"ÇİKOLATALI PUDİNG"

1.1K 90 21
                                    

BEN GELDİM :) BÖLÜM BAYAĞI GEÇ GELDİ AMA BİR SORUN NEDEN DİYE? ÇÜNKÜ YAZDIĞIM BÖLÜM SİLİNDİ VE BEN BU YOĞUNLUKTA BİR DAHA YAZMAK ZORUNDA KALDIM :( SİLİNMESİ GERÇEKTEN ACILI BİR DURUMDU :( 

BÖLÜM UMARIM GÜZELDİR ÇÜNKÜ SİZE YETİŞTİRMEK İÇİN ÇOK FAZLA ETRAFLICA BAKMA ZAMANIM OLMADI. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. 

OYLAMAYI/ YORUMLAMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/ HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYINIZ ♥

ÖPÜLDÜNÜZ ♥

"Beni yoldan çıkarmaya mı çalışıyorsun sen?" Can pis pis sırıttı. Bugün ilk defa gerçekten, içten gülümsedim. "Anne ve babaların bu tür arkadaşlar hakkında düşüncelerini biliyorsun değil mi?"

"Ne diyorlarmış" diye sordu Can. Dudağının bir kenarı karizmatik bir şekilde yukarı kalktı. Bir iki adım geriledim. Hızımı alıp duvara doğru koştum. Can elini kavramamla beni yukarı çekti. Şu an Can duvarın üzerinde ben de Can'ın kucağında oturuyordum. Yüzlerimizin konumlarından bahsetmek bile istemiyordum. "Hmm." Can gözlerini kaçırdı. Beni yanına duvara oturtup sokağa atladı. Bacaklarımı sokağa sarkıtırken "Yavaş. Dikkat et." diye beni uyardı. Uzattığı ellerini tutarak kendimi aşağı bıraktım, Can yarı yolda kollarını belime sararak beni kucaklayıp aşağı indirdi. Ayaklarım yere değer değmez ikimizin de yaptığı birbirimizden bir iki adım uzaklaşmak oldu.

An itibariyle gecenin bir saatinde evden kaçmış olan bir kız olarak ağzımdan çıkan ilk cümle şu oldu.

"E şimdi ne yapıyoruz?"

Birbirimizden uzaklaşınca bir süre öylece bakıştık. İkimiz de anı yaşamanın verdiği amatörlükle bir sonraki adımın ne olacağı konusunda bir fikre sahip olmamanın verdiği boşluğu yaşıyorduk. Çok şükür ki bu çok uzun sürmedi. Benim ortaya attığım bir soruyla her şey eskisi akışına kavuştu, zaman akmaya devam etti.

"E, şimdi ne yapıyoruz."

"Arabaya binip uzaklaşıyoruz..." dedi Can. Ensesini kaşırken görüntüsü zihnimdeki küçükken Arman ile bahçede oynarken ki siyah beyaz filtreli fotoğrafı aynıydı. Aslında insanlar hiç değişmiyordu. Sadece kendilerine iyi kötü özelliklerle bir başka sıfat daha ediniyorlardı. "Sonra da... Aman kızım sonrasına da sonra bakarız. Amma soru sordun."

"Sadece bir soru sordum." Dediğimde Can yolcu kapısını açmış, beni içeri sokmakla meşguldü. Görevine o denli odaklanmıştı ki benim söylediğimi dinlediğinden emin değildim.

Yerine yerleştiğinde hareket ettik. Gecenin karanlığında, sokak lambalarının aydınlığında bazen ıssız, bazen kalabalık sokaklarda yolculuk ederken sanırım hissettiğim özgürlüktü. Bu oldukça tuhaftı çünkü beni sıkı zincirlerle tutan kimse yoktu hayatımda. Bu başka türde hissettiğim bir özgürlüktü. Tanımlanması güç, anlaması zordu.

"Şey..." Kaşlarımı kaldırarak Can'a baktım. Ne geleceğini acayip merak ediyordum. "Bir şey söyleyeceğim ama yanlış anlar mısın diye de korkmuyor değilim."

"Söyle." Dedim. Meraklı görünmemek ana hedefimdi. "En kötü seni arabadan atar, en sevdiğin arabanla üzerinden geçerim." Can başını dışarı çevirerek güldü.

"Peki söylüyorum."

"Arabanla ezilme tehlikesini göze alıyorsun yani."

"İyi." dedi Can. Oyuncu bir edayla direksiyonu yana kırdı. "Söylemiyorum."

"Tamam, tamam söyle." Dirayetli duruşum tam tamına beş saniye durmuştu. Neredeydi benim ödülüm? Uzanıp elimi direksiyonu tutan elinin üzerine koydum. "Ya hadi söyle."

#DURUMKAR?Ş?K! -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin