına neden oldu. "Teklifim hala geçerli biliyorsun. Ablam gelmiş aşağıda bekliyor." Eliyle camdan aşağı gösterdi. Ablası bahçede edebiyat öğretmenimizle muhabbet ediyordu. Not edebiyat hocamız aşırı yakışıklıydı. Gülümsedim.
"Öyle görünüyor" dedim.
"Bir yere mi gidiyorsun?" Arman benimle uzun zamandır temel cümleler haricinde konuşmadığı için sesin nereden geldiğini idrak etmek zamanı aldı. Şaşkınlığımı atmam da bir o kadar.
"Hı hı. Kıvanç Adan ile görüşeceğim." Arman'ın gözleri büyüdü.
"Kıvanç Adan. Hani şu hayran olduğun fotoğrafçı herif?" Benim için hala heyecanlanıyor oluşu kalbimde kurumaya yüz tutmuş bir fidanı yeşertti.
"Evet." Dedim. "Onunla buluşacağım. İki gün önce tesadüfen tanıştım." Nerede tanıştığım bilgisini, annemlerin yediğim haltı öğrenebileceğinden ötürü gizledim. "İstediğim zaman sohbet edebileceğimizi söyledi. Ben de oraya gideceğim."