Viva Las Vegas (Part II) -Daitana-

401 39 13
                                        

"Seni seviyorum." Diye fısıldadı kulağıma Akame. O kadar güzel söylüyordu ki bu kelimeleri... Yalan söylediğini bir türlü kabul edemiyordum. Elimi saçlarına daldırdım ve onu kendime daha çok yapıştırdım. Dudaklarımız buluştuğunda çoktan elindeki bıçağı cebine geri kaldırmıştı. Dili dilimin üstünden kayıyor ve damağımı sömürüyordu. O Akame Shunou idi... O kimseyi sevemezdi... Ben ise şaşırtıcı bir şekilde onun takıntısı haline gelmiştim. Şu anda kendimi ayrıcalıklı saymamın nedeni de buydu. Onun takıntısı olmak onun bana aşık olmasıyla hemen hemen aynıydı. Bana ceza vermek için ettiği işkenceleri saymazsak gerçekten iki aşık gibiydik. Aslında bana ne kadar acı çektirdiği umurumda değildi onu hep sevecektim. O da beni seviyordu bir bakıma. Bu sevgi sahibin köpeğine duyduğu sevgi gibiydi ama... Bu bile bana yetiyordu. O da bunun farkındaydı.

"Hadi gidip yatalım artık." Dedi Akame yorgun sesiyle. Başımla onu onayladım ve üstümden kalkmasını bekledim. Yavaşça üstümden kaltı ve salondan çıktı. Bende paytak adımlarla onu takip ettim.

Odamıza geldiğimiz zaman kendimi sertçe yatağa attığım ve yatakta geri kayarak Akame'ye yer bıraktım. O ise eline bilgisayarı aldı ve yanıma uzandı. Uçak biletlerine göz gezdiriyordu

"Durmadan gidelim. Uçak değiştirmek istemiyorum." Dedi Akame benden onay almak ister gibi.

"Evet, sen ne dersen o olsun." Dedim gülümseyerek. Dudağıma minik bir öpücük kondurdu ve aramaya devam etti

"Hava yolu şirketi olarak US Airways'e ne dersin?"

"Evet olur neden olmasın."

"Oh şansa bak!" Dedi Akame heyecanla ve ekledi

"Yarına sefer varmış!"

"15:55'te Tokyo Narita'dan kalkıp 14:05'te Las Vegas McCarran'a iniyoruz." Kafamı salladım

"Peki maliyeti kaça?"

"Kişi başı 929.23 €. Bu yaklaşık 128838.0245 yen ediyor. Benim için hiçbir şey. Tabi biz avro hesabı ödeyeceğiz. Neyse." Uzun ince parmaklarını yeniden bilgisayara yöneltti ve kısa süre içinde biletleri satın aldı. Bilgisayarı kapatıp onu yere koydu ve bana döndü. Elini yüzümde gezdirirken bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamıyordum. Yanağıma küçük öpücükler kondurmaya başladı. Ben ise gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkarmaya başladım. Aniden dudakları boynuma yöneldi ve hızlıca üzerime çıktı. Sadece boynumda uzun süre geçmeyecek izler bırakıyor başkada bir şey yapmıyordu. Yarın yola çıkacağımız olmalıydı. Las Vegasa vardığımız günün gecesinde benimle yatacağını biliyordum. Üç saatlik yaşanılan zevkten sonra haftalar boyu sıkıntı çekiyor olsak bile... Sevdiğin kişiyle yaptığın zaman bu her şeye değerdi. Akame beni, benim onu sevdiğim gibi sevmiyor olabilirdi ama onun bana olan bu takıntısı sevgi olarak tanımlanabilirdi belki de... Sertliğini hissettiğimde bende tahrik olmuştum. Yavaşça kendimi ona sürtmeye başladığımda gülümsediğini hissettim. Boynumdan ayrılıp tekrar yüzüme eğildi

"Yarın yola çıkacağımız için seni zorlamayacağım fakat Oral'dan bir zarar gelebileceğini düşünmüyorum." Dedi ve nefesini suratıma üfledi. Başımla onu onayladığım da ise yüzünde oluşan gülümseme bu gece fazla geç uyuyacağımıza bir işaretti

***

Burnuma dolan krep ve krep şurubu kokusuyla gözlerimi gülümseyerek açtım. Bu hayatta en sevdiğim kahvaltılık krep idi. Elinde bir kahvaltı tepsisi ile duran Akame amacına ulaştığı için sırıtıyordu. Bana kahvaltı mı hazırlamıştı? Değişen duygu durumu ve davranışları bazen beni çok şaşırtıyordu. Aslında her davranışı beni çok şaşırtıyordu. Onu diğer insanlar gibi çözemiyordum çünkü. Akame çözümlenemeyen biriydi. Anlaşılmaz, derin, gizemli ve merak uyandırıcı. Onun normal ve doğal halini seviyordum. Gösterdiği yapmacık mutluluk tepkileri ona hiç yakışmıyordu.

I Want Your BiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin