Kurt Laneti

"hala korkuyor musun ?"

(yazar notu : medyadaki kajulun ablasi rani)

a-abla açıklayabilirim.

ay içime su serpildi ya. ilk defa bu kadar kokuyorken gördüm. ölsem de gam yemem.

kajul : ne sırıtıyorsun sen öyle .

Kendimi tutamayıp kahkaha attım . kajulun Ablası da kahkaha attı.

kajul : ha ha ha. çok komik abla bari sen yapma.

ablası elini beline koyup bana baktı. beni baştan aşağıya süzdü .bu arada artık hintçe anlıyorum. ama çok iyi konuşamıyorum. ayıptır söylemesi öğrenme kabiliyetim çok hızlıdır .

kajulun ablası : adın ne senin tatlı kız ? benimki rani. aptal kardeşimin yaptığı şeyin affedilmez olduğunu biliyorum. ama yinede çok özür dilerim

evet. o aptalın yaptığı şeyi unutamam. benden çoğu şeyi çalmıştı. ilk öpücüğümü, aşık olabilmeyi elimden almıştı. ama neden ondan nefret edemiyordum ? bunları düşünürken ablası beni eve bırakabileceğini söyledi zarifçe reddettim . eve yürüyerek gidebileceğimi söyledim uzak değildi. 3 kilometre falan ilerideydi.

kajul bırakmak istedi . ona " çekil önümden yoksa bi yerine tekme yersin " bakışı attım. bunu anlamış olmalı ki geri çekildi. hogwartsın bir küçüğü olan evden çıktım. hafif rüzgar tatlı tatlı esiyordu. kulaklığımı mp3'ime taktım ve Lana del rey-once upon a dream şarkısını açıp eve doğru yürümeye başladım. en fazla iki kilometre gitmiştim ki karşıdan 7 kişilik bir erkek grubu geliyordu . ellerinde içki vardı ve çoğu sarhoş olmuştu . üstelik hava çoktan kararmıştı. liderleri gibi görünen çocuk yanıma gelmişti.

çocuk : bu gece sana dünyanın kaç bucak olduğunu göstermeme ne dersin güzelim

biraz daha hızlandım . korkuyordum.

çocuk : ya güzelim illa zorla mı yaptırcaksın ? samran , shakrukh tutun şunu

sıçtın hyerin sıçtın. bu yaşımda bide tecavüze mi uğrayacaktım ?

iki kaslı kol beni tuttuğu gibi liderlerinin önüne yığdı .

ba-bana bunu yapmayın dedim titreyerek. o anda nasıl hintçe konuşabildiysem tebrik ediyorum kendimi.

çocuk : eee güzelim o eteği o kadar kısa giyip beni tahrik etmeyecektim. kötü tipi var zaten. para istiyorsan veririm.

"ya o elini kızın üstünden çıkartırsın yada bizim sürüye veririm meze olarak yerler. " dedi tanıdığım bir ses. bu ; lanetlimdi.

çocuk : vay vay vay burda kimleri görüyorum. kajul bey de burdaymış . ne oldu artık namuslu mu oldun.

kajul: kimsenin karıma dokunmasına izin vermem. hele de bir vampirin.

ulan sen neymişsin be hindistan. yakında üvey babam da zombi çıkarsa hiç şaşırmam.

vampir çocuk : ah, yapma be kajul . ben bi elden geçiriyim zehirli mi diye sonra sen kullanırsın. malum zehirlenmeni hiç istemem.

çocuk tam saçıma dokunucakken kajula baktım.

YUH KURT OLMUŞ

çocuk kajulu görünce elini çekti ve ayağa kalktı. inanılmaz uzun dişlerini çıkardı . kajul uludu.

saniyeler sonra yaklaşık 15 tane kurt gelmişti .

"kavga mı istiyorsun ? dedi kajul . "edelim öyleyse ".

rengi siyah ve beyaz karışımı bir kurt geldi ve "ben rani . hadi benimle gel canım. " ağlamamak için kendimi zor tuttum . rani beni eve doğru götürürken son defa arkama baktım . beyaz bir kurt liderin bacağını ısırıyordu.

rani beni tabiikide insan şeklinde bıraktı. ablam ve annem ne olduğunu sordu ama yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu söyledim , üzerime gitmediler.

saat 05:00 dı ve ben uyuyamıyordum. ağlamak istiyordum ama ağlıyamıyordum. şoktaydım . camdan gelen bir sesle irkildim .

"ki-kim var orda" dedim titreyerek.

"canım benim iyimisin " dedi bir erkek . kim olduğunu söylemeye gerek yoktur umarım, kajuldu bu.

yanımdaki lambayı açtım . yüzü yara bere içindeydi. içimden ona sarılmak istedim , ama isteğimi bastırdım. yanıma oturdu .

saçımı kulağımın arkasına attı . daha fazla dayanacağımı sanmıyordum. hüngür hüngür ağlamaya başladım. bana o kadar sıkı sarıldı ki hyerin ezmesi olacaktım. ama kendimi çok güvende hissediyordum. bu hissi babam öldüğümden beri hiç hissetmemiştim.

başımı göğsüne yaslamıştım ve hala bana sarılıyordu bir saat boyunca bu modda ağladım. beni yatağıma yatırmıştı ve çalışma masamın sandalyesini çekip yanıma oturdu ve bana once upon a dream ı söyledi. hayatımda duyduğum en tatlı sesti. gözlerimi kapattım tam gidecekti ki;

"korkuyorum. gitme" dedim.

"ömür boyu kalsam " diye fısıldadığını duydum.

"ne dedin sen " dedim

" boşver hadi sen uyu. " dedi

ve hiç beklemediğim bir hareket yaptı. yere çömeldi ve elimi tuttu.

"hala korkuyo musun?"