"BİLGİ"

922 71 17
                                    

BEN GELDİM :) ÜNİVERSİTE SON SINIF OLDUĞUMDAN GEÇEN DERS SAATLERİMİ AYARLAMAKLA, STAJ İŞLEMLERİMİ HALLETMEKLE GEÇİRDİM :) O YÜZDEN BÖLÜM GELEMEDİ KUSURA BAKMAYIN :( 

HER ZAMANKİ GİBİ YORUMLAMAYI/OYLAMAYI/BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYELERİMİ ÖNERMEYİ UNUTMAYIN:)

KORE KURGUSU İÇİN DE BEKLEME DE KALIN. HİÇ BEKLEMEDİĞİNİZ BİR AN DA SİZİ VURABİLİR :)

Ö-PÜ-DÜ-NÜZ ♥

Ali perişan bir halde kapımıza dayandığında gecenin geç saatleriydi. Onu bu saatte kapımızda gözleri kan çanağına dönmüş bir halde görmek beni öyle endişelendirmişti ki elim ayağım birbirine karışmıştı. Ne yapacağımı bilememiş, iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilemeyerek tüm ev halkını uyandırıp aşağı indirmiştim. Sanırım iyi olandı çünkü on yedi yaşına basmak üzere olan kuzeniniz gecenin üçünde kapınıza bu halde, yalnız başına dayandığında bir büyük çağırmak mantıklı olandı. Kendimi avutma bahanem buydu.

"Oğlum." Babam önde hızlı hızlı merdivenlerden inerken annem bir iki basamak arkasında telaşlı bir şekilde sabahlığını bağlayarak iniyordu. Onlara gecenin bir yarısı olduğundan Ali'nin burada olduğunu haber verip toparlanmalarına zaman vererek önceden aşağı inmiştim. İnip çıkalı beş dakika bile olmamıştı. "Aslanım. Ne oldu?"

"Yengecim ne oldu? Ay gözleri kıpkırmızı olmuş. Dur ben sana su getireyim." Ali'nin yanına oturması için babama yer verirken annem elinde bir bardak su ile çoktan dönmüştü bile.

Bardak annemin ellerinden Ali'ninkilere geçti, Ali suyu bir kerede dikip bardağı anneme geri verdi. Annem bardağı orta sehpaya bırakıp kendi de yanına çöktü.

"Kavga ettiler." dedi Ali soru sorulmasını bile beklemeden. Bizimkiler şaşırmış değildi, sadece Ali için üzgündüler. Bu sahne benim için hiç yabancı değildi. "Her zamanki gibi. Ama bu sefer daha fazla bağırdılar ve susmadılar." Ali soluklandı. "Ben de delirdim, kapıyı çarpıp size geldim. Rahatsız ettim, özür dilerim ama başka nereye gideceğimi bilemedim."

"Bir de nereye gideceğimi bilemedim diyor." Dedi babam. "Tabii bize geleceksin. Oğlum, baban değil miyim ben senin?"

"Öylesin." Dedi. Sesi ağlamaklıydı. Onu böyle görmek beni mahvediyordu. Keşke o eve hiç geri dönmeseydi. Amcamı çok seviyordum ama karısı ile arasındaki çözemediği yıllardır ne ise bu, oğullarını, Aliyi çok yıpratıyordu. "Teşekkür ederim."

Babam elini Alinin ensesine atıp sıktı.

Tam o esnada Arman uykulu bir şekilde merdivenlerden aşağı indi. Gördüğü ilk şey Kimi oturarak, kimi ayakta durarak ablukaya aldığımız Ali idi. Arman'ın görür görmez ne olduğunu anlaması mı yoksa Ali'nin gözlerindeki yorgunluk mu daha üzücü idi karar veremedim.

"Hadi yukarı çıkalım." Dedi Arman. Küçük kardeşini bir an önce daha fazla zarar görmeyeceği yere götürüp tüm dünyadan saklamak istiyordu. Bunu biliyordum çünkü bana da bir aralar öyle yapardı. Bu bilginin acılığı kalbimi sıkıştırdı. Bir an önce bu ruh halinden kurtulmalıydım. Giderek eridiğimi hissediyordum.

Ali çıkmaya hevesliydi ama aklının bir köşesindeki bizimle paylaşma isteğini de göz ardı etmedi.

"Babamlar burada olduğumu bilmiyor." Biraz korkmuş göründü. Korkusu amcam ile yengemin ona kötü bir şey yapacağından değil, her ebeveyn gibi çocuğu bu saatte habersizce evden çıktığı için endişelenip biraz da kızabileceği içindi. Ali'yi inceledikçe bu işe kalkışırken gerçekten hiç planlı yaklaşmadığını daha iyi anlayabiliyordum. O an içinden ne geldiyse onu yapmıştı.

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin