"FARKINDALIK, KABULLENİŞ, KUCAKLAYIŞ"

880 69 30
                                    

YENİ PLAN! BÖLÜMLERİN UZUNLUĞUNU KISALTIYORUM BÖYLECE BÖLÜM GELME SIKLIĞI ÇOĞALIYOR VE BEN DE KONULAR ÇOK DAĞILMADAN ANLATMAK İSTEDİĞİM HİKAYELERİ AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE SİZE AKTARIYORUM. İKİ TARAFTA KAZANIYOR YANİ :)

GERÇEKTEN AŞIRI SABIRLI OLDUĞUNUZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER ♥ SİZLERE SAHİP OLDUĞUM İÇİN ÇOK ŞANSLIYIM ♥

HER ZAMANKİ GİBİ YORUMLAMAYI/ OYLAMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ ♥

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ ♥

Peki, bu iki günlük Alaçatı gezisinden ne beklediğimi bilmiyordum lakin umduğum kesinlikle bu değildi. Yağız'ı yatağında sadece iç çamaşırları ile otururken odanın içerisinde deliye dönmüş yarı çıplak bir kız görmek değil planlarımda, en derin fantezilerimde dahi yer edebilecek bir şey değildi. Şok olmuştum, beynim hata veriyordu ve vücudum tamamen çalışmayı bırakmıştı. Odaklandığım tek şey Yağız'ın düşkün, suçlu bir o kadar da çaresiz yüz ifadesiydi. Odada yarı çıplak olduğunun farkında olduğu gerçeğini tamamen göz ardı etmiş ortalığı inleten kızdan daha sinirli, dağılmış gözüküyordu.

"Önce bir sesini kes." Dedi Gaye. Birinin duruma el koyması gerektiğini fark etmiş, her zamanki gibi büyük bir olgunlukla sorumluluğu üstlenmişti. Sert adımlarla odanın bir köşesinden diğerine yürüyüp bir pike aldı, kızın üzerini örttü. "Düş önüme." Kız hiç gönüllü ve burada işi bitmiş gibi durmasa da Gaye baskın geldi ve onu sürükleye sürükleye odadan çıkardı.

"Dostum." Dedi Can odada üçümüz kalınca. "Arkadaşlığına saygım var ama sen de en azından altına bir şey giysen fena olmaz." Yağız başını kaldırıp Can'a baktığında derin bir uykudan uyanmış gibiydi.

"Kızlardan hoşlanmıyorum."

Basitçe kurduğu bu cümle her şeyi o kadar açıklıyor, o kadar yerli yerine koyuyordu ki... Yağız daha önce kendini bu kadar açık ifade etmiş miydi bilmiyordum. Her şeyden önce rahatlamıştı. İfadesi onu yıllar önce tanıdığım haline bürünmüştü ve o şimdi... Ağlıyordu.

Nasıl fark edememiştim ben? Daha doğrusu fark ettiğim halde nasıl bir kere bile dillendirmeye zorlamamıştım kendimi. Korkmuştum sanırım. Korktuğum, daha doğru bir söyleyiş ile çekindiğim içinde arkadaşımı daha da içine kapanmaya, yalnızlığa itmiştim. Konuşabileceği biri gibi görünmemiştim sanırım ona ve bu hakikat beni öyle bir kanattı ki uzun süre kanın duracağına inanmıyordum.

"Ece." Can bana baktı. "Sen biraz dışarı da bekle. Biliyorum Yağız senin dostun ama bana biraz müsaade et. Ne kadar onun bu hassas anında gözüne görünecek doğru kişi olmasam da..."

Can'ın güldürme çabası başarısızlıkla sonuçlandı.

Dışarı çıktığımda kız hala bağıra çağıra bir şeyler söylüyordu ve bu benim için anında katlanılamaz hale geldi. Bir anda kendimi tırabzanlara tutunmuş ona bağırırken buldum. Benimki ona nazaran oldukça düşük bir ses tonuydu.

"Susmayı denesen." Kızın bir anlık suskunluğundan yararlanıp devam ettim. "Senden hoşlanmıyor. Hiçbir kızdan hoşlanmıyor."

"Biliyorum! Bu ..." Kötü kelimeyi ister istemez zihnimde sansürleyip görmezden geldim. "Tam da olmaz üzereyken beni bu konu hakkında bilgilendirdi!"

"Eda kes artık. Tamam, biliyoruz ona deli gibi âşıksın. Senelerdir görüyoruz bunu ki Yağız'a âşık olmayan kız yok." Eda yumruk yemişçesine Gaye'ye baktı. Duygularının böyle yüzüne vurulmasından hoşlanmamıştı. "Ama anlamadın mı be kızım? Yani kör sultan bile çaktı da durumu söylemedi."

"Ama..."

"Eda." Eda şimdi de bana bakıyordu. "Bak anlıyorum. Yağız'ın seni denek olarak kullanması berbat bir durum. Bu konuda asla ama asla arkadaşımı savunmam. Savunmayacağımda ama birazcık da olsa empati kurmanı istiyorum. Olayın süreci üzerine olmasa da nedeni üzerine. Emin ol o daha mutsuz senden şu an."

"Ben.. O ilk olacaktı." Sesi sona doğru kısıldı.

"Bunu ona söyledin mi?" Gaye şok içerisinde Eda'ya baktı. Onu çok iyi anlıyordum çünkü Yağız'ın böyle bir pislik yapabileceğini düşünmüyordum. Ben de öyle. Tamam kabul. Yaptığı berbat ötesiydi ama bu kadarını da yapmazdı.

Eda başını iki yana salladı. Gaye'de ben de derin bir nefes aldık.

"Söyleseydin asla böyle bir şey yapmazdı çünkü. Kalkışmazdı bile." Dedim. "Muhtemelen senin sessizliğin ve yırtıcı tavrın onu buna ikna etmiştir. Bak altını çiziyorum, kadınlığına yaşadığın travmaya bir sözüm yok. Ama lütfen senin de hatan olmadığını söyleme."

"Kıyafetlerim..."

"Ben alırım." Gaye ile ikisini aşağıda bırakıp yeniden yukarı çıktım. İçeri girmeden kapıyı tıklattım çünkü ilki şokla gerçekleşmiş olsa da arkadaşımı bir daha öyle görmeye niyetim yoktu.

"Gel." Ses Yağız'ındı. Birazcık da olsun toparlanmış olduğunu görmek beni mutlu etmişti.

"Kıyafetlerini istiyor." Dedim. Kafamı azıcık araladığım kapıdan uzatmıştım. Can gülümseyerek yerdeki kıyafetleri hızlıca topladı. Almak için elimi uzattığında oyuncu bir havayla geri çekip kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Bana kaşlarını çatma." Dedi. O da kaşlarını çatıyordu hâlbuki. Gülmek için arzum giderek artıyordu.

"Fazla tatlısınız." Dedi Yağız. Göz göze geldiğimizde irislerinde gördüğüm tek şey suçluluktu. "Özür dilerim."

"Boş ver. Hepimizin hayatta bir iki kere batırma şansı vardır."

Can tek kaşını kaldırarak bana baktı. Bugün kaşlarını ayrı bir seviyordu.

"Senin yok. Sen o hakkı fazlasıyla kullandın." Can güldü ve yanağıma, tam yanağımla dudağımın kesişim noktasına bir öpücük kondurdu.

"Beni rahat bırakın. Bir de bu tatlılıkla uğraşamam." Diye mırıldandı Yağız. O kadar savunmasızdı ki içimden gelen bir duyguyla elimdeki kıyafetleri yere atıp koşup ona sarıldım. Resmen yatakta üstüne çıkmış, ona yatağa düşürmüştüm. Yağız kahkahalarla gülüyordu şimdi.

"Dua edin, bu vatandaş biraz önce tercihini belli etti yoksa işler farklı olabilirdi." Can kollarını göğsünde birleştirmiş, düşünceli bir role bürünmüştü. Hayatımda bunun kadar oyuncu bir adam daha tanımamıştım. "Ama yine de bu, bu durumu tasvip ettiğim anlamına gelmez."

"Sus."

"İlk ne zaman anladım biliyor musun?" Neyi diye sormama gerek yoktu.

"Hani lisenin ilk zamanlarında birlikte bize çalışmaya gitmiştik. Çok güzel bir kızdın, hala çok güzelsin gerçi de, neyse aynı bu şekilde yatağa düşmüştük yanlışlıkla." Hatırlıyordum ve bu anının varoluşu bile utanç vericiyken Can'ın önünde anlatılıyor oluşu ayrı bir utançtı. "Hiçbir şey hissetmemiştim. İşte o zaman başladı. O gün farkındalığımdı, bugün ise kabullenişim."

Can sahte bir öksürük ile burada olduğunu bize anımsatmayı ihmal etmedi. Kızamadım çünkü ne kadar kardeşim gibi olsa da Can'ı aynı konumda ve koşullarda görsem bu kadar dayanmazdım bile.

"Hadi dışarı çıkalım." Dedim üzerimi düzeltirken. "Can mangal yakabiliyor musun?"

Can pardon dercesine ukala bir gülümseme ile yanıtladı sorumu.

"Güzel. Şimdi dışarıya çıkıyoruz, alışveriş yapıyoruz, ve eve dönüp bu kabullenişi bir mangal partisi ile kutluyoruz. Hem de benim mangal aşermeme son veriyoruz."

Yağız başını sallayıp fikrime katıldı. O sergilediği küçük baş hareketi yalnızca fikrime katıldığının değil yeni hayatını da kucakladığının bir simgesiydi. Hayat bundan ibaret değil miydi zaten? Farkındalık, kabulleniş ve kucaklayış...

EVET BEYLER BAYANLAR YORUMLARI ALALIM ♥  

1.TAHMİN ETMİŞ MİYDİNİZ?

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN EFEM ♥

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin