Karşımda oturan, saçları başları dağılmış kızlara baktım. Ne dövdük be! Kaşındılar ama. İlla gelin bizi kaşıyın dediler. Biz de kıramadık. Bir güzel dövdük.
"Evet kızlar. Olayı kim anlatmak ister?"
"Ben anlatabilir miyim hocam?" konuştu yürüyen makyaj çantası.
Müdür bacak bacak üstüne attı. "Dinliyorum."
"Şimdi biz oturuyorduk." bizi gösterdi. "Bunlar gelip bize sataştılar. Sonra..."
"Yalan!" diye bağırdık aynı anda.
"Bağırmayın!"
"Hocam yalan söylüyor. Ben anlatıyım size." Asena saçlarını düzeltti. "Hocam bizim Öykü'yü yalnız başına sıkıştırmışlar. Biz gelmesek kıza 5 kişi dalacaklardı."Kafasını diğer kızlara çevirdi. "Doğru mu?"
Yürüyen makyaj çantası istifini bozmadan konuştu. "Yalan."
Sinsice sırıttım. "Kameralara baksak hocam." dedim.
Yürüyen makyaj çantası endişelenmeye başladı. Tabi endişelenir. Yalancı yalak!"İyi fikir."
Müdür bilgisayarını açtı. Bir şeyler yaptıktan sonra Y.M.Ç.(yürüyen makyaj çantası)'sına döndü. Sonra bize baktı.
"Ne kadar haklı olsanız da kızları dövmeniz sizi de suçlu yaptı." ayağa kalktı. "1 hafta boyunca basketbol sahasını temizleyecek siniz." kaşlarımı çattım. "Siz kızlar da tutanak yiyecek siniz. Miray siz çıkın dışarı."En azından tutanak yemedik. O da bir şeydir. Hiçbir şey demeden odadan çıktık. Berkant, Yamaç, Doruk ve Merve bizi bekliyordu.
"Ee ne oldu? Tutanak yediniz mi?" diye sordu Doruk.
"Evet. Okuldan atıldık." dedi Hayal.
Küçük bir oyundan zarar gelmez dimi?
"Müdüre suçsuz olduğumuzu ispatlayamadık." dedim kafamı eğerek.
"Olmaz öyle şey ya." dedi Berkant.
"Oldu bile. Hadi kızlar çantamızı..."
Hayal cümlesini bitiremeden ben gülme krizine girmiştim. Yamaç'ın yüz ifadesi acayip komik lan!"Bu iyice tırlattı. Ben söyliyim." dedi Yamaç.
"Yok ya. Oğlum o tip neydi ya? Yamaç'ın tip acayipti. Bir görseydiniz." dedim gülerek. "Bu arada şaka yapıyorduk. Biz sadece ceza aldık. Diğer kızlar tutanak yiyecek."
"Oh be! Korktuydum."Tüm koridoru kaplayarak sınıfa yürüdük.
"Ben orda olsaydım, kızları konuşamayacak hale getirirdim. Bu kadar uğraşmazdık en azından." dedi Merve büyük bir ciddiyetle.
Bu dediğine güldük.
"Saçmalama." dedi Özlem.
"Ciddiyim. Keşke ben de olsaydım. İçimde kaldı valla."Sınıfa girdik. Bütün sınıf bize döndü. Fazla merak.... iyi değildir. Merve göz devirip sınıftan çıktı. Kendisi yerinde duramaz. Birazdan bir olaya karışıp geri gelir.
"Atıldınız mı?" diye sordu Banu büyük bir sevinçle. Haspam...
"Evet. Bir yerlerine kına yakabilirsin." dedi Asena.
"Ya ben öyle bir şey mi dedim? Siz de her şeyi farklı anlıyorsunuz." dedi.
Sinirle başımı ovaladım. "Tamam Banu. Sen boşver. Takılma böyle şeylere." dedim. "Yorma o 'güzel' kafanı."
"Arkadaşınızım ben sizin."Sinirle ona baktım. Sonra aklıma gelen şeyle gülümsedim.
"Susam."
"Ha?"
"Ha değil. Efendim." dedim sırıtarak.Öğretmenler masasının etrafına oturduk.
"Ee haftaya tatilde ne yapıyor sunuz?" diye sordu Hayal.
"Asena ile bowlinge gidicez." dedim.
"Bizsiz?" dedi Öykü triple.
"Abimlerle gidicez." dedi Asena.
"Hee. İyi o zaman.""Yamaçla proje ödevini tamamlıycaz." dedi Doruk.
"Ben okçuluğa gidicem. Klasik." dedi Berkant.
"Annem hasta. Ablamla evde olucaz herhalde." dedi Özlem.
"Ben boşum." dedi Öykü.Hayal sevinçle yerinde zıpladı. "O zaman benimle Sıla'nın konserine geliyorsun."
"Olur."
"İnsan önceden söyler. Ona göre plan yapardık. Bu hafta olsaydı keşke." dedi Yamaç.
"Şansınıza küsün." dedi Hayal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM TAYFA
Teen FictionBüyük bir tayfanın beraber üzülüp, beraber sevindiği bu hikayeye hoşgeldiniz.