😇13.Bölüm😇

1K 84 87
                                    

Nihayet dersler bitmiş, herkes evine gitmek için yola koyulmuştu. Luhan, Sehun ve Jonghyun ise Chanyeol, Baekhyun, Ren ve JiHee' yi bekliyorlardı. Kantindeki telefon faciasından sonra Sehun ve Luhan, telefon kırıklarını toparlayıp, birbirlerine sadece arkadaşlarının anladığı, tehdit içeren gülümsemelerle bakarak sınıflarının yolunu tutmuşlardı. Ders bitene kadar Sehun, üzüntüyle sıranın altına koyduğu telefon parçalarına bakarken Luhan, biraz abartmış olabileceğini düşünüyordu. Telefonu kırmak yerine elinden alabilir ve kapatıp geri Sehun' a verebilirdi. Miranda Kerr intikamını ise evde alabilirdi. Böylece Sehun üzülmezdi. Evet, Sehun kızgındı ama bunun yanında üzgündü. Luhan' ı da sevgilisinin üzülmesi daha çok ilgilendiriyordu. Çünkü kızgınlık geçiciydi. Sehun' u kızdırdığı zaman kendini affettirebilirdi ama üzdüğü zaman eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Ne yapması gerektiğini düşünürken kolunun dürtüklenmesi ile yan tarafa döndü, Luhan. Jonghyun sırıtıyordu. Sessizce konuşmaya başladılar.

"Ne var lan? Sırıtıp durma pişmiş kelle gibi..."

"Yazık lan çocuğa. Bir de 5 ay önce almış telefonu. Taksiti bitmemiştir daha..."

"Offf! Şöyle söyleyip durmasana ya! Aklıma geldikçe pişman oluyorum zaten."

Jonghyun şaşırmıştı. Kendinden emin Luhan ve pişman olmak...

"Sen pişman mısın? Tanrım! Ponçik kulaklarım neler işitiyor böyle?"

"Sulandırma işi hemen. Sen onu bunu bırak da kendimi nasıl affettireceğim onu söyle."

Jonghyun omuz silkti.

"Çok basit. Önce özür dileyeceksin. Sonra pişmanlığını dile getireceksin. En sonunda elinden tutup onu yeni bir telefon almaya götüreceksin."

Aslında bu Luhan' ın da aklına gelmişti ama emin olamamıştı, yapıp yapmaması gerektiğinden. Ama arkadaşı da aynı şeyi düşününce, yapmaya karar verdi.

Şu an ise bahçede JiHee' yi beklerken lafa nasıl gireceğini düşünüyordu. Jonghyun' a baktı. Jonghyun, tek kaşını kaldırıp başını sol tarafa yatırıp Sehun' u işaret etti. Luhan da tamam manasında başını sallayıp Sehun' un anına gitti.

"Bebeğim?"

Sehun, ifadesiz suratını Luhan' a döndürdü.

"Evet, Han sunbae?"

Sunbae lafını duyan Luhan gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Immm, Sehun... Aramızdaki öğlen yaşananlardan sonra oluşan soğukluğu kaldırmak istiyorum."

Sehun' un kolunu tutup arkadaşlarından biraz uzağa çekti. Konuştuklarını yalnızca Sehun duysun istiyordu.

"Telefonunu kırmam cidden aşırıydı. Üzgünüm. Böyle olsun istememiştim. Bir anlık sinirle yaptım. Çok pişmanım. Affet beni, lütfen. Affet ve birlikte gidip sana telefon alalım."

"Gerek yok Han. Ben bugün alışveriş merkezine gideceğim zaten. Telefonu aldığım mağaza orada. Henüz garanti kapsamında olduğundan tamir edilmesini isteyeceğim. Senden bana yeni telefon almanı istemedim ben. Sadece mevcut eşyalarıma zarar verme, yeter."

Luhan, sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi. Neden uzatıyordu ki Sehun? Üzgün olduğunu söylemişti ve ona yeni telefon alacaktı işte. Daha ne yapsındı ki?

"Sehun... Neden uzatıyorsun? Bak, cidden üzgünüm. Yaptığım kabalık için özür dilerim. Ve izin ver sana yeni telefon alarak kendimi affettireyim."

"Sana gerek olmadığını söyledim. Asıl sen neden uzatıyorsun? Eğer sorun affedilmek ise tamam, seni affettim. Aramızda sorun falan kalmadı."

Cute? (HanHun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin