Kurt Laneti

bay çilli kas

           KAJULUN AĞZINDAN

hyerin pervane gibi kendi etrafında dönmeye başladı. evet,  dans böyle başlıyordu doğru ama hyerin duramıyordu.

bana doğru dönerek gelmeye başladı ve pat düştü. hemde ayağının üstüne. hyerin kıpkırmızı olmuştu.

           HYERININ AĞZINDAN

rezillik yemin ederim. Aferin sana hyerin. bir erkeği etkilemeye çalışırken düştün ve rezil oldun.

üstelik bileğim çok pis acıyor. sanırım burkuldu.

kajul : iyimisin ?

ben : evet kajul süperim turp gibiyim.(!)

kajul : bırak şu ukala tavırları da bileğine bakayım.

hay ben senin kajul ezseydin bileğimi.

ben : çek elini ya. çok acıyor.

kajul : evet prenses. ayağını burkmuşsun. kalkabilecek misin ?

kalkmaya çalıştım fakat pat. Tekrar asfalta sarıldım.

kajul : bu böyle olmayacak. bin sırtıma.

ben : Ne ?

kajul : bin.

böylece bay çok karizmanın sırtına bindim.

kajul : her zaman ilgi çekmeyi başarıyorsun
farklı bir yolla da olsa amacıma Ulaştım. nihahahaha

ben  : hoşuma gittiği için bileğimi burkmadım.

kajul : evet ama bu benim hoşuma gitti.

ben : ne dedin ?

kajul : hiçbir şey.

bişey dediğinden eminim ama ne dediğini tam duymadım. beni hastaneye götürdü. doktor bileğimin kırık yada burkulmadığını söyledi . sadece kaslarımda ezilme varmış.  krem ve sarmam için bir şey verdi.

sonrada kajul  -tekrar- sırtına bindirdi ve evime götürdü. annemin bakışlarının üstümde olduğunu hissediyordum.

kajul beni sandalyeye oturtup önce Ayakkabımı , sonra çorabımı çıkarttı. annem gerçekten çok Garip bakıyordu.

kremi sürüp iyice sardı. canım benim ya yerim seni.

ben : kajul bunu yapmana gerek yoktu.

kajul : yoktu biliyorum. ama benim gibi bir yakışıklı ayağına dokunursa hemen iyileşeceğini düşündüm.

annem : ıhım-ıhım. hyerin.  beni arkadaşınla tanıştıracakmısın ?

ben : anne bu arkadaşım kajul

annem : sadece arkadaş mı ? hyerin bu çocuğu kaçırırsan seni döverim.

ben : anne saçmalama.

annemle korece konuştuğumuz için Zavallım tenis maçı izler gibi bi bana bi anneme bakıyordu. çok tatlı olduğunu söylemişmiydim ?

kajul : hyerin ben gidiyorum.  birşeye ihtiyacın olursa mesaj at.

annem : yemeğe kalmak isteyip istemediğini sorsana .

hyerin : kajul yemeğe kalmak Istermisin ?

sanki annesinin sakladığı abur cuburları bulmuş gibi sinsice gülümsedi .

kajul : tabii neden olmasın.

ben : anne tamam dedi.

annem : tamam o zaman ben yemeği hazırlıyacağım siz salonda oturun.

kajul : şey hyerin tuvalet nerde?

ben : hemen şu koridorun sağında.

kajul : teşekkür ederim.

boş durmayı sevmediğim için salata yapmaya koyuldum.

annem : hyerin arkadaşın çok tatlı.
ya. çok tatlı çok . böyle sivri dişleri falan. perfect.

ben : yaa çok tatlı .Anne bana şurdan tuzu uzatır-
yuh olum o kaslar ne sen delimisin ?
annem gözlerini o kadar kocaman açmıştı ki Zavallı gözler yuvalarından çıkacaktı.

kajul : şey hyerin tişort varmı acaba ? çok terlemişim de.

ben : ta-tamam sen benimle gel

ona üvey babamın gardrobundan bi tişort kaptım.

ay şu sırt kaslarına bakın Höh . beni ona bakarken yakaladı ve göz kırptı . o an pazarda olsaydım yemin ederim domates diye satın alırlardı.o derece kızardım.

kajul : tamam tamam sustum. hadi ben çok acıktım aşağıya inelim.

bay çilli kası doyurduktan sonra onu yolcu etmek için annem beni onunla gönderdi.

ben : şey kajul bugün için çok teşekkür ederim.

kajul : takma kafana. boşver

ben : sana sarılabilirmiyim ?

kajul : hiç demiyeceksin sandım.

bana öyle sıkı sarıldı ki ayaklarım yerden kesildi . tam o anda birisi geldi .
hyerin ?

karanlık olduğu için yüzünü ilk önce seçemedim.

allah belamı verdi. sıçtım yani bu sefer.

size abim olduğunu söylemiş miydim ?