Viva Las Vegas (Part I) -Akame-

423 38 29
                                    

Müzik bedenimi esir alıp beni farklı dünyalara götürürken söylemeye bayıldığım kısma eşlik etmeden yapamadım

"Some believe in the love at the first sight but this is just lust on the first night. If it turns into more than that's alright but rightnow I don't want your kiss. I want your bite. Wanna feel your teeth on my neck. Wanna taste the salt of your sweat. Gonna rocky your body all night It's lust at first sight. The way you're making me hot. Don't stop you're hitting the spot. Gonna rocky your body all night It's lust at first sight."

Şu anda bir Gay Bar'daydım ve hayatımda yapmadığım bir şeyi deniyordum. Eğlenmek. Son zamanlarda moralim çok bozuktu. Yavaş yavaş çöküyordum ve şu meşhur 'kafa dağıtma' aktivitesini deniyordum. Kısacası evet, kafa dağıtıyordum. Şu ana kadar çalınan şarkıların ya ritmleri yada sözleri ilgimi çekmişti. Hele bu şarkı başlangıcıyla bile beni güldürmeye yetmişti. Elimdeki içki bardağını masama koydum ve kafamı masaya dayadım. Oturduğum yer karanlık ve tenha bir yerdi. Buradan hiç gitmek istemiyordum. Zaten Sada ve Xavier Paris'e gitmişlerdi. Benimde burada kalmam için bir neden yoktu.

"Aka-chan evdekiler seni arıyor." Diyen cilveli bir ses duyduğumda kafamı kaldırıp etrafı kolaçan ettim. Casper saydam olmayan bir bedenle karşımda durup sırıtıyordu. Birden Seijun'a tuzağa düştüğümüz o evde dediğini hatırladım. Tek yeteneği mavi alevler çıkarmak değildi. İsterse insan formuna bürünebiliyor, akıl okuyup insanın beynine hükmedebiliyordu. İnsan formundayken oldukça hızlı ve güçlü olduğunu farz ediyordum.

"Arasınlar boş ver. Sen niye karşıma bu şekilde çıktın peki?" Kendini yanıma attı. Bu sırada onu inceleme fırsatı bulmuştum. Siyah eskitilmiş bir kot pantolon üstüne ise gri yakası sanki kemirilmiş gibi delik delik bir tişört ve siyah bir deri ceket giymişti. Kolundaki iskelet şeklindeki siyah bileklikler de gözümden kaçmamıştı. Ondan beklediğim tarz bu değildi. Yinede kendine yakıştırmayı başarmıştı.

"Ah, Rikou gelir gelmez dünyama geri dönüyorum. Biliyorsun ben meşgul bir iblis sınıfından ruhum." Dedi ve kıkırdadı. Söylerken kulağıma yaklaştığı için nefesini boynumda da hissetmiştim.

"Bunun sorumla bağlantısı ne peki?" Diye sordum ters ters. Bana birazcık daha yaklaştı

"Senin hakkında merak ettiğim şeyler var." Dediğinde kaşlarımı yukarı kaldırdım.

"Beni götürebileceğin daha sessiz bir yer var mı?" Diye sordu benden cevap alamayınca

"Tuvalete ne dersin?" Dedim ve gülümsedim. Başıyla onayladı. Tam kalkarken kulağıma eğildi ve fısıldadı

"Sahte olsalar bile gülüşün çok güzel Akame." Önümden tuvalete doğru yürürken donuk bakışlarla onu izledim. Bu bara daha önceden gelmiş miydi? Beyaz kapıdan içeri girdiğimizde artık müziği duymuyorduk ve tuvalet bomboştu. Casper elini şıklattı ve arkamdan kapı kapanıp kilitlendi. Siyah-beyaz fayanslarla süslenmiş duvara yaslandım.

"Eh, sor bakalım?" Dediğimde soru sormaya başladı.

"Öncelikle neden herkes senden çekiniyor?"

"Bilmiyorum çok katı biri olduğum için olabilir. Ayrıca disiplinli bir insanımdır." Kafasını salladı ve devam etti

"Çetede ki herkesin sana minnet borcu mu var?" Diye sordu bu sefer.

"Çoğunun öyleydi evet."

"Sen ise onları kurtarıp karşılığında sadece sana hizmet etmelerini mi bekliyorsun?"

"Aynen öyle. Buna kendi arkanı sağlama almak deniyor. Onlar bana bağlanıor ve bensiz yaşayamaz hale geliyor. Bana ihtiyaç duyuyorlar. Benden korkuyorlar. Bu nedenle isteseler bile bana ihanet edemiyorlar. Rikou gibi, aslında bana hiç ihanet etmemişti. Bunu sende biliyordun ve buna rağmen Seijun'un ruhu karşılığında ona kendi gücünün yarısını verdin. Çünkü cennete çıkmak için saf bir ruha ihtiyacın var. Orayı ele geçirip tüm dünyayı alt-üst edeceksin. Seijun sana güvenmekle aptallık ediyor." Dediğimde seslice yutkundu

I Want Your BiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin